| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

"Yansımalar" 21.03.2002 Sinan Oymacı - netyorum.com / Sayı: 106

İçindekiler;

  • Konu: Hürriyet Gazetesi İnternet Sayfaları Ücretli mi'den Nereye?
  • Konu: Asgari Ücrete Oyun Satılır mı?
  • Film: The One - Tek
  • Film: Royal Tenenbaums - Tenenbaum Ailesi
  • Film: A Beautiful Mind - Akıl Oyunları
  • Söz: H. Jackson Brown, Jr.

KONU: HÜRRİYET GAZETESİ İNTERNET SAYFALARI
ÜCRETLİ Mİ'DEN NEREYE?

8.Mart.2002'de [Turkey HighTech] haberleşme listesinde sorduğum son derece masum, sadece bilgi almaya yönelik mesajımın geldiği noktayı sizlere aktarmaya çalışacağım. Bir tane doğru yanıt geldi ancak o da doğrudan değil, bir izleyiciye ulaşan mesajın yönlendirilmesi sonucuydu. Bu arada konu yön değiştirerek Cumhuriyet ve Zaman Gazetelerinin internetteki başarısına yönlendi. Internetteki liste mesajlarının nasıl çalıştığı konusunda örnek teşkil edecek nitelikli bir çalışma oldu. Emeği geçen herkese teşekkür ederim.

Önce 16 yanıtın gönderilmesine neden olan mesajımı aktarmak istiyorum. Not: Mesajlarda kullanılan karakterler ve yazım kurallarına uygunluk mesajların özgünlüğünün bozulmaması için düzeltilmemiştir. Ayrıca unutulmamalıdır ki; tüm mesajlar [Turkey HighTech] listesi moderatörleri tarafından yayınlanmalarına uygun bulunmuştur. Turkey High Tech grubunun çalışmalarına http://www.turkeyhightech.com adresinden erişebilirsiniz.

Ana Mesaj => Gönderen: Sinan Oymacı - Tarih: 8.3.2002

Konu: Hurriyet Gazetesi Internet Sayfalari Ucretli mi?

Bazi bilgisayar kullanicilari Hurriyet Gazetesinin internet sayfalarinda
ana sayfadan sonra haberin detayina gitmek istediklerinde artik ucretli
oldugu ve ancak abonelerin okuyabilecegi yazisini goruyorlar. Bu her
kullanici icin gecerli degil. Nasil kontrol ettiklerini ya da gercekten
Hurriyet Gazetesinin internet surumunun parali olup olmadigini teyit
edebilecek kimse var mi?

Yanıtlar aşağıda;

01 => Gönderen: Yurtsan Atakan - Tarih: 10.3.2002

Hürriyetim'in yurtdışındaki Türklere paralı olması yönünde bir çalışma
başlatılmış olabilir. Hatırlayacağınız gibi benzer bir yanlış pazarlama
stratejisine ilk başvuran gazete Cumhuriyet olmuş ve İnternet içeriğini tüm
kullanıcılara paralı hale getirmişti. Cumhuriyet, gazete sayfalarının birebir
görüntüsünü İnternet'e koyarak dünya çapında bir garabet yayıncılık örneğine de
öncülük etmişti.

Diğer yanda New York Times, İnternet'in yaygınlaşmaya başladığı ilk yıllarda
geçtiği paralı servis uygulamasından daha sonra nasıl geri döneceğinin
yollarını bulmakta bocalamıştı (parayla abone kullanıcıların tepkisini çekmeden
bedava servise geçmenin yollarını bulma konusunda).

Bahsettiğiniz durum Hürriyet'in yurtdışındaki kullanıcılara paralı servis
uygulamasını başlatmasının sonucu olabilir. Ancak bunu test etmek için
www.anonymizer.com üzerinden hurriyetim.com.tr bağlantısı kurduğumda, sitenin
tüm bölümlerine ücretsiz olarak girebildim. Demek ki hurriyetim.com.tr ABD
kaynaklı IP'lere ücretsiz servis vermeye devam ediyor. Bir ihtimal Almanya ya
da Avrupa kaynaklı IP'lere ücretli servise geçilmiş olabilir.

Sinan Oymaci not: Bu mesaj Sayın Atakan'ın kişisel olarak araştırma yaptığını ancak kurum içerisinden bilgilenmediğini aktarıyor.

02 => Gönderen: Nihat Dinçmen - Tarih: 11.3.2002

Hurriyetim Internetim icin AR-GE uzmanligi ve ust yonetimi icin stratejik
yatirim danismanligi yaptigim gunlerde sirketin icerigi parali sunmak adina
gelistirdigi bir vizyonu yoktu. Icerik denince rekabet avantaji hemen one
cikacak olan DMG kuruluslarinin , guzide portali hurriyetim, grup
yayinlarindan farkli bir cizgide konumlandirilmaktadir. Genc Hurriyetim, Agora
bunlara ornek teskil eder. Almanya'da da yapilanmaya gidilmistir ancak ucretli
icerik verilecegini zannetmiyorum.

Bizler gelistirilebilir icerik (var olan, yayinlanmayan) uzerinde
tartismalarimizla deger yaratabiliriz dusuncesindeyim.

03 => Gönderen: Duray Akar - Tarih: 11.3.2002

Sahsi fikrim ISP'lere gore filtreleme olabilir. :))
Bir arastirma yapip donecegim.
Acaba "parali" ibaresi gorenler hangi ISP'yi kullaniyor ?

04 => Gönderen: Vedat Çakmak - Tarih: 12.3.2002

Sevgili Yurtsan,
Cumhuriyet, senin deyiminle bu "garabet" internet yayınına 1999 yılında
başlamıştı. O tarihte diğer gazeteler, içeriklerinin "tümünü" internete koyma
konusunda "kararsız" idiler.
"Financial Times" eki "Connectis"in bir sayısında, gazetelerin "Web"e karşı
çekingenlikleri inceleniyordu. İlgili sayı yanımda değil ama "Web"de arama
yapabilirsin. Amacım, "Cumhuriyet"i savunmak değil ama, bu gazetenin gösterdiği
cesareti, diğer gazetelerin hangi tarihte yaptıklarını incelemekte yarar var
diye düşünüyorum.
Türkçe karakter kullanmam nedeniyle mesajımı anlayamayan herkese, latin (ama
Türkçe olmayan) harfleriyle mesajımı tekrar göndermeye hazırım.

05 => Gönderen: Şahin Artan - Tarih: 14.3.2002

Hatirladigim kadariyla 99'da boyle bir durum soz konusu degildi;
Cumhuriyet'in boyle bir onculugu soz konusu degil.. O tarihte artik
herkes iceriginin tamamini Internet'e aktarmaya baslamisti.
Parali giris meselesi yarin obur gun gercek olursa sasirmamak lazim.
Daha 99'da Sabah gazetesi, benim tahminim, Internet yuzunden 20 - 30
bin tiraj kaybediyordu. Bugun kim bilir tum gazeteler ne kadar
etkileniyordur.. Bunu Internet'teki varliklarindan saglayabilecekleri
avantajlarla (reklam geliri, pazarlama, okurla iliskiler, hangi
sayfalar ve yazarlarin ne kadar okunduguna dair veri, vs.) kompanse
edebilirler, ama hala online yayinciligi boyle goren ve yapan bir
gazete yok. Bir miktar reklam, bir miktar 'feedback', pazarlama
niyetine biraz cila.. Ama sonucta bu, bagimsiz, kendi ayaklari
uzerinde durabilecek bir is olarak kurgulanmiyor ve uygulanmiyor iste.
Tiraj ve ozellikle dagitimda tekel konumunda olan bir grubun boyle
'ayrintilar'a ihtiyaci olmayabilir, ama kucuk ve orta buyuktekiler
neden yerinde sayar, anlamak zor.

06 => Gönderen: Dündar Yılmaz - Tarih: 14.3.2002

Cumhuriyet gazetesinin 1999 yaptigi sey cesaret degil zaten gazete uzerinden
somurdukleri okuyucularini internet ortaminda da somurme istegidir. Bu arada
Zaman gazatesi (www.zaman.com.tr) 1995 den beri yani Cumhuriyet ten bir kac
sene once tum icerigiyle internette yayinlanmaya baslamisti. Hem de gazeteyi
scanner dan tarayip gif file i olarak siteye koyarak degil de adamakilli bir
site ve arsiv bolumu ile birlikte.

07 => Gönderen: Kerem Kepkep - Tarih: 14.3.2002

Sayin Yilmaz,

Ilk olarak parali gazeteyi denemek bence cesarettir, cunku ulkede baska
kimsenin denemedigi bir is modelini deniyorsunuz demektir, bu bir.

Isteyen istedigi gazeteyi baski olarak ya da internet ortaminda alir ya da
almaz, bunun adina piyasa ekonomisi ve serbestlik denir, somurmek denmez, bu
iki.

Somurme sozunu kullanmanizin nedeni bence bir sekilde sizi rahatsiz eden
Cumhuriyet Gazetesi'ne laf atmaktan ibarettir. "Okuyucularini somurmeyen" Zaman
Gazetesi ve tiraji konusunda cok yazildi cizildi, bu konuya girmeyecegim, bu
uc.

Gazeteyi tarayip gif olarak siteye koymak bence oldukca iyi bir fikirdi. Sanki
baski gazeteyi okuyormus gibi hissettiriyordu insana. Herhalde o gazeteyi hic
okumaya calismadiginiz icin gazetenin taranmasinin yalnizca bir index olarak
kullanildigini, bir yazinin ustune bastiginizda popup pencerede normal text
olarak ekranda belirdigini bilmiyorsunuz, bu dort.

08 => Gönderen: Dündar Yılmaz - Tarih: 14.3.2002

Sayin Keskes,
Bence Cumhuriyet in yaptigi dupeduz somurmektir. Bugun butun dunyadaki
gazeteler internette ucretsiz yayinlaniyor. Bu piyasadaki teamuller
boyleyken Cumhuriyet in parali yayin yapmaya kalkismasini nasil aciklarsiniz
ki? Popup meselesine gelince hic de hos bir durum degil. Bugun popup kavrami
internette insanlarin en gicik oldugu ikinci kavram. (birincisi spam)
Zaman okuyucusunu somurmuyor cunku hayatini devam ettirebilecegi minumum
fiyata satiyor. Ayrica tekzip yayinlama orani en dusuk gazete olmasina
ragmen devlet kutuphaneleri nedense tekzip yayinlama orani en yuksek
gazetelerden biri olan Cumhuriyet i tercih ediyorlar. Soyleyin peki
kutuphaneler satin almasa Cumhuriyet kac ay daha yayinlanabilir?
Ucuncusu ise Zaman in ve diger gazetelerin stili daha kullanici dostu
soyleki her yazarin bir bolumu var ve sevdiginiz bir yazara direk
ulasabiliyorsunuz.Ayrica arsiv sayesinde 94 den bu yana yayinlanmis
baskilarini bulabiliyorsunuz.
dorduncusu: Bildigim kadariyla Zaman gazetesinin internet adresinin en yogun
kullanildigi zaman dilimi 02 -06 am bunun nedeni de ozellikle ABD de yasayan
kardeslerin takip etmeleri. Gercek gazete okuru gazetesini alip katlayip
didik didik edip okumanin keyfini hic bir seye ozellikle de pop up lara
degismez. ABD de okuma firsati bulamayan okurlarindan Cumhuriyet in abonelik
parasi talep etmesi ne kadar adil?
besincisi: Gazete okur icin vardir bence okur gazete icin mantigi biraz halk
icin halka ragmen mantigini cagristiriyor.

09 => Gönderen: Necdet Kesmez - Tarih: 14.3.2002

Sayın Yılmaz,

Sakın bu görüşlerinizin altında Cumhuriyetin savunduğu görüşlerle kendi
görüşlerinizin uyuşmaması veya belki de tam zıt görüşlere sahip olmanız
yatmasın. Ben ilk gençliğimden beri Cumhuriyet okuyucusuyum ve kendimi hiç
sömürülüyor hissetmedim.

Cumhuriyetiyeti Zaman ile karşılaştırmanız bir bakıma yerinde. Çünkü bu gün
Türk Basınında magazine ve pazarlamacılığa kaçmayan ikinci bir gazete de
Zaman. Ama Zamanın arkasında koskoca Fethullah Hoca Cemaati var.
Cumhuriyetin ise benim gibi memur, işçi,öğrenci, öğretmen, subay, emekli
gibi fakir okuyucularından başka kimsesi yok.

Dünyanın diğer gazetelerinin uygulamalarına gelince: Çoğu tamamen parasız
değil. Parasız olan Gazetenin ilk açılan ve haberlerin veya makalelerin
özetini veren baş sayfa veya bölümlerin baş sayfaları. Ayrıntıya girmek
istediğinizde abone olmanız istenir. Abone olmak için okuyucunun cebinden
para çıkmıyor olmasını gazetenin bunu karşılıksız yaptığını sanmamak gerek.
Biliyorsunuz bugün pek çok yerde kağıt ortamında da bedava dağıtılan
gazeteler var. Son örneği epeyce gürültü kopardı hatta paralı dağıtılan
gazetelerin çalışanlarının ayaklanmasına neden oldu.

Cumhuriyetin Internet nüshasının biçimsel açıdan eleştirilmesini de
anlayamadım. Gazetenin kağıt ortamındaki görünümünü hissetmek güzel bir
duygu değil mi? Ayrıca sayfayı, sayfa düzeni ile birlikte görmek aynı
zamanda her habere biçilen haber değerini de gösterir.

Cumhuriyetin İnternet nüshasının parasız olmasını bende arzu ederim. Ama
demek ki finansal koşullar elvermiyor. Mümkün olsa hemen bunu
yapacaklarından eminim. Çünkü Cumhuriyetin para canlısı patronlar elinde
olmadığını, çalışanların özverileri ile çıktığını biliyorum.

10 => Gönderen: Yurtsan Atakan - Tarih: 15.3.2002

Tarihleri ve uygulamaları oldukça karıştırmışsınız. Hürriyet, Milliyet,
Sabah, Radikal ve Zaman gibi gazetelerin çoğu
1996"dan beri tüm içerikleriyle İnternet"teler. Yayınlarının tümünü
İnternet"e koyma konusunda hiçbir zaman kararsız
olmadılar. Cumhuriyet paralı uygulamasını 1999"da değil 2001 başında
başlattı (ya da 2000 sonunda)... Cumhuriyet İnternet"e pekçok gazeteden
sonra girdi. İnternet"e açılan ilk Türk yayını Aktüel, ilk Türk
gazetesi ise Zaman"dır. Onları sırasıyla Milliyet, Hürriyet ve Sabah
takip etti. Yayına başladığı ilk günden itibaren tüm
içeriğiyle İnternet"te olan dünyanın ilk gazetesi ise Star"dır.

11 => Gönderen: Ahmet Yurtefe - Tarih: 15.3.2002

Sayın Yılmaz;

Şu ana kadar yaptığınız yorumnlardan anladığım
kadarıyla Cumhuriyet gazetesine ön yargılı ve düşmanca
bir tutum içerisindesiniz.Ancak bu tartışmaya belki
son noktayı koyarsınız diye yazıyorum.Söylemek
istediğim şunlar :Ben hiç internet üzerinde cumhuriyet
gazetesini okumadım ama anlatılan uygulamanın (gif-
pop up) hiç de garipsemedim ahtta değişik olduğu için
hoşumada gitti.Yani gidipi okurum .Çok beğenirsem
parada veririm.Ama bu benim kendi kişisel kararımdır
ve bu sömürülmek değildir.Daha fazla açıklama yapmak
istemiyorum kısaca isteyen istediği gazeteyi okur
isterse para veriri istemezse vermez.Teknolojisi
geriyse bu o firmanın ayıbıdır ve zaten yakın bir
zmaan içinde yok olmaya mahkumdur.

12 => Gönderen: Ali Argın - Tarih: 15.3.2002

Arkadaşlar ,

bu konuya başka bir açıdan yaklaşmak ve biraz da
geçmişe dönük bilgi vermek istiyorum.

1995 yılından beri dünyada gazeteler ve "internet guruları"
(Patricia Seybold vs.) tartışıp durdular, kimileri paralı
yolu seçti (Financial Times), kimileri parasız yolun
savunucuları oldular.( Chicago Tribune ).Internetin basılı mecrayı
öldürüp öldürmeyeceği tartışıldı duruldu. Microsoft bile
bu konuda taraf oldu, bugün artık her iki
mecranın birbirini tamamlayıcı olduğu herkes tarafından kabul edildi.
Sonuçta belirli bi uzlaşmaya yeni yeni varılabildi, şu anda
başta New York Times olmak üzere yeni bir servis başlattılar :
Web sitesi içerik derinliği olarak biraz yüzeyselleştirildi,
ve ücretsiz kalmaya devam edecek, bunun yanında gazetenin
orijinal replikasını download edebileceğiniz ücretli bir
servis başlatıldı.

Konuya bir de etik açıdan bakalım. Piyasada basılı kopyası satılan
bir mala neden internet üzerinden ücretsiz ulaşılsın ?
Software alırken , piyasadan kutu alırken para ödeyecek, download
edersek ödemeyecek miyiz ? Ayrıca internet erişimi olmayan
okuyucular mağdur edilmiş olmayacak mı ? Üretim maliyetlerine gelince
sonuç olarak gazetenin web versiyonu da, basılı versiyonu da belirli
maliyetlere tabi, galiba bu konuda en rasyonel düşenen yine Almanlar
oldu, geçmite de bu tartışmalara hiç girmeyip, genelde yayınların
büyük çoğunluğunu ücretli yaptılar.

Paylaşmak istedim.

13 => Gönderen: Duray Akar - Tarih: 15.3.2002

Ali bey selamlar,

Tesekkurler,

O onu yapti bu bunu yaptinin uzerine gercek tarihcesi sanirim
herkese daha faydali olmustur.

Etik olarak belki farkli acilardan farkli degerlendirilebilir.
Gazetelerin zaten satis fiyatindan kazanilan para ile ayakta durmasi
mumkun degil. Internette de dinamiklikten kaynaklanan bir takim
avantajlar var paraya yavas yavas donusen. Dediginiz gibi bir
uzlasmaya variliyor zamanla.

Olayin kalbinden konustugunuz icin soruyu size sormak lazim :).
Su anda Hurriyet Gazetesi Internet Sayfalari Ucretli mi?

bence bazi kullanicilar sorun yasiyorlar cunku ben miami'den
okuyabiliyorum.

Bir nevi provakasyon olabilir mi ? :)

Sinan Oymacı not: Sayın Akar'a konunun provakasyon ile uzaktan yakından ilgisinin olmadığına dair mesaj gönderilmiştir.

14 => Gönderen: Tansu Turdağ - Tarih: 15.3.2002

Arkadaslar,

Olaya biraz business mantigiyla bakmaniz gerektigine inaniyorum.

Su anki duruma bakarsaniz eger bir gazete eger diger gazeteler arasinda
kendini farklilaştirmamissa (differentiate) veya niş bir pazara hitap
etmiyorsa gunluk yayinlarini parali yapmasi zor. Ancak bunu toplu halde
karar alarak yapabilirler.

Soyle soyleyeyim. Su anda her gun bilgi bombardimani altinda yasiyoruz.
Degil istedigimiz bilgiyi bulamak, bize ulasan bilgilerden ihtiyacimiz
olanlari secip ogerenme gibi bir ihtiyacimiz var. Bu bilgi bollugu icinde
bir gazete veya derginin gunluk yayinlarini parali yapmasi zor. Cunku bilgi
o kadar yaygin ki o gazetede okuyamazsaniz gider başka gazetede okursunuz.
Bu gidip kagit baskiyi almaktan farkli. Tum kagit baskilar parali birini
sececeksiniz. Zaten gazetelerin business modelleri kagit baskidan para
kazanmak icin kurulu. Ama internet oyle degil.

Hurriyet parali yaptigi anda insanlar bilgiyi gider milliyetten alir. O da
mi parali oldu gider haberturkten alir. O da mi oldu msnbc den. Yani kaynak
o kadar cok ki. Bir tikla elinizin altinda. Yapilabilecek birsey haberleri
degil de yazarlarin okunma oranlarini belirledikten sonra gunluk kose
yazilari icin bir abonelik sistemi olabilir. Yani siz eger hergun Taha Akyol
veya Ertugrul Ozkok okumak istiyorsaniz ve bu sayfalar cok hit aliyorsa
gidip baska bir sayfada onlari okuyamazsiniz. Yada gidip kagit baskiyi
alacaksiniz. Bu yuzden bugunku 100bin hitin 10.000 i onlari okumak icin cuzi
bir miktar vermeye razi olabilir. Ama GS-roma maci skorunu ben zaten
heryerden ogrenirim onun icin niye para vereyim gibi mantik yani.

Asil gazetelerin internet uzerinden para kazanmalari arsivlerinin
gelismisligine ve indekslemesine dayaniyor. Benim bildigim NYTimes in
icerigi tamamen ucretsiz. Ucretsiz bir sifre ile ulasiyorsunuz her bilgiye.
Ama arsiv taramasi yapmak istediginizde iste o zaman sizden belli bir mebla
istiyor ki bu da su anlama geliyor "benim arsivimde yapabilecegin research
digerlerine gore farkli bir degeri var. O yuzden ben senden bir premium
alirim.". Cunku bir arastirmaci icin onemli bir bilgi heryerde olabilir. NT
Times'ta da hurriyet'te de, Financial Times'ta da. O yuzden meblayi odemeye
razi olurlar. Ama o bulmayi umduklari bilgi kendileri icin odedikleri
mebladan daha degerlidir. (Micro ekonomi kurali)

Diger bir konu hardware fiyatlarinin bu kadar dustugu bir ortamda
gazetelerin internet maliyetleri normal yayinlarinin %1 ine bile ulastigini
bile sanmiyorum. Zaten artik tum haberler ve icerikler elektronik ortamda
hazirlanip baskiya veriliyor. Bu ortamda ki bilgilerin webe aktarilmasinin
ne kadar ek bir kulfet getiricegini bilemiyorum ama cok fazla olmasa gerek.

Fakat bunlar eger gazeteniniz pazar konumlandirmasini guzel yaptiysaniz
bunlar gecerli olmaz. Mesela ben The Economiste web abonesiyim. Dergi size
tercih veriyor. IStersen baskiya abone olursun istersen webe. Fakat diyorki
ben diger dergilere benzemem. Benim onlar arasinda ayricaligim var. Benim
farkli yorumalari mi bedavaya alamazsin diyor. Eh bence de iyi ediyor. Cunku
bir is adaminin The Economist okumamasi beklenemez bile. Yani hitap ettigi
kesim farkli. Bu hem arsivi hem normal yazilari icin gecerli. (Bir iki tane
bedava yazi haric) Ama ben sahsen oraya verdigim yillik 40 dolara acimiyorum
bile. Ulastigim bilginin degeri ve farkliligi 40 dolarla olculmez bile.
Analizler yorumlar. Makalelerden linklerle olaylarin gerisine gidip arsivden
olayla ilgili her turlu makalenin linkinin onunuzde bulunmasi isin
farkliligini ortaya koyuyor.

Ayni sey WallStreet Journal icinde geçerli. Adamlar diyor ki beni okumayan
business dunyasinda geriye duser. O yuzden bana bunun icin para vereceksin.
Ve aliyor da. Cunku WSJ ye para vermezseniz rakipleriniz karşisinda geri
kalirsiniz is dunyasinda. Bu mantigi okuyucunun kafasina yerlestirmisler
yillar gectikce. Yani konumlandirmasini yillar boyunca yapmislar. Simdi
Financial Times da benzer durumu gordu sanirim ki bu ise giriyorlar.

Ama bu Washington Post icin gecerli degil cunku o size hayatinizda bir
competitive advantage saglamiyor. Onu okumaz benzer haberi gidip LA Timestan
veya NYtimes tan alirsiniz.

Bu yuzden ben hurriyetin abonelik sisteminin yuruyecegine pek olanak
vermiyorum. Buna gazetenin pazarda ki konumu elvermez. BAkin Cumhuriyet oyle
degil ama. Her ne pahasina olsun hergun cumhuriyet okumak isteyecek en
azindan o gazetenin yasamasini isteyecek bir kesim Cumhuriyet'i
digerlerinden farkli bir konuma sokuyor. Yani niş bir pazara hitap
ediyorlar. Hurriyet gibi genel pazarlama yapmiyorlar. Ama tabii hurriyet
yoneticileri o konumlandirmayi kendilerin de goruyorlarsa bir diyecegim yok.
Belki de pazar arastirmasini yapmislar, konumlarinin buna elverisli olduguna
karar vermislerdir. Ama sahsen ben Hurriyet'e abone olmam. Hele Emin Colasan
icin hiç olmam. :-)) (Bu sakaydi)

15 => Gönderen: Duray Akar'ın bana yönlendirdiği bir mesaj - Tarih: 16.3.2002

> Hürriyet yurt disindaki ülkelerin bazilarina parali
> yapti,
> yakinda tüm yurt disi olacak. Ama su anda bazi
> ülkeler var.

Sinan Oymacı not: Bu mesajın yönlendirildiği kişinin e-posta adresine baktığımda kurum içi olduğunu görmem, verilen bilginin doğruluğunu teyit etti. Bu yanıt aynı zamanda benim 8.3.2002'de sorduğum sorunun yanıtı.

16 => Gönderen: Ali Argın - Tarih: 18.3.2002

Hürriyet isine gelince, böyle bir fikir gündemde, deneme amaçli
olarak bazi ülkelerden giris kapali, gelecegi aslinda arz ve talep
belileyecek.Detaylar gerçekten çok net degil.

Sinan Oymacı not: Sayın Argın'ın e-posta adresi de kurum içi gözüktüğünden verilen bilgi doğru kabul edilmeli.

Evet, mesajlar bunlar. Nereden nereye ulaşıldı, durumun özeti.

Yukarıdaki mesajların hepsinin başlığı "Hürriyet Gazetesi İnternet Sayfaları Ücretli mi?" idi.

Sorunun yanıtını ben vereyim. Yurt dışı bazı IP numaralarını izleyerek ana sayfadan sonraki sayfaların görüntülenmesini engelliyor Hürriyet Gazetesi. Ancak kullandıkları teknik anlaşılmasın diye herhalde tüm yurt dışı IP'lere uygulamıyorlar. Çünkü aynı şehirde farklı erişim sağlayıcılarla yaptığım denemelerde bir kısmı ile abone talebi istenirken bir kısmında bu soru sorulmadan bilgilere erişilebiliyordu. Aşağıda Hürriyet Gazetesinin abone olmak istiyor musunuz sayfasının görüntüsünü bulabilirsiniz.


KONU: ASGARİ ÜCRETE OYUN SATILIR MI?

Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 2002 yılının ilk yarısında uygulanacak asgari ücreti belirledi. Asgari ücret brüt 222 milyon 750 lira, net 163 milyon 563 bin lira olarak belirlendi.

Başlıktaki konuda biraz haksızlık etmişim galiba 85 Amerikan Doları'nı 1 Milyon 400 Bin Türk Lirası kur ile değerlendirirsek yaklaşık 120 Milyon TL oluyor. Eh, demek ki 1.33 adet oyun alabiliyor bir asgari ücret. :))

Peki bu oyunun yurt dışı fiyatı ne diye sorarsanız ABD'de 57 Amerikan Doları, İngiltere'de 43 Sterlin. Amerikan Doları için 1,400,000.- Sterlin için 1,950,000.- kur kullanırsak ABD'de 80 Milyon, İngiltere'de 84 Milyon buluruz.

Şimdi savunma mekanizmasında diyecekler ki; "Ama o fiyatlar internet'ten bulduğunuz fiyatlara kdv yok". Benim yanıtım; "Adı KDV olmayabilir ama vergi dahil verdiğim fiyatlara". Eğer vergi dahil olmazsa daha ucuza geliyor. Burada nakliye ücreti fiyatı bir miktar yükseltebilir ama bunu da normal posta ile yaparsanız ciddi bir artış getirmeyecektir, üstelik vergi düşülürse başabaş dahi gelebilir.

Merak ettim bu KDV'yi lüks ürünlere uygulanan %26 olarak eklesem bulduğum 84 Milyon'a ne olur dedim, 105 Milyon Türk Lirası çıktı karşıma. Birileri bizi biraz fazla saf buluyor galiba.

Benden bu kadar. Daha fazla yazamıyorum.

Bu arada konunun ne olduğunu anlamamış olabilirsiniz, hemen anlatayım. Türkiye'de satılan bir elektronik oyun cihazı var. Amerika'da, Japonya'da, Avrupa'da büyük ses getirdi, insanlar günler öncesinden dükkanların önünde yattılar, satın alabilmek için. Gerçekten çok iyi bir cihaz. Bu cihazda kullanabileceğiniz oyunların Türkiye fiyatlarını bir dükkanda görünce bu yazıyı yazmaya karar verdim. Fiyatlar fahiş.


FİLM: THE ONE - TEK

James Wong'un yönettiği "The One - Tek" bilim kurgu içeren değişik bir uzak doğu dövüş filmi. Bu filmdeki teknik tarz önce "Matrix" ile gündeme geldi. Ardından "Crouching Tiger Hidden Dragon" 'da kullanıldı.

"The One" dövüş sahnelerindeki bu tekniği daha da ileri götürüyor ve bundan başka da bir şey sunmuyor izleyicilere. Çekimlerin ve kurgunun nasıl gerçekleştirildiğini sorgulamak çok zamanınızı alacak.

Başrolde "Romeo Must Die" 'dan tanıdığımız Jet Li var. Ayrıca "Center of the World" ve "Snake Eyes" 'tan aşina olduğumuz Carla Gugino'da yer alıyor.

Kısaca tanımlamak gerekirse Kung Fu filmi. Cinayetten hüküm giymiş bir katil kopyalarını ortadan kaldırdıkça güçlenmektedir. Bunu engellemek için kanun adamları devreye girer.

Uzak doğu sporları ve bilim kurgu ile ilgiliyseniz beğeneceğiniz kesin. Kaçırmayın, izleyin.

DVD sürümünü izlerseniz ses efektleri ve müzikten etkilenmemeniz olası değil. İyi bir ev sineması ortamında çok keyif alabilirsiniz.


FİLM: ROYAL TENENBAUMS - TENENBAUM AİLESİ

Aslında her hafta bir, en fazla iki film hakkında bilgi vermeye çalışıyordum. Ancak "Royal Tenenbaums - Tenenbaum Ailesi" filminin vizyona gireceğini duyunca, bir an önce düşüncelerimi paylaşmak istedim. Çünkü geçtiğimiz dönemde yurt dışında iken hangi filmlere gidelim diye şöyle bir araştırma yaptığımızda bu filmle ilgili yüksek puanlar gördük. Oyuncular nitelikli, fragmanlardan bildiğimiz kadari ile tempolu bir komedi filmi şeklinde düşünerek gittik, izledik. Benzer eleştirileri Türkiye'de de duydum.

Eğer sinema eleştirmenlerini okuduysanız, reklamlarını izlediyseniz kaçırmak istemeyeceğiniz bir film gibi duruyor. Hatta birden fazla izlenmesini, çok ince mesajlar olduğunu söyleyenler de mevcut. Biz daha o seviyeye gelemedik her halde.

İnanılmaz yavaş tempoda, hatta durarak icra edilen bir yapıt. Oyunculara bir şey diyemeyiz çünkü rollerinin hakkını veriyorlar ancak bu devrin tempolu komedilerine alışmış bizler için biraz fazla yavaş kalıyorlar.

Wes Anderson'un yöenetmenliğini üstlendiği filmin başrollerinde Gene Hackman, Anjelica Huston, Ben Stiller, Gwyneth Paltrow, Luke Wilson, Owen Wilson, Danny Glover, Bill Murray, Seymour Cassel, Kumar Pallana, Alec Baldwin, Grant Rosenmeyer, Jonah Meyerson, Aram Aslanian-Persico ve Irene Gorovaia yer alıyor.

Hackman Oscarlara aşina bir oyuncu. 1968'de "Bonnie And Clyde", 1971'de "I Never Sang for My Father", 1989'da "Mississippi Burning" ile aday gösterildi. 1972'de "French Connection" ile En İyi Erkek Oyuncu, 1993'de "Unforgiven" ile En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Oscar ödüllerini aldı.

Huston 1986'da "Prizzi's Honor" ile En İyi Kadın Yardımcı Oyuncu Oscar ödülünü kazandı. 1990'da "Enemies: A Love Story" ve 1991'de "The Grifters" ile Oscarlara adaydı.

Paltrow 1999'da "Shakespeare In Love" 'daki performansı ile En İyi Kadın Oyuncu Oscar ödülünü aldı.

Tenenbaum ailesinin eşleri çocukların doğumundan sonra boşanmışlar ve çocukları büyütmekle kadın ilgilenmiştir. Adam farklı bir yaşam tarzına sahip olarak, paraya önem vermeden hayatını sürdürür. Farklı takıntılara sahip çocuklar değişik dallarda başarılı olmuşlardır. Yaşamları, annelerinin bir başka adamla evleneceğini öğrenenen babanın eve geri dönmek istemesi ile bir anda değişir.

Oyuncuların performansı çok iyi. Bu filmi bir sanat filmi olarak ele alıp, izlemenizde yarar var. Sadece müthiş bir komedi filmi olarak izlerseniz hayal kırıklığına uğrayacağınızı söyleyebilirim.

Şu tür konuşmalardan lütfen kaçının; "Azizim, adamlar ne güzel filmler yapıyorlar. İnce ince işlemişler esprileri". İyi bir sinema izleyicisi olmak herkesle ayni fikirde olmanızı gerektirmez.


FİLM: A BEAUTIFUL MIND - AKIL OYUNLARI

Nobel ödülü almış matematikçi John Forbes Nash, Jr.,'un yaşam öyküsünün aktarıldığı bir film "A Beautiful Mind - Akıl Oyunları". Yönetmen Ron Howard. Başrollerde Russell Crowe, Ed Harris, Jennifer Connelly, Christopher Plummer, Paul Bettany ve Adam Goldberg yer alıyor.

Film, Nash'ın yaşam öyküsünü kitap haline getiren Sylvia Nasar'ın eserinden Akiva Goldsman tarafından beyazperdeye uyarlanmış.

Howard "How the Grinch Stole Christmas", "Edtv", "Apollo 13" 'dan anımsanabilir.

Crowe 2000'de "The Insider" ile En İyi Erkek Oyuncu Oscar ödülüne aday gösterildi. 2001'de "Gladiator" 'deki performansı ile En İyi Erkek Oyuncu Oscar ödülünü kazandı. 2002'de de bu filmdeki oyunu ile yine aynı ödüle aday.

Harris 3 kez Oscar ödüllerine aday gösterildi. Bunlar 1996'da "Apollo 13", 1999'da "Truman Show" ve 2001'de "Pollock".

Connelly "Pollock", "Requiem for a Dream", "Waking the Dead", Plummer "The Insider", Bettany "A Knight's Tale", Goldberg "Saving Private Ryan", "Edtv" filmlerinden anımsanacaklar.

Film gerçek bir yaşam öyküsü olduğuna göre ne kadar gerçekçi aktarıldığına bakmak gerekli. Bu bilgiyi aşağıda da görebileceğiniz gibi Alt Yazı'da buldum. Uygun aktarılmadığı, sinema izleyicisinin ilgisini çekebilmek için değişime uğratıldığı belirtiliyor.

Nash, şizofreni hastasıdır. Bunu kendi iradesini kullanarak yenmeye çalışır. Başarılı da olur. Bu arada yaptığı çalışmalarla Nobel ödülünü kazanır. Zeki bir kişinin farklı dünyalardaki davranışlarını, iç çatışmalarını sunuyor.

Film bu sene 8 dalda Oscar ödüllerine aday gösterildi. Bunu da unutmadan ekleyelim.

Bu filmle ilgili detaylı bilgilere Alt Yazı dergisinden http://www.altyazi.net/ erişebilirsiniz. Ancak internet sürümünde bulacağınız detaylar yeterli değil. Basılı sayısında Sayın Özlem Özmen Okur'un incelemesini okumanızda yarar var.

Bu sezonun izlenmesi gereken filmlerinden. Filme konu olan kişinin yaşam öyküsünü önceden bilirseniz farklı bir fikre kapılacağınızdan eminim.


SÖZ: H. JACKSON BROWN, Jr.

New York Times'ın en çok satan kitaplar listesinde "Life's Little Instruction Book" isimli üçüncü kitabı ile 112 haftadır yer alan H. Jackson Brown, Jr.'dan bir alıntı.

Ona kızgın olduğunu biliyorum.
Neden şunu denemeyesin?
Ona bir mektup yaz.
Bütün duygularını dök.
Öfkeni ve hayal kırıklığını anlat.
Hiçbirşeyi gizleme.
Sonra mektubu bir çekmeceye koy.
İki gün sonra oku.
Hala yollamak isteyecek misin?
Ben öfkenin ve pasta kıtırının iki gün sonra yumuşadığını öğrendim.

H. Jackson Brown, Jr.

Yazar ve eserleri hakkında daha fazla bilgi için http://www.instructionbook.com/


Niçin görüşlerinizi iletmiyorsunuz? E-posta adresim aşağıda. Katkılarınızla daha iyi olacağını garanti edebilirim.

M.Sinan Oymacı
TRIO Çözüm Evi Bilişim Hizmetleri A.Ş.
e-posta: sinanoym@triosh.com


Yorum Ekle Yorumları Listele
106. Sayı önceki yazı 106. Sayı sonraki yazı
Yazarın Önceki Yazısı Yazarın Sonraki Yazısı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye