| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

"Yansımalar" 24.07.2003 Sinan Oymacı - netyorum.com / Sayı: 140

İçindekiler;

  • Konu: kultur.gov.tr
  • Konu: Yaz Kitapları
  • Kitap: Ayrılık Acısı / Bir Casusluk Romanı - Erje Ayden
  • Kitap: Polisin Hatıra Defterinden / Yaşanmış Polisiye Olaylar - Feyzullah Arslan
  • Kitap: Gül, Güldür, Düşündür / Komik Olaylar ve Trafikomik Tiyatro - Feyzullah Arslan
  • Kitap: Savaşta Ne Yaptın Baba? - Can Dündar
  • Kitap: Selam Dünyalı, Ben Türküm! - Vedat Özdemiroğlu
  • Söz: Mustafa Akyol
  • Söz: Herman Hesse
  • Söz: Mevlana

KONU: kultur.gov.tr

Haziran 2003'te bir yazımda söz etmek istediğim konular arasında yer alan ancak bir türlü yazamadığım bir İnternet sitesini sizlere anlatmak istiyorum. T.C. Kültür Bakanlığı İnternet sitesi.

Site, 2003 İnterpro Bilişim Ödülleri'nde İnternet İçerik kategorisinde birincilik ödülünün sahibi oldu. Bu esnada site ile ilgili yapılan açıklamada:

"Dünyada kültür turizminin, giderek daha çok önem kazandığı ve insanların seyahat ettikleri ülkelerin yalnızca doğal güzelliklerine değil kültürel yapılarına da ilgi duydukları bilinen bir gerçek. Internet üzerinden yapılan seyahat planları ya da seyahat etme imkanı bulamayanların internet aracılığı ile ülke kültürleri hakkında bilgi sahibi olma istekleri göz önünde bulundurulduğunda, zengin bir kültürel birikime sahip Türkiye'mizi tanıtmanın önemi her geçen gün artmaktadır. Son yıllarda “tanıtım” denilince en etkin yöntem olarak internet akla gelmektedir. Teknolojik imkanları kullanarak, tüm dünyaya ülkemizi en doğru bilgilerle görsel ve işitsel materyallerle destekleyerek anlatabilmek önemlidir.

Bu bilinçle 9 Haziran 1998 tarihinde Türkçe ve İngilizce dillerinde 550 sayfa olarak http://www.kultur.gov.tr adresi ile internet üzerinde kullanıma açılan Kültür Bakanlığı WEB sitesi, bugün Türkçe, İngilizce, Almanca, Franzsıca ve Rusça olmak beş dilde toplam 600 bin sayfayı aşmıştır. http://www.kultur.gov.tr ; http://www.culture.gov.tr ve http://www.cultura.gov.tr adreslerinden ulaşılabilen ve Türkiye'nin ilk ve tek Kültür Portalı olan web sitemizi günlük ortalama 250 bin kişi ziyaret etmektedir. Bunların %80'ini yurtdışından ziyaretçiler oluşturmaktadır. Bu da sitemizin ülkemizin yurtdışı tanıtımında ne derece önemli bir görev üstlendiğini açıkça sergilemektedir.

Her bölümü başlı başına bir site olabilecek nitelikte olan sitemizin ödüllerine iki yeni ödül daha eklemiş olmasının haklı gururunu yaşamaktayız. Bundan sonra da hep daha iyi olma hedefi doğrultusunda çalışmalarımıza devam edeceğiz".

deniyor.

Bu sözlere bakınca - özellikle; her bölümü başlı başına bir site olabilecek nitelikte - siteyi incelemeye karar verdim. Söylenenlerin abartılı olmadığı hatta belki de mütevazi bir şekilde konuya yaklaştıklarını gördüm. Ekip olarak tabiri caiz ise "akla ziyan" bir site oluşturmuşlar ve güncellemeye, yeni bölümler eklemeye devam ediyorlar.

Kültür üzerine ne ararsanız mevcut. Turizm bölümünde de gittikçe gelişiyor. Zaten sitenin açılışına da "Turizm" bölümünün 25.7.2003 tarihinde yeni görünümle karşımızda olacağı belirtiliyor. Siz bu yazıyı okurken, o bölüm de devreye alınmış olacak.

Diyelim ki, yurt dışından bir misafiriniz var ve yemek yemeye götürdünüz. Mantı ya da zeytinyağlı yaprak sarma yediniz. Misafiriniz tarifini istedi. Bu sitede yemek tarifleri var. Sadece yemek tariflerinin olduğu bölüm dahi İnternet'te bizim ki iyidir diyen içerik sitelerinden daha fazla malzemeye sahip, neredeyse. Yurtdışında yaşayan ve TÜrk yemeği özlemi çekerek benden yemek tarifi isteyen arkadaşlarımı nerelere yönlendirdiğimi düşününce kendime güldüm. Ama bundan sonra nereye göndereceğimi biliyorum.

Bir başka alt başlığa bakalım, örneğin; Kültür. Bu başlığın altında;

Dil
Aşık - Tekke Edebiyatı
Anlatmalar
Şiirler
Kalıplaşmış Sözler
Hayatın Dönüm Noktaları
Halk Bilgisi
Bayramlar - Törenler - Kutlamalar
İnanışlar
Seyirlik Oyunlar
Oyun - Spor
Halk Oyunları
Türkiye Müzik Kültürü
Giyim, Geleneksel Sanatlar - Zanaatlar, Halk Resmi
Mimari, Isınma, Aydınlanma
Yiyecek - İçecek
Türk Dünyası
Roman Halk Kültürü
Yaylalarımız

alt başlıkları yer alıyor.

Ayrıca;

Türkiye Tanıtım Filmleri - Televizyonlarda izlediğiniz tanıtım filmlerini siteden ya da bilgisayarınıza kaydedip, daha sonra da izleyebiliyorsunuz.

Kültür ve Sanat GÜndemi - Maalesef güncellenmesi gecikmiş.

Resim Heykel Müzesi - Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi - Sanal Sergi

Sanal Müzik Müzesi - Türkiye coğrafyasında yer alan tüm müzik aletlerinin ve eserlerinin sergilendiği bölüm. 1. aşamada, eklemeler devam ediyor.

Türk mitolojisindeki destanlar ve efsaneler

Flash ve Java kodları geniş ölçüde kullanılmış. Bu yüzden çevirmeli İnternet bağlantısı kullanan ziyaretçiler bir miktar beklemek zorunda kalabiliyorlar.

O kadar geniş, uçsuz bucaksız bir site ki, harcadığınız zamanın farkında olmadan içinde kaybolabilirsiniz. Bu, sitenin kullanımının zorluğundan kaynaklanmıyor, içeriğinin geniş olmasından kaynaklanıyor.

Bu kadar detaylı bir siteyi tarif ederek anlatmak olası değil, anlatırım diyenin de kitap yazması gerekir. En iyisi kendiniz gidip bakın.

Erişim adresi: http://www.kultur.gov.tr

Emeği geçenlere ve halihazırda çalışanlara bu özverili mesailerinden dolayı teşekkür eder, saygılar sunarım.


KONU: YAZ KİTAPLARI

Yaz aylarında pek çok kitabı okumak için fırsat bulabiliyoruz. Bunlardan 5 tanesini sizlerle paylaşmak istiyorum. Kitapların arka kapaklarında yer alan tanıtımlarını aynen aktaracağım. Daha sonra da düşüncelerimi ekleyeceğim.


KİTAP: AYRILIK ACISI / BİR CASUSLUK ROMANI -
ERJE AYDEN

Erje Ayden'in "Ayrılık Acısı / Bir Casusluk Romanı" isimli kitap, Ülkü Demirtepe'nin çevirisi ile Doğan Kitapçılık tarafından yayınlanmış.

"Ayrılık acısı, New York'ta bir GRU ajanı olarak birkaç sene yaşadıktan ve Dubcek'i darbeye karşı uyardıktan sonra, kendini Prag'da bir et çengelinde sallanırken bulan Carl Halman'ın gerçek hikâyesidir. ''Ayden, dünyanın neresinde olursa olsun bir yabancı... her millete göre 'ecnebi'dir. Sıradan gerçeği derinliğine araştırıp biçimi bozar ve gerçeğin en garip ve nevrotik yönlerini bile gayet olağan kabul eder. Biz onun gözleriyle gülünç ve acıklı, Kafka'nınki kadar garip bir' Amerika' görürüz.

Türkiye'de doğan Erje Ayden, 1950'li yılları, "belirli bir Avrupa ülkesinin casusluk örgütünün mensubu olarak" Paris'te geçirdi. 1960'ta hayatını değiştirmeye ve tamamen farklı bir şey yapmaya karar verdi. New York'a taşındı ve yazar oldu. Cedar Tavern'de Frank O'Hara, Seymour Krim, Willem de Kooning ve başka yazarlarla arkadaşlık etti."

Chris Kraus'un önsöz'de belirttiği gibi; "Aynı zamanda New York'un ve bu kentin 1960-1965 yılları arasında nasıl değiştiğinin hikayesidir: kültürel çoğulculuk adı altında bitmek bilmez sarhoş edebi-politik laf ebeliği, yani kaos. Tarihi bir romandır; ekstrem Amerika'nın imkansız politikasının, Avrupa'nın edebi ve ideolojik yutuşunun hikayesidir"

Gerçek bir hayat hikayesini anlatması ve yazarın hızlı tempoda yazdığı bu kitap, kitabevlerinde bulunması zor da olsa, bulabildiğiniz taktirde alıp, beğenerek okuyacağınız eserlerden.


KİTAP: POLİSİN HATIRA DEFTERİNDEN /
YAŞANMIŞ POLİSİYE OLAYLAR -
FEYZULLAH ARSLAN

Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Feyzullah Arslan, 2000 senesinde Elazığ İl Emniyet Müdürü olarak görev yaparken,

"Bu kitabı kaleme alma amaçlarından birisi de suç ve suçlu ile mücadelede Polis-Vatandaş diyalogunun artan nüfusa bağlı olarak yükselen suç grafiğinin aşağıya doğru nasıl çekilebileceğini, yaşanan olayların içindeki kim, ne, nerede, ne zaman, nasıl, niçinleri hem toplumun hem de güvenlik elemanlarının çok iyi görerek tahlil etmeleri ve buna bağlı olarak neler yapmaları gerektiği konularında onlara fikir vermektir. Ayrıca polisimize yaşadığını yazma ve okuma alışkanlığı kazandırmaktır."

cümleleriyle sunuş bölümünde belirttiği amaçlar için "Polisin Hatıra Defterinden / Yaşanmış Polisiye Olaylar" başlığı ile bir kitap yazar.

Kitap, 200'den fazla işlenmiş suçu anlatıyor, olayın nasıl gerçekleştiğini, suçluların nasıl bulunduğunu, polise olan yaklaşımı aktarıyor ve her olayın tahliline yer veriyor.

Gerçek olayların yer aldığını bildiğiniz için aktarılanları okurken düşüncelerinizi konuya odaklayın ve çözüme ulaşılması için nasıl çalışıldığını anlamaya çalışın.

Polisiye olaylara ilgi duyuyorsanız, bu kitabı okumanızı öneririm.


KİTAP: GÜL, GÜLDÜR, DÜŞÜNDÜR /
KOMİK OLAYLAR VE TRAFİKOMİK TİYATRO -
FEYZULLAH ARSLAN

Yukarıda ilk kitabı ile ilgili bilgileri bulabileceğiniz Feyzullah Arslan'ın ikinci kitabı olan "Gül, Güldür, Düşündür / Komik Olaylar ve Trafikomik Tiyatro" 2002 senesinde yayınlandı.

"Hayat; doğrular ve yanlışlarla geçen, kimimizde uzun, kimimizde kısa süren bir yoldur. İşte bu yolda sendelememek için, ya çok dikkatli olmayılız ya da yanlışlarımızdan ders çıkarıp, doğruları bulmayı çalışmalıyız. Yanlışlardan dönüp doğruyu bulmak insanlığın gereği değil midir zaten? "Kıssadan hisse çıkarmak" da erdemliliğin göstergesi olduğu gibi."

"İnsanların bu kitabı okurken gül'mesi, başkalarına anlatırken güldür'mesi ve güldürürken de düşündür'mesi gerekiyordu ve bu sözcükler ilk okunuşta anlamlarını koruyorlardı."

Kitaptaki "Hayattan Kesitler" bölümünde yer alan pek çok olay, İnternet haberleşme listelerinde mesajdan mesaja dolaşıyor ve beğeni toplamış durumda.

Kitabın sonunda bir de tiyatro oyununa yer verilmiş.

Polisin dahil olduğu ilginç olayları okumak istiyorsanız bu kitabı edinin.

İsteme adresi:

Emniyet Genel Müdür Yardımcısı
Emniyet Genel Müdürlüğü
Dikmen / Ankara


KİTAP: SAVAŞTA NE YAPTIN BABA? - CAN DÜNDAR

İmge kitabevi tarafından yayınlanan Can Dündar'ın "Savaşta Ne Yaptın Baba?" kitabı, önsöz'de "Bu kitapta, sözünü ettiğim aylar içinde - 2003'ün ilk aylarında - Irak' krizinin ve savaşın sıcaklığı içinde yazılmış yazılar var. Kimi Milliyet'te günlük, kimi Aktüel'de haftalık, kimi "Gazetem.net" sitesinde 15'te bir kaleme alınmış makaleler... Türklere, Kürtlere, Amerikalılara, Iraklılara hitaben yazılmış satırlar..." şeklinde tanıtılıyor.

Arka kapakta ise; "Yıllar geçip de Irak saldırısının ateşi küllendiğinde siyasetçiler, askerler, diplomatlar, borsacılar, silah tüccarları, işadamları, sanatçılar, gazeteciler çocuklarından aynı soruyu duymaya başlayacaklar:
"Savaşta ne yaptın?"
Kiminin hafızasında emziğiyle ölmüş bir Iraklı bebeğin fotoğrafı olacak, kiminin hafızasında kızlarının başucunda ağıt yakan analar; başlarına geçirilmiş poşetlerle oğullarına sarılan esirler; bir petrol kavgasında yok yere canına kıyılmış siviller, harap edilmiş şehirler...
"Seyirci kaldık" diyecek siyasetçiler...
"Silah sattık" diyecek tüccarlar...
"Kar ettik" diyecek borsacılar...
Benim cevabım ise bu kitapta..."

diyor Can Dündar.

Kitap 2003 Nisan'ında yayınlandığı için o tarihten sonraki gelişmeler ve yazılar yer almıyor. Umarım Can Dündar elden geçirilerek genişletilmiş yeni bir kitap daha çıkarır bu konuda. Gelişmelerin en önemli yerinde kalıyor kitap.

O dönemleri bir kez daha düşünmek istiyorsanız ve çıkan yazıları izleyemediyseniz bu kitabı öneririm.


KİTAP: SELAM DÜNYALI, BEN TÜRKÜM! -
VEDAT ÖZDEMİROĞLU

Leman dergisindeki yazılarından tanıdığımız Vedat Özdemiroğlu'nun "Selam Dünyalı, Ben Türküm!" kitabı, İletişim yayınları tarafından yayınlanmış durumda.

"Yürüyüş yaparken zıplayıp tabelalara vuranların, evde gömlek, kravat ve süveterini çıkarmayıp sadece altına pijama giyenlerin, gazetelerdeki insan fotoğraflarına türlü çeşitli bıyıklar çizenlerin hikayesi...
"Kopya kişinin kıldığı namaz geçerli midir?" diye soranların, uzaylı görünce taş atanların, işkembe-kokoreç yasaklanır diye AB'den soğuyanların, yeni dökülmüş betona imza atanların hikayesi...
Haftasonu ödevini pazar akşamına sıtıştıranların, bi arkadaşa bakıp çıkanların, duvarlarına geyikli halılar asanların, cep mesajından destan düzenlerin hikayesi...
Adaleti mafya tezgahlarında arayanların, Susurluk'tan sadece ayran çağrışımı çıkaranların, mermi manyağı yapanların/yapılanların, her şeye ülkücü ad bulanların hikayesi...
Otobüste cam kenarında oturan, akşamüstü hüzne dalan, Aziz Nesin'e rakı kadehiyle rahmet okuyanların hikayesi...
Her şeye ama her şeye alaturka bir tını verenlerin hikayesi...
Tebessümden öte bir şey var bu kitapta... Belki muzip bir kahkaha, belki de derin bir iç çekme...
Hal-i pür melalimiz işte..."

şeklinde tanıtıyor kitap kendisini arka kapakta.

İnternet ortamını izleyenler zaten kitapta yer alan pek çok öyküye aşina durumdalar. Ancak tamamını bilmiyorlar tabii ki.

Eğlenceli ama bir o kadar da kendinizi ve çevrenizi sorgulayacağınız bu kitap sıcak yaz aylarında keyifli vakit geçirmenizi sağlayacak. Edinin.


SÖZ: MUSTAFA AKYOL

Hani dostlar vardır.
Bunaldığınızda yanınızda hissettiğiniz ve kimi zaman da bulduğunuz.
Hani dostlar vardır.
İki eli kanda olsa bile ihtiyaç duyduğunuzda koşarak gelen.
Hani dostlar vardır.
Kederinizi kederi bilen.
Hani dostlar vardır.
Üzemezsiniz, kıramazsınız, kıyamazsınız.
Hani dostlar vardır.
Fikre ihtiyaç duyduğunuzda sizi sizden fazla düşünüp akıl verir.
Hani dostlar vardır.
Beraber olduğunuzda kederiniz bitiverir.

Hani dostlar vardır.
Doğduğuna şükrettiğiniz.

Mustafa Akyol


SÖZ: HERMAN HESSE

"Ancak tükenmişsek artık, acı çekme yetimizin sonuna değin acı çekmişsek ve yaşamın bütününü kor gibi yakan tek bir yara olarak duyumsuyorsak, eğer çaresizlik soluyorsak ve umutsuzluğun ölümlerini ölmüşsek işte o zaman okumalıyız Dostoyevski'yi. Ancak tükenmişlikten ötürü yapayalnız kalmışsak ve yaşama felce uğramışçasına bakıyorsak, o yaşamı artık vahşi, güzel acımasızlığıyla kavrayamıyorsak ve ondan artık hiçbir şey almak istemiyorsak, işte o zaman bu korkunç ve görkemli yazarın müziğine açığız demektir... Ancak o zaman onun korkutucu ve çoğu zaman da cehennemden farksız dünyasının olağanüstü anlamını yaşayabiliriz..." - Hermann Hesse


SÖZ: MEVLANA

Taş olarak ölmüştüm, bitki oldum.
Bitki olarak öldüm ve hayvan oldum.
Hayvan olarak öldüm, o zaman insan oldum.
Öyleyse ölümden korkmak niye?

Hiçbir sefer kötüye dönüştüğüm,
ya da alçaldığım görüldü mü?
Bir gün insan olarak ölüp,
ışıktan bir yaratık,
rüyaların meleği olacağım.
Fakat yolum devam edecek,
Allah'tan başka her şey kaybolacak.
Hiç kimsenin görüp duymadığı birşey olacağım.
Yıldızların üstünde bir yıldız olup,
doğum ve ölüm üzerinde parlayacağım.

Mevlana


Niçin görüşlerinizi iletmiyorsunuz? E-posta adresim aşağıda. Katkılarınızla daha iyi olacağını garanti edebilirim.

M.Sinan Oymacı
TRIO Çözüm Evi Bilişim Hizmetleri A.Ş.
e-posta: sinanoym@triosh.com


Yorum Ekle Yorumları Listele
140. Sayı önceki yazı 140. Sayı sonraki yazı
Yazarın Önceki Yazısı Yazarın Sonraki Yazısı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye