| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

20.03.2003 Tülay Çellek - netyorum.com / Sayı: 126

SANAT ve BİLİM EĞİTİMİNDE YARATICILIK

İnsandaki enerjiyi, yaratma isteğini bir yere kanalize etmek, eğitimle olur. Burada önemli olan bu enerjinin doğru alana kanalize edilmesidir. İşte genelleme yapacak olursak Bilim Eğitiminin yanında Sanat Eğitimi de bu nedenle gereklidir. Yaratıcılık bağlamında bir alanda öğretilenlerin diğer alanlarla ilişkilendirilmesi öğrenciye zenginlik katacaktır. Yaratıcılık, her alanda bilinmeyeni bulma, özgün olma, her yeni karşılaşmaya, probleme farklı çözümleme uğraşısıdır. Önceden birbiriyle ilişkisi olmayan kavram ve görsel unsurlar arasında bağlantılar kurma yeteneğidir yaratıcılık. Tabii hayal gücü olmadan da düşünce üretilemez. Yaratıcı insan okuyan, gözlemleyen, dinleyen ve araştıran bireydir. Bu arada sanat kadar bilimle, bilim kadar sanatla da ilgilenmek bilmek-hissetmek,mantık-sezgi arasında gidip gelmeler yaşamı daha da hareketlendirecek ve zenginleştirecektir.

GORDON' a göre;

1- İnsanların yaratıcılık süreçleri tanımlanabilir. Bu tanım öğretilebilir bir yöntem halinde hem bireylerin hem de grupların yaratıcı üretimlerini arttırır.
2- Bilim ve sanattaki yaratıcılık eşdeğerdir ve aynı bilinçaltı süreçten yararlanırlar.
3- Kişisel yaratıcılık süreci ile grup yaratıcılık süreci arasında benzerlik vardır.

Yaratıcılık bir süreçtir, eğitimle geliştirilebilir. Öğrenci çalışmaları izlenerek yaratıcılık süreci eğitilebilir. Önemli olan, olaylara, fikirlere, kurallara, davranışlara, nesnelere farklı bakmak ve değiştirmek istemektir. Yaratıcılık ayrıntının görülmesi ve birleştirilmesidir. Bu nedenle eğitim sürecinde yaratıcılık nefes almak gibi olmalıdır. Tekrar tanımlar yapılırken ilişkilendirmeler ve değerlendirmeler yapmak lazımdır. Tabii amaca erişebilmek için bu tarz bir eğitime çok küçük yaşlarda başlamak gerekir. Sonuçta öğretme, öğrenmeye dönüştürülmelidir. Bunun içinde öğretim elemanının hümanist, kuramcı ve uygulamacı olması gerekir. Kitle değil birey olmak felsefesiyle yaşamak ve yaşatmak eğitim amaçlarının başında gelir.

Tarihte kalabilmenin, uygar bir toplumda yaşayabilmenin koşulu sanat, kültür ve bilim olduğuna göre bu bağlamda eğitimin de ne denli önemli olduğunu kabul etmek durumundayız. Kaldı ki vereceğim bir örnekte sanat eğitiminin salt kendi alanı içinde hapis olmadığı farklı alanlara da ne kadar katkısı olduğunu gösterecektir. Yale Üniversitesindeki Tıp Fakültesi öğrencileri bir tanıyı doğrulayan ayrıntıları gözden sık sık kaçırıyorlarmış. Bu öğrencilere Güzel Sanatlar dersi verilmeye başlanmış. Sonuçta bu dersi alan öğrencilerin tanı yetilerinin geliştiği görülmüş (CBT). Bakmayı öğrenmek, ayrıntıda gezinmek algıyı, duyuları geliştirdiği kadar zihni yetileri de olumlu etkiler. İnsan salt mantıkla örüntülü değil duyguyla da yüklüdür. O halde Bilim Eğitiminin yanında Sanat Eğitimi de gereklidir. Bu arada duygular eğitilirken zihne dayalı yetiler de gelişir. Bu da, bu alanda edindiklerimizin başka alanlarda da kullanılabileceğini gösterir.

Ayrıca disiplinlerarası çalışmalarda yaptırılmalıdır. Çünkü artık bırakınız sanatlararası farklılığı bilim ile sanat arası köprüler dahi yıkılmıştır. Bir sanat yapıtını Bilim insanıyla sanatçı birlikte çalışarak gerçekleştiriyorlar. Hatta Avrupa'da sanatçılar rolünü iyi yapabilmek için psikologlardan yararlanıyorlar. Ancak bu, yani disiplinlerarası çalışma öğrenci kişiliğini yok edecek ve onu dolduracak şekilde değil besleyecek, ayıklayacak nitelikte yaptırılmalıdır. Bunda öğrencinin alt yapısı gözetilmeli, kitle eğitiminden kaçınılmalıdır. Başka alanlardan besleneceği bilgi, uygulama, görgüyü kendi alanıyla ilişkilendirmesine olanak tanıyarak disiplinlerarası etkileşim, sağlıklı hale getirilmelidir. Yoksa başka yerlerden transfer edilenler boşlukta kalacak, böyle bir altyapıya sahip olmayanlar da anlam bulmayacaktır.

Yapılacak çalışma bende, zihinde, duyuda oluşur. Bunların eğitimi ve ne ile ifadesi de çok önemlidir. Eğitimde özgür bir yaratıcı, orijinal düşünür olmak durumundayız. Bir ülkenin gelişimi basmakalıp yinelemelerin yaşama geçirildiği eğitim tarzıyla değil, ütopyaların arkasında durmak, hayal gücünü zorlamak, orijinaliteyi yakalamakla olur. Bu da eğitimde yaratıcılığın ön plana alınmasıyla gerçekleşir.

Yaşamın getirileri ve sorunları yaratıcı süreçle çözümlenebilir. Bu Bilim Eğitiminde de böyledir, Sanat Eğitiminde de ve yaşamın içinde de. Bu bağlamda Sanat Eğitimi okullarımızın ilkinden sonuna kadar verilmelidir. Aynı şekilde ezbere yönelik olmayan Bilim Eğitimi de...

Öğr. Gör. Tülay Çellek
YTÜ Sanat ve Tasarım Fakültesi (SANTAS)
e-posta: tcellek@yildiz.edu.tr 


netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel yayın organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine tabidir. Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya link verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.)


Yorum Ekle Yorumları Listele
126. Sayı önceki yazı 126. Sayı sonraki yazı
Yazarın Önceki Yazısı Yazarın Sonraki Yazısı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye