|
20.03.2003 Tülay Çellek - netyorum.com / Sayı: 126
SANAT ve BİLİM EĞİTİMİNDE YARATICILIK
İnsandaki enerjiyi, yaratma isteğini bir yere kanalize etmek, eğitimle olur.
Burada önemli olan bu enerjinin doğru alana kanalize edilmesidir. İşte genelleme
yapacak olursak Bilim Eğitiminin yanında Sanat Eğitimi de bu nedenle gereklidir.
Yaratıcılık bağlamında bir alanda öğretilenlerin diğer alanlarla
ilişkilendirilmesi öğrenciye zenginlik katacaktır. Yaratıcılık, her alanda
bilinmeyeni bulma, özgün olma, her yeni karşılaşmaya, probleme farklı çözümleme
uğraşısıdır. Önceden birbiriyle ilişkisi olmayan kavram ve görsel unsurlar
arasında bağlantılar kurma yeteneğidir yaratıcılık. Tabii hayal gücü olmadan da
düşünce üretilemez. Yaratıcı insan okuyan, gözlemleyen, dinleyen ve araştıran
bireydir. Bu arada sanat kadar bilimle, bilim kadar sanatla da ilgilenmek
bilmek-hissetmek,mantık-sezgi arasında gidip gelmeler yaşamı daha da
hareketlendirecek ve zenginleştirecektir.
GORDON' a göre;
1- İnsanların yaratıcılık süreçleri tanımlanabilir. Bu tanım öğretilebilir
bir yöntem halinde hem bireylerin hem de grupların yaratıcı üretimlerini
arttırır.
2- Bilim ve sanattaki yaratıcılık eşdeğerdir ve aynı bilinçaltı süreçten
yararlanırlar.
3- Kişisel yaratıcılık süreci ile grup yaratıcılık süreci arasında benzerlik
vardır.
Yaratıcılık bir süreçtir, eğitimle geliştirilebilir. Öğrenci çalışmaları
izlenerek yaratıcılık süreci eğitilebilir. Önemli olan, olaylara, fikirlere,
kurallara, davranışlara, nesnelere farklı bakmak ve değiştirmek istemektir.
Yaratıcılık ayrıntının görülmesi ve birleştirilmesidir. Bu nedenle eğitim
sürecinde yaratıcılık nefes almak gibi olmalıdır. Tekrar tanımlar yapılırken
ilişkilendirmeler ve değerlendirmeler yapmak lazımdır. Tabii amaca erişebilmek
için bu tarz bir eğitime çok küçük yaşlarda başlamak gerekir. Sonuçta öğretme,
öğrenmeye dönüştürülmelidir. Bunun içinde öğretim elemanının hümanist, kuramcı
ve uygulamacı olması gerekir. Kitle değil birey olmak felsefesiyle yaşamak ve
yaşatmak eğitim amaçlarının başında gelir.
Tarihte kalabilmenin, uygar bir toplumda yaşayabilmenin koşulu sanat, kültür ve
bilim olduğuna göre bu bağlamda eğitimin de ne denli önemli olduğunu kabul etmek
durumundayız. Kaldı ki vereceğim bir örnekte sanat eğitiminin salt kendi alanı
içinde hapis olmadığı farklı alanlara da ne kadar katkısı olduğunu
gösterecektir. Yale Üniversitesindeki Tıp Fakültesi öğrencileri bir tanıyı
doğrulayan ayrıntıları gözden sık sık kaçırıyorlarmış. Bu öğrencilere Güzel
Sanatlar dersi verilmeye başlanmış. Sonuçta bu dersi alan öğrencilerin tanı
yetilerinin geliştiği görülmüş (CBT). Bakmayı öğrenmek, ayrıntıda gezinmek
algıyı, duyuları geliştirdiği kadar zihni yetileri de olumlu etkiler. İnsan salt
mantıkla örüntülü değil duyguyla da yüklüdür. O halde Bilim Eğitiminin yanında
Sanat Eğitimi de gereklidir. Bu arada duygular eğitilirken zihne dayalı yetiler
de gelişir. Bu da, bu alanda edindiklerimizin başka alanlarda da
kullanılabileceğini gösterir.
Ayrıca disiplinlerarası çalışmalarda yaptırılmalıdır. Çünkü artık bırakınız
sanatlararası farklılığı bilim ile sanat arası köprüler dahi yıkılmıştır. Bir
sanat yapıtını Bilim insanıyla sanatçı birlikte çalışarak gerçekleştiriyorlar.
Hatta Avrupa'da sanatçılar rolünü iyi yapabilmek için psikologlardan
yararlanıyorlar. Ancak bu, yani disiplinlerarası çalışma öğrenci kişiliğini yok
edecek ve onu dolduracak şekilde değil besleyecek, ayıklayacak nitelikte
yaptırılmalıdır. Bunda öğrencinin alt yapısı gözetilmeli, kitle eğitiminden
kaçınılmalıdır. Başka alanlardan besleneceği bilgi, uygulama, görgüyü kendi
alanıyla ilişkilendirmesine olanak tanıyarak disiplinlerarası etkileşim,
sağlıklı hale getirilmelidir. Yoksa başka yerlerden transfer edilenler boşlukta
kalacak, böyle bir altyapıya sahip olmayanlar da anlam bulmayacaktır.
Yapılacak çalışma bende, zihinde, duyuda oluşur. Bunların eğitimi ve ne ile
ifadesi de çok önemlidir. Eğitimde özgür bir yaratıcı, orijinal düşünür olmak
durumundayız. Bir ülkenin gelişimi basmakalıp yinelemelerin yaşama geçirildiği
eğitim tarzıyla değil, ütopyaların arkasında durmak, hayal gücünü zorlamak,
orijinaliteyi yakalamakla olur. Bu da eğitimde yaratıcılığın ön plana
alınmasıyla gerçekleşir.
Yaşamın getirileri ve sorunları yaratıcı süreçle çözümlenebilir. Bu Bilim
Eğitiminde de böyledir, Sanat Eğitiminde de ve yaşamın içinde de. Bu bağlamda
Sanat Eğitimi okullarımızın ilkinden sonuna kadar verilmelidir. Aynı şekilde
ezbere yönelik olmayan Bilim Eğitimi de...
Öğr. Gör. Tülay Çellek
YTÜ Sanat ve Tasarım Fakültesi (SANTAS)
e-posta:
tcellek@yildiz.edu.tr
netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel
yayın organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine
tabidir. Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya
link verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.)
|