| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | | www.netyorum.com |
|
16.12.2003 Bekir Necati - netyorum.com / Sayı: 150KÜLTÜR VE İNSAN - 4Kültür ve sanat toplumsal miras olarak nesilden nesile aktarılır. Kimi zaman bir cami olarak, kimi zaman içinde yaşanılmış tüm anıları ile bir konak olarak, kimi zaman duygulardan geçen bir şiir, kimi zamanda nesiller arasında bir köprü. Yaşanılanlar sonradan tarih olur ya da unutulur gider. Kimi zaman bölük pörçük hatırlanırlar, kimi zaman hatırlanmak bile istenmezler. Kayıp yıllardır o yıllar. Kimi zaman anılarda yaşanılır. Kimi zaman anılar bir kabusa döner, bir karabasan gibi. Peki ya yürek yarası Hem de en derinden alınmış bir yara. Peki ya neyin adına. Ne keskin bir hançerdir. Peki sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı? Ben elmayı seviyorum. Keseceğim böleceğim paramparça edip onu yiyeceğim. Peki ya elmanın iki yarısına ne oldu. Ne elmaymış ama bana mısın demedi bile. * * * Kültürümüzde toplumsal değerler vardır. Bir de bireysel değerler. Ama o bireysel değerlerin toplumla ne kadar uzlaşı içinde oldukları anlaşılamayan değerler. Bir bakıma İnsan olmanın gereğinden nasiplenmemiş değerler. * * * Mutlak olanın, karakter ve kişilik olduğunu unutanlar. Yaşadığı çağın temsilciliğini yapamayanlar. Kendilerine olan güveni yitirdiklerinden sürü anlayışını benimseyenler. Zayıf kişilik ve komik yansımalar… Dünyada olup bitenlere bir bakın. Kan gölü haline dönen ülkelere ve bunların toplumsal yaşayışlarına. Hayır, bu ülkelerin cehaletleri sonrasında ortaya çıkan egemen düşünceler bir süre sonra seni ve ülkeni de kendilerine benzetmek için arayışlara gireceklerdir. Çünkü toplumsal düzenlerinde demokratikleşememiş ülkeler eğitim sistemlerini de buna benzeterek her şeyi kökten çözümleme yoluna gitmişlerdir. Yani "Çözümsüzleştirmek". Kaos olarak tanımlanan şey. Duygudan ve sevgiden uzak olanlarda onlardır. Yaşamın her alanında hatta eğitimde bile politize olmuşlardır. Onların "kanunları ben dedim oldu" dur. Şayet birazcık direndin mi dinle bağdaştırılmaya çalışılır her şey. Yalanlar dolanlar birbirine karışır. Ne yapsam da kendimi toplum huzurunda adam yerine koydursam. Bir de ne yapsam da bu adamı saf dışı edip bu adamın entelektüel birikiminin benim düşüncemin karşısından kaldırsam. Dikkat edin her ülkede ilk önce aydınlar dışlanır ve şöyle yada böyle ortadan kaldırılmaya çalışılırlar. İlk önce onlar iş başından uzaklaştırılırlar. Tüm etkinliklerden uzak tutulurlar. Çünkü onlar onun düşüncesinde değillerdir. Tehlikeli düşünce, tehlikeli şiir, tehlikeli şarkı… Korkunun böylesi. Demek ki senin düşüncenin aksayan yanları var. Demek ki senim düşüncen çok sesliliği kaldırmıyor. Demek ki senin düşüncen çağın gereğini senin düşüncene uygulanamıyor. Saatin ve takvimin geri kalmış. Düşünceler sanata dönüştüğünde tablonun üstünde bu adam şu düşünceden diye mi yazıyor da resimlerden, heykellerden, şiirden bu kadar korkuyorsun. Biliyormusun ben tüm çağdaşlarımı tanıyorum onlar geçmişte kendilerine dayanak arıyorlar. Kendisi ile barışık olmayan insanlar toplumları ile nasıl barışık olsunlar
ki. Adam çağı yakalayamamış. Okumamış ki, en son okuduğu kitap lisede ve
üniversitede kalmış. Şimdi büyüdü ya her şeyi tartışabilir. Ekonomi, sanat,
tarih vs. her şeye yanıt vermeye hazır. Lakin ya üçüncü ağızlardan yada
televizyon dili ile konuşacaktır. Dikkat bayağı da inandırıcı oluyorlar.
Yanlarına bir aydın gelene kadar. O zaman taktik değişiyor. Yerini çamurlama
alıyor. Çünkü onlar aynı zamanda zanaatkardırlar da. Bilgiden ve sosyal yaşamdan bu kadar korkmak. Anlayan beri gelsin ama varlar işte. Çağdaşlık yolunda buları da aşmak gerekiyor.
Bekir Necati netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel yayın organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine tabidir. Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya link verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.)
|
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye |