| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

"Yansımalar" 12.06.2003 Sinan Oymacı - netyorum.com / Sayı: 137

İçindekiler;

  • Konu: Yeni "Kek"likler Aranıyor
  • Konu: İnternet'te Filtreleme
  • Konu: Memnuniyet Panosu
  • Film: Dolls - Bebekler
  • Söz: Emerson
  • Söz: Paracelsus
  • Söz: Ömer Hayyam

 


KONU: YENİ "KEK"LİKLER ARANIYOR

İnternet'teki yurtdışı bağlantı sorunu hala devam ediyor. Düzelene kadar her hafta yazılarımda bu konuya yer vermeye devam edeceğim.

Bugün "İnternetsiz 23 gün" diyorum.

Bu haftanın konusunu geçen gün gelen KabloNet için Türk Telekom'un düzenlediği aylık kullanım faturası zarfından çıkan Ultra Kablo TV'ni broşürü üzerine kurdum.

Broşürde şöyle diyor: "Hızlı ve Ekonomik 7x 24 Saat Sabit Fiyatla"

Anlayacağınız yeni "kek"likler aramaya devam.

Aklıma hemen bir fıkra geldi.

Adam gümrükten geçerken çevirmişler, "valizde ne var" diye sormuşlar. Adam; "Kuş yemi" demiş. Açıp, bakmışlar, valiz kol saati dolu. "Bu ne?" demişler. Adamın yanıtı; "Vallahi ben önlerine koyuyorum, yerler yemezler, onların bileceği iş".

Dikkat ederseniz, "sürekli erişim" yok. Hat açık ama kullanamazsanız biz sorumluluk üstlenmeyiz.

Bu parayı ödeyin yoksa hattınızı keseriz, üstelik tekrar açtırmak isterseniz, gecikme cezası da ödersiniz.

Biz bu paranın yanında bir de Türk Telekom'a saati 1 Milyon 100 Bin Lira'dan İSS'e erişmek için 0822'li hat parası da ödüyoruz. Kullanıcı tarafında kaybedilen paranın, Türk Telekom tarafında da kazanılan paranın haddi hesabı yok.

Bakalım ne zaman düzelecek?

Bu arada aklıma ilginç bir soru da gelmiyor değil. Acaba "'Kamu İhale Yasası' kapsamı içerisinde yer aldığımız için bu sorunların çözümü uzuyor, dışında olsak daha çabuk hallederdik" söylemi doğru olabilir mi?


KONU: İNTERNET'TE FİLTRELEME

11.6.2003 Çarşamba günü Harvard Üniversitesi'nden Ben Edelman'ın "Dünyada İnternet filtrelemesi; filtreleme teknikleri ve bunların bilinmeyen etkileri" başlıklı bir konferansı vardı, İstanbul'da.

ISOC İstanbul Chapter'ın koordinasyonunda, Türkiye'nin ilk ve tek aylık telekom dergisi Telepati ve ülkemizin telekomünikasyon konusunda düzenleyici kurumu olan, Telekomünikasyon Kurumu tarafından organize edilmişti.

"Bizim niye haberimiz olmadı böyle bir etkinlikten" derseniz, yanıtımız "haber alabileceğiniz listelere abone olun" olacak.

Ben Edelman son derece kapsamlı konuşmasında, ilginç bilgileri örnekler eşliğinde aktardı. Detaylı haberi Temmuz ayı Telepati Telekomünikasyon dergisinde bulacaksınız. O zamana kadar ben bazı bilgileri size aktarayım.

Çin ve Suudi Arabistan İnternet'te içerik filtrelemesi konusunda başı çekiyorlar.

Çin bu işi router seviyesinde yapıyor ve erişemediğiniz sayfalara neden erişemediğinizi bilme şansınız yok.

Suudi Arabistan ise proxy aracılığı ile yapıyor, tek çıkış noktası var yurtdışına, bu konu ile ilgili öneri ve şikayetlerinizi iletebileceğiniz bir İnternet sitesi var, kullanıcılar bu adres aracılığı ile görüşlerini belirtebiliyorlar.

Amerika Birleşik Devletleri'nde de şu anda sadece Pensilvanya eyaletinde hakim ve savcının kararı ile İnternet sitelerine erişim filtrelenebiliyor. 400 ila 600 arasında siteye erişim engellenmiş durumda. Ancak buradaki esas sorun, ABD'deki ISS'ler ülkenin tamamına hizmet verdiği için sadece Pensilvanya kullanıcılarını ayırt edemediğinden Kuzey Amerika ve Kanada'daki tüm kullanıcıların bu sitelere erişimi engelleniyor.

İnternet hukuku konusunda da değişik sorular yöneltilen konuşmada, İnternet'in günlük yaşamdaki hukuk kurallarına uyması gerektiği, günlük yaşamda yasal olmayan işlerin İnternet ortamında da yasal olmayacağı belirtildi.

Katılımcılara, katkı veren tüm kuruluşlara teşekkür ediyorum.


KONU: MEMNUNİYET PANOSU

Geçen gün iki farklı kamu kurumunda işlerim vardı, ikisinde de değişik memnuniyet seviyesinde işlerim halledildi. Çıkışlarında aklıma gelen bir fikri sizlerle paylaşayım. Bu köşeyi okuyan pek çok basın mensubu ve Ankara'da kamu kuruluşlarında kişi olduğunu biliyorum. Belki bir kısmı değerlendirebilir.

Her kamu kuruluşunun kapısına içeriden görülecek şekilde, kapıdan çıkışta işlem yaptıran vatandaşın memnuniyet notu verebileceği bir elektronik oylama cihazı ve sonuçların görüleceği pano konulsun.

1'den 10'a kadar 1 çok kötü'den 10 çok iyi'ye kadar alınan hizmetin memnuniyetini belirtsin bu sistemdeki oylama. Her vatandaş oyunu kullansın. Anında panoda sonuçlar izlensin.

Böylece o daireye gelen kişiler işlemlerinde sorun olup, olmayacağını, hızlı mı yavaş mı işlemlerinin yürüyeceğini görebilsinler.

Çünkü bir dairedeki olumlu ya da olumsuz konuları tüm kuruma mal edemeyiz. İyi olduğu kadar iyi olmayan birim ya da şubeler de olabilir. Böylece anlık müşteri memnuniyeti e-devlet konusunun gündemde olduğu ülkemizde devreye alınmış olur. Biz de biliriz ki, kim nerede nasıl çalışıyor.


FİLM: DOLLS - BEBEKLER

Japon yönetmen Takeshi Kitano'nun "Dolls - Bebekler" filmi festivalde gösterildikten sonra vizyona giren bir film.

Başrollerde Miho Kanno, Hidetoshi Nishijima, Tatsuya Mihashi, Chieko Matsubara, Kyôko Fukada ve Tsutomu Takeshige yer alıyor.

Sevdiği kızla evlenmeyi düşünen ancak ailesinin kendisine bulduğu patronun kızı ile parası için evlenmek zorunda bırakılan, töreni terkeden erkekle, terkedildiği için intihara teşebbüs eden fakir kızın öyküsü. Yalnız bu öykü çok güzel bir şekilde iki farklı aşk öyküsü ile ilişkilendirilerek işleniyor ve izledikten sonra üzerinde düşünüyorsunuz, üç aşk öyküsü ancak üçü de birbiri ile izleyici nasıl bu kadar rahatsız etmeden bağlanabilir.

Aşk, bağlılık, duyguların incinmesi, paranın etkisi, cinayet, dünyadan kendini soyutlama konularını işleyen güzel bir film. Kara sevda denilen terim tam olarak anlatılıyor. Tutku'nun zihinsel ve psikolojik sorunları ne seviyede ortaya çıkarabileceğini gözler önüne seriyor.

Çekimler ve müzik etkileyici.

Tam bir sanat filmi, sinema ile yakından ilgilenmiyorsanız beğenmeyebilirsiniz, ben şimdiden uyarayım ancak Japon sineması ya da doğrudan tüm sinema sanatı ile ilgileniyorsanız izlenmesi gereken filmlerden. Sinema sanatı ilgilenmiyorsanız ancak aşk ve tutku'nun nelere yol açabileceğini merak ediyorsanız da izleyin.


SÖZ: EMERSON

"Kovanımda balım olsun; arısı gelir Bağdattan". - Emerson

Bu sözü ileten Sayın Mustafa Kemal Oyman'a çok teşekkür ederim.


SÖZ: PARACELSUS

"Bir şeyin yapısında ne kadar bilgi varsa, o kadar sevgi vardır. Bütün meyvelerin çileklerle aynı zamanda olgunlaştığını hayal eden kişi, üzümler konusunda hiç bir şey bilmiyor demektir". - Paracelsus


SÖZ: ÖMER HAYYAM

Niceleri geldi, neler istediler
Sonunda dünyayı bırakıp gittiler
Sen hiç gitmeyecek gibisin değil mi?
O gidenler de hep senin gibiydiler!

Ömer Hayyam


Niçin görüşlerinizi iletmiyorsunuz? E-posta adresim aşağıda. Katkılarınızla daha iyi olacağını garanti edebilirim.

M.Sinan Oymacı
TRIO Çözüm Evi Bilişim Hizmetleri A.Ş.
e-posta: sinanoym@triosh.com


Yorum Ekle Yorumları Listele
137. Sayı önceki yazı 137. Sayı sonraki yazı
Yazarın Önceki Yazısı Yazarın Sonraki Yazısı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye