|
21.03.2005 Gülay Şahin - netyorum.com / Sayı: 161
KALBİMİN SAKLADIKLARI
Ne çok şey barındırıyorum içimde, oysa ki fiziksel bir bütünlük var dışarıdan
bana bakıldığında, fiziksel daha ışıklıyım, yani beynimde dış görünüşümün iyi
oldugğnda içimin de daha mutlu olacağına dair bir söylenti var ve ben bu yolu
izlemekteyim.
İçimde de bir keyifsizlik yok aslında ama tam da mutlu olamayan bir bölüm var,
henüz keşfedememiş olduğum. Arkadaşlarımla konuşuyorum, sohbetler ediyorum,
evime gidiyorum, oğlumla oynuyorum vakit buldukça, yemek yapıyor ve yiyoruz ama
sonra o masayı kaldırmak toplamak içimden gelmiyor, o an üzerime çöken tuhaf
tabakanın ne olduğunu bilmiyorum kendimi motive etmek adına, bir fincan Türk
kahvemi yapıyorum ama hala masa ortada, annem derdi ki toparlarsan, etrafı
düzenlersen daha çok düzen istersin, dağınıklığı kurtarmayı bekleme düşünmeden
hareket et o harekete başladığın an gerisi gelir, işte kadın titiz olunca böyle
oluyor ama benim üzerime müthiş bir tembellik veya pasaklılık çöküyor, tüm iş
günü ve evdeki koşturmacanın peşinden kahvemi alıp balkona gidiyorum, ağaçların
dalları altında serin serin oturuyorum, kahvemi bitirip ters çeviriyorum
anlamasam da falıma bakmak istiyorum vakit geçsin diye, sonra başımı balkonun
taşına koyup öylece yatıyorum 1. katta oturmanın hoşluğu herkesi yakınen takip
edebiliyorum ve ağaçların gölgeleri en erken benim evimin balkonuna düşüyor,
haftasonları arka balkonda kahvaltı ediyor öğlen ve akşamları ön balkonu tercih
ediyoruz güneşin dönmesine istinaden..
Sıkıntım biraz geçiyor herkes işten geliyor, yürüyüşten geliyor, çocuklar
birbirlerini kovalıyor ve bağrışıyorlar en çok da benim oğlumun sesi çıkıyor
havalara doğru, bu çocuk sadece evde konuşuyor, dışarıda susuyor demiştim her
zaman, bunu geri alıyorum sokakta konuşması ne anlam, çocuk bağrınıyor. Neyse
diyorum enerjisini atsın iyi uyur belki, sonra zil çalıyor kalkıyorum eyvah bu
da ne demeden evin girişine 6-8 çocuk doluyor bize su verir misiniz, tamam
demeden 2 kız ellerimizi yıkamak istiyoruz deyip doğru lavaboya koşuyor, ya bu
çocuklar çok fırlama ya da bizim zamanımızdaki bu ayıp kavramı içeri izinsiz
girilmez ya da habersiz kavramı kalmamış. Hepsi suları içiyor ,ellerini yıkıyor,
şöyle bir gözleriyle evi süzüyor ve dışarı tekrar çıkıyorlar, yalnız dikkatimi
çeken tüm çocuklar kız, erkek oğlumla beraber 2 kişi ne oldu bu erkek çocuklara
kıtlık mı oldu ne?
Balkonuma geri dönüyorum, fincanım soğuyor ve ben bir hışımla mutfağa gidiyorum,
bu çocukların bana gelmesi iyi oldu her an kapı çalabilir ve birileri gelebilir
düşüncesi beni harekete geçirdi ve mutfağı bir çırpıda toparladım hatta
fayansları cifledim, elbezileri çamaşır suyuna koydum, ocağı sildim ve mutfak
ile giriş halısını bile çırptım ve sonra uykum geldi, tv izleyemiyorum, eşim
sürekli teleteksle biryerlere bakıyor o spor kaç, bu futbol ne zaman gibi,
aklıma kahvem geldi açtım baktım iyi gibi gözüktü onu da yıkadım ve yatağıma
yarım saatliğine uzandım, uyandıgımda oğlum gelmiş pijamalarını giymiş, eşim
ışıkları kapamış onunla uyu- uyumam muhabbeti ile karşı karşıyaydı sonra bende
kalktım biraz daha oturup yattık oğlumla, ona hikayeler yerine gerçekler
anlattım, çünkü; bu çocuk hikaye istemiyor, dünyayı anlatıcakmışım ona, kendimce
anlattım, dua okuduk ve uyuduk, sabaha kadar kaç rüya gördüm bilmiyorum ama
hepsi güzeldi ve işe doğru yola koyuldum yine ertesi güne başlayan bir önceki
günün tıpkısına.
Gülay Şahin - 21.7.2004
e-posta: gulay_sahin@hotmail.com
netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel
yayın organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine
tabidir. Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya
link verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.)
|