|
21.03.2005 Ebru Türkol - netyorum.com / Sayı: 161
ACININ İZİNDE
Acıyı derinliklerimde, hücrelerimde en çok hissettiğim zamanlar
kendimle baş başa kaldığımdaydı. Sanki tüm vücudum korkutucu bir şekilde
geriliyor, gözlerim yerinden oynayana dek ağlamak istiyordum.
Yutkunuyordum; sürekli hayır, hayır sen bu kadar güçsüz olamazsın diye
haykırıyordu benliğim.
Çaresiz bir tükeniş kaplıyordu her yanımı. Ellerim, kollarım, ayaklarım kalın
halatlarla bağlanmıştı sanki demir kazıklara. Yapmak istediğim hiç bir şeyi
yapamayacak kadar güçsüzleşmişti bedenim. Ayağa kalkmak istesem bacaklarımın
beni taşımayacağını düşünüyordum.
Beynimin içinde binlerce kurt oluşmuş sanki sinir hücrelerimi tahrip
ediyorlardı.
Öylesine tarifsiz bir acı çekiyordum ki sanki hiç gün doğmayacaktı yeniden benim
için. Doğsa da ne fark eder diye düşünüyordum. Ölsem, yok olsam ve şu acıdan
kurtulsam yalnızca.
Ama hayata inancım ve bağlılığım öylesine güçlüydü ki bir türlü çekip alamıyordu
ölüm düşünceleri beni… Kalbimin mini minnacık bir köşesine yerleşmiş o “Her Şey
Güzel Olacak!” umudu tutuyordu beni ayakta. Bir yandan da yaşamış olduğum her
şeyde benim payımın da olduğunu biliyorum.
Kızgınlık ve kırgınlığımın asıl nedeni buydu aslında. Nasıl olabilirdi, ben
nasıl bu kadar güçsüz düşebilir ve yanılabilirim diyordum.
Öfkem kendimeydi…
Bunu düşündükçe çözülmeye başlıyordum;
Çözülmeye başladıkça kendimi tekrar affetmeye;
Affettikçe kendimi yaşama yeniden dönmeye;
Döndükçe yaşama yine sevmeye kendimi;
Sevdikçe kendimi daha da bir güçlenmeye;
Güçlendikçe; gülmeye, öğrenmeye;
Öğrendikçe balıklama dalmaya hayata yeniden…
Yeniden…
Ebru Türkol
e-posta: ebrutrr@mynet.com
netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel
yayın organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine
tabidir. Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya
link verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.)
|