| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

"Yansımalar" 24.01.2002 Sinan Oymacı - netyorum.com / Sayı: 101

İçindekiler;

  • Konu: Linus Torvalds'da Hacker İmiş
  • Konu: Paranoyak
  • Konu: İnsan Saati
  • DVD: Roger Waters - In The Flesh Concert
  • Oyun: Jak And Daxter : The Precursor Legacy
  • Anekdot: Anonim

 


KONU: LINUS TORVALDS'DA HACKER İMİŞ

Linux işletim sistemini yazan Linus Torvalds, klasik anlamda baktığımızda gerçek bir hacker imiş. Discovery Channel'ın "The Learning Channel" yayınında bu şekilde belirtiliyor.

9 ve 13 Ocak 2002'de yayınlanan "Hackers: Computer Outlaws" programında aktarılanlar aynı zamanda internet ortamında da özetlenmiş durumda.

Hacker ve Cracker arasındaki fark ve tanımlardan, Hacker dünyasının ünlü simalarına, psikolojik durumlarından, nasıl korunulacağına, aralarında kullandıkları sözcüklerin anlamlarından, bu konuda bilgi alabileceğiniz diğer internet adreslerine kadar geniş yelpazede bir içerik mevcut.

"Hall of Fame" olarak geçen bölümde sıralanan isimler; Richard Stallman, Dennis Ritchie ve Ken Thompson, John Draper, Mark Abene, Robert Morris, Kevin Mitnick, Kevin Poulsen, Johan Helsingius, Vladimir Levin, Steve Wozniak, Tsutomu Shimomura, Linus Torvalds.

Bu yazı bilişim sektöründe özellikle medya dünyasında çok önemli çünkü hacker tanımı konusunda hatalı yaklaşımlar mevcut. Buradan detayları öğrenip, bilgi seviyelerini artırabilirler.

Yazının tümü için 

http://tlc.discovery.com/convergence/hackers/hackers.html

adresini kullanabilirsiniz.

Ayrıca daha fazla bilgi için benim 18.8.1998'de yazdığım "Güvenlik", 04.10.2001'de yazdığım "Hacker Öyküsü - Kevin Mitnick" başlıklı yazılara da bakabilirsiniz.


KONU: PARANOYAK

Robert S. Robins ve Dr. Jerrold M. Post'un "Politik Paranoya - Nefretin Psikopolitiği" kitabında; "Paranoya insan yapısının bir parçasıdır. Paranoya insan doğasının içinde, derinlerde yuvalanmıştır. Paranoyağın kişiliğinde yıpranmışlık, yetersizlik, utanç ve incinme yatar. Paranoyak için hiçbir şey göründüğü gibi değildir."  şeklinde tanımlanmış "Paranoya".

netbul.com 'a göre; "Paranoya, karmaşık bir ruhsal hastalıktır. En çarpıcı belirtileri hezeyanlardır. Paranoyak kişi başkalarının kendisine haksızlık yaptığına, eziyet ettiğine inanır. ... Hasta çok canlı sanrılar yaşayabilir, olmayan sesler işitebilir. Günlük olaylara, rastlantılara, başkalarının sıradan hareketlerine, kendine ilişkin olağanüstü anlamlar verir. Kulak misafiri olduğu konuşmaların kendisine ilişkin olduğunu, bunun herkesin ona karşı birleşmiş olduğunu kanıtladığına inanabilir. Sokaklarda, rastlantı sonucu birbirine benzer insanlar görse, izlendiği kanısına kapılabilir. Sonuç olarak, paranoyak kişi çoğunlukla korkak, kafası karışık ve sinirlidir"

Paranoyak sayısında artış var. İçinde bulunduğumuz genel durum mu etkiliyor yoksa kişisel problemleri mi var bilinmez.

Bir kişi, bana göre, gayet iyi niyetle zaman ayırıp detaylı bir şeyler yazıyor ve duyuruyor. Gelen yanıt; "Siz bunları nereden biliyorsunuz, onların içinde miydiniz?"

Bu kadar mı şüpheci olunur, inanılmaz. Her mesajın altından bir anlam çıkarılmaya çalışılır mı? Bazı kişilere bakarsanız, "Evet, çalışılır" demekten başka çareniz kalmıyor. Bazı şeyleri olduğu gibi kabul edemeyenler var. Çoğunluktalar diyeceğim olmayacak, azınlıktalar diyeceğim yine olmayacak.


KONU: İNSAN SAATİ

İnsan saati http://www.humanclock.com adresinde yer alan bir proje.

Başlığı ilk okuduğunuzda sizin de benim gibi insanın biyolojik yapısına göre davranışlarını, düşüncelerini inceleyen ve raporlayan bir site olduğunu düşünmüş olabilirsiniz. Ancak maalesef psikolojik ve biyolojik bir şeyler yok bu adreste.

2550 fotoğraftan oluşan bir site. Her fotoğraf günün bir dakikasını simgeliyor. İnsanların ya da değişik objelerin üzerinde yer alan rakamlarla oluşturulmuş zaman bildiren fotoğraflar. Bir gündeki 1440 dakikanın 1250'si görüntülenmiş. Fotoğrafların hepsinde ait olduğu dakikayı belirten rakamlar var.

Site 16.Temmuz.2001 Saat 3:00 'te devreye alınmış. Sitedeki fotoğrafların büyük bir kısmı ABD Portland, Oregon bölgesinde çekilmiş.

Sitede yer almasını istediğiniz fotoğrafları gönderebiliyorsunuz. Böylece değişik görüntülerle karşılaşma olanağınız artacak.

Sitenin yapımında lisans bedeli ödenen hiçbir yazılım kullanılmamış. Onun yerine ücretsiz olan yazılımlar tercih edilmiş (PHP, Perl, ImageMagick, mySQL, GNU Project, Redhat Linux ve FreeBSD)

Sitenin ticari hiçbir kaygısı yok. Onun için de reklam yok. Kendisini motive eden şeyin para değil, USA Today gazetesinde büyük fotoğrafının çıkması olduğunu belirtiyor.

6.Ağustos.2001'de yahoo'nun seçilenler listesine girebilmiş.

Bir şikayeti var, o da; sitesinin içeriğinin başka sitelerde çerçeve içinde kullanılarak reklam alındığını görmesi. Bu tür site adreslerinin bildirilmesini istiyor.

Not: Yahoo'nun Seçilenler listesi, yeni proje yapmak isteyenler bulunmaz bir fırsat. Gidip kopyalayabileceğiniz bir sürü proje orada duruyor. Vakit kaybetmeyin, yeni birşey üretmeye üşenenler. Neyse ki İngilizce olduğundan bire bir kopyalayamayacak Türkçe içerik üretenler. Biraz zaman harcamaları gerekecek.


DVD: ROGER WATERS - IN THE FLESH CONCERT

Roger Waters dendiğinde aklınıza ilk gelen ne olur? Tabii ki "Pink Floyd". 1970'lerden '90 'lara kadar efsane bir topluluk olarak geldi, Pink Floyd.

Pink Floyd'un kurucularından Roger Waters 1999-2000 senesinde 12 senedir konser vermediği ABD'de "In The Flesh" adını verdiği bir turneye çıktı. Turne kapsamında kendisine Pink Floyd üyeleri eşlik etmese de, yeni kadro çok iyi bir uyum yakalamış durumda.

Bu turne kapsamında verilen konser kaydı yer alıyor "Roger Waters - In The Flesh Concert (Live)" DVD'sinde.

Tek kelime ile: "Olağanüstü"

Konserin ilk anından itibaren ses kaydının güzelliği sizi etkisi altına alacak. Özellikle Pink Floyd ekolünü izlediyseniz ardı ardına gelen şarkılardan etkilenmemeniz olası değil. Gitarların seslerini konserin verildiği yerde kendinizi hissedecek kadar yakın duyabilirsiniz.

Görüntülere gelirsek, arka plan hareketler ve durağan görüntülerin birlikteliği söz konusu. O yüzden salt bir konser izlemiyor, oradaki atmosferi yaşıyorsunuz.

"The Wall", "Dark Side of the Moon", "Animals", "Wish You Were Here" ve "The Final Cut" albümlerinden seçilmiş eserler yer alıyor. Another Brick In The Wall, Time, Money unutulmaz eserlerden. 24 şarkı yer alıyor DVD'de. Bunların 23'ü Pink Floyd döneminden, "Each Small Candle" ise yeni hazırlanan bir şarkı.

Bir konser albümünde aradığınız herşey mevcut. "Dogs" şarkısına özel bir dikkat gerek.

Alın, izleyin ve dinleyin. Ev sineması olanlar için arşivlerinde bulunması gerekli bir baş yapıt.

Bu konserin CD olarak temini de olası ancak DVD'deki ses kayır kalitesini bulamayacaksınız. Ancak dijital kayıt yapılmış SuperCD sürümünü bulmanız ve onu çalabilecek cihazınız varsa başka.

Eserlerin, Pink Floyd'dan dinlediğinizde bir miktar farklı olduğunu ancak iyi bir Pink Floyd hayranı iseniz fark edebilirsiniz.


OYUN: JAK AND DAXTER : THE PRECURSOR LEGACY

"Bu oyun ciddi bağımlılık yapabilir" yazmalıydı kapağında, Playstation2 oyunu "Jak And Daxter : The Precursor Legacy" 'nin.

"Naughty Dog" tarafından geliştirilmiş, doğal olarak Sony tarafından dağıtımı yapılıyor.

Başına oturduğunuzda 2 saatten önce kalkamayacağınız, zamanın nasıl geçtiğini anlayamayacağınız, hadi şurayı da geçtikten sonra burayı bir göreyim diyeceğiniz bir oyun.

Oyun, Misty Island'a giden Jak ve Daxter isimli iki arkadaştan Daxter'in evrenin bir başka boyutuna giden deliğe düşmesiyle portakal rengi tilkiye benzeyen bir varlığa dönüşmesi ile başlıyor.

Atlama, hoplama, zıplama, platform oyunu gibi bir ilk izlenime kapılacağınız oyun macera, bulmaca, platform, yarış gibi değişik pek çok bölüm içeriyor. Dolaştığınız bölgelerde karşınıza çıkanlarla yaptığınız konuşmalarda size verilen görevleri tamamlayarak yolunuza devam ediyorsunuz. Önceden belirlenmiş bir patikayı izleseniz de bazı bölümlerde bunun dışına çıkabiliyorsunuz. Bu özgürlük daha rahat odaklanmanızı getiriyor.

En güzel taraflarından birisi otomatik saklama özelliği. Belli noktaları geçtiğinizde konumunuz hafızaya alınıyor. Böylece bir sorun yaşadığınızda, yaşamınız sona erdiğinde çok kısa bir zaman önceki birimden tekrar başlayabiliyorsunuz. Bunun verdiği rahatlık sonucunda da oyunun başından kolay kolay kalkamıyorsunuz. Bütün işi gücü bırakıyorsunuz. - netyorum bu hafta niçin geç güncellendi sanıyorsunuz :))

Karakterlerin çizimleri, arka planlar, seslendirme, müzik çok iyi. Yapay zeka da güzel tasarlanmış. Ne zorluyor ne de çok kolay bırakıyor.

Canlandırma müthiş. Hem karakterler hem çevredeki cisimler sürekli hareket halinde. Yaşayan bir atmosfer oluşturulmuş. Canlı renkler kullanılarak etki artırılmış.

Oyunla birlikte dolaşacağınız adaları gösteren büyük bir harita veriliyor. Bu haritaya baktığınızda zaten ne kadar uzun sürecek bir oyunla karşı karşıya olduğunuzu anlayabilirsiniz.

Daxter'in esprileri güzel. Yeni teknolojilerin kullanıldığı bir animasyon film izlediğinizi düşünebilirsiniz ara sıra. Playstation 2'deki DVD formatında büyük kapasiteli bilgi ile oyun üretmenin olanakları kullanılmış.

Tek sorun gibi gözüken konu kamera takibinin biraz zor olması. Ancak ona da bir süre sonra alışıyorsunuz. Çünkü kamerayı istediğiniz gibi yönlendirebilmenizi sağlamışlar.

Eğer Playstation2'ye sahipseniz, bu oyunu edinmeniz gerekli. Kaçırmayın. Paranızın karşılığını alacağınızdan eminim.

Eğer Playstation2'niz yoksa, bir arkadaşınızda ya da bir mağazada bu oyunu görürseniz, cihazı satın almak isteyebilirsiniz. Benden uyarması. Bu düşüncelere kapılacağınız bir diğer oyun da otomobil yarışı olan "Gran Turismo 3" idi.


ANEKDOT: ANONİM

Aslında bu bir söz değil, bir anekdot.

Hocaya sormuş öğrencisi; "Hocam, kültürlü olmak için ne yapmam gerekir?".

Hocası demiş ki; "Üç tane üniversite bitirmen gerekli"

Öğrenci üç üniversite bitirip gitmiş.

- Hocam, bitirdim. Şimdi kültürlü oldum mu?

Hocası "hayır" demiş "Hepsini sen bitirmeyecektin. Birini deden, birini baban, birini sen bitirecektin"

Kıssadan hisse; 30-40 sene sonrasının hedefleneceği çalışmalarla topluma katkıda bulunmayı düşünün. O zamanlar geldiğinde ardınızda faydalı eserler bırakmış olursunuz.


Niçin görüşlerinizi iletmiyorsunuz? E-posta adresim aşağıda. Katkılarınızla daha iyi olacağını garanti edebilirim.

M.Sinan Oymacı
TRIO Çözüm Evi Bilişim Hizmetleri A.Ş.
e-posta: sinanoym@triosh.com


Yorum Ekle Yorumları Listele
101. Sayı önceki yazı 101. Sayı sonraki yazı
Yazarın Önceki Yazısı Yazarın Sonraki Yazısı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye