| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | | www.netyorum.com |
|
"Harman köşesinde yayınlanmıştır" 04.08.1998 M.Sinan Oymacı - netyorum.com / Sayı: 73MARİFETLİ İKİ MİNİKBu sıralarda gündemimde iletişim cihazları var. Bazen, kaçınılmaz olarak benzer konuya dair gelişmeler karşınıza çıkar. Bu hafta da size iletişim amaçlı kullanabileceğiniz iki cihazdan söz etmek istiyorum. Bir önceki hafta yazımı okuyanlar, kızıl ötesi haberleşme ile taşınabilir bilgisayarla haberleşen bir cep telefonundan söz ettiğimi anımsayacaklardır. Bu hafta, ilk cihazımız cep telefonu değil. “Mobile Office DI27” isimli bir modem. Yine Ericsson firmasının bir cihazı. 600 ve 700’lü serilerle kullanabiliyorsunuz. Serçe parmağı kadar küçük bir cihaz. Cep telefonunuzun altına takıyorsunuz. Herhangi bir güç ünitesi bağlanmıyor. Enerjisini cep telefonundan alıyor. İlgili yazılımı taşınabilir bilgisayarınıza yüklediğinizde kızıl ötesi haberleşme aracılığı ile cep telefonu üzerinden iletişim sağlıyor. Fiyatı yaklaşık 300 Alman Markı civarında. Elinde taşınabilir bilgisayarı olup, bu model cep telefonu kullananlar ve seyahat ederken elektronik postasız ve internetsiz yapamayacağını düşünenler için ideal bir alet. Ancak bu cihazı kullanabilmek için telefon şirketine müracaat ederek telefonunuzu faks ve data servisine açtırmanız gerekiyor. Bir miktar bürokrasiden sonra hat açılıyor. İkinci cihazımız kişisel kullanım için değil, şirketlerin kullanımı için. Nexland firmasının “ISB100” isimli cihazı. Şirketlerin bir kısmı internet erişimi için “proxy” adını verdiğimiz bir yazılım kullanıyorlar. Bu yazılımı bir bilgisayara kuruyorsunuz. Bu yazılımın kurulu olduğu bilgisayarın üzerindeki modem ve sadece bir tane internet servis şirketi hesabı aracılığı ile şirketteki kullanıcıların internet’e erişimini sağlayabiliyorsunuz. Bu sistemin dezavantajı; şirketteki bir bilgisayarı bu iş için bağlıyorsunuz ve kullanıcı bilgisayarlarındaki yazılımlarda muhtelif konfigürasyon değişiklikleri yapmak zorunda kalıyorsunuz. Bu yazılımların benim bildiğim iki tanesi; “Microsoft Proxy Server” ve “Wingate”. “ISB100” cihazı bilgisayar ve yazılım ihtiyacını ortadan kaldırıyor. Kullanıcı bilgisayarlarına TCP/IP protokolünü yüklemeniz, kullanıcıların internet’e erişimini sağlamak için yetiyor. Yazılımlarda farklı ayarlar yapmak zorunluluğu ortadan kalkıyor. Bir nevi doğrudan erişim sağlıyorsunuz. Bir sigara paketi büyüklüğündeki cihaza bağlayacağınız harici modem sayesinde tek kullanıcı hesabı üzerinden internet’e erişim sağlamanız olası. Yaptığım çeşitli testler sonucunda “proxy” ‘den daha iyi neticeler elde ettim. Gerçi proxy kullandığınızda bir kullanıcının sizden daha önce eriştiği sayfaları eğer ayarlarınız uygunsa ana sayfaya gitmeden görebiliyor olsanız da, güncel bilgiye erişmek için bu metot daha uygun. Cihaz aynı zaman bir nevi “firewall” özelliği de görüyor. Böylece güvenlik konusunda rahatsınız. Makul bir fiyata pazar sunulan bu cihazı denemenizi öneririm. ISS (İnternet Servis Sağlayıcısı) şirketlerin pek seveceğini sanmadığım bu cihaz, yapılmış ve satılıyor. Gözden uzak tutmamanız gereken nokta şu; bir tek modem kullandığınız ve ISS’lere bağlantı hızı şu anda çevirmeli erişimde en fazla 33600 olduğundan, dört, beş kişiden fazla aynı anlı kullanım için performans açısından sorunlu olabilir. Bunu dengelediğiniz sürece KOBİ’ler için ideal bir cihaz. Daha büyük işletmeler doğrudan ve daha güçlü bağlantılarla çalışmak zorundalar. * * * * * Geçen hafta gidilebilecek iki filmden söz etmiştim. Bunlardan birisi “Six Days Seven Nights – Altı Gün Yedi Gece” idi. Başrollerini, Harrison Ford, Ane Heche ve David Schwimmer’in paylaştığı filmin yönetmeni, Ivan Reitman. Harrison Ford mesleği pilotluk olan ancak büyük şehirlerde yaşamaktan sıkıldığı için tatil yörelerindeki adalar arasında kendi uçağı ile yolcu ve eşya taşımaktadır. Bir dergide çalışan Ane’e erkek arkadaşı bir sürpriz yaparak onu tatile götürür. Tatilde dergiden gelen bir talimatla yakındaki bir adaya gitmek üzere Ford’un uçağına biner. Uçak kötü hava şartlarından dolayı kimsenin bulamayacağı bir adaya inmek zorunda kalır. Film bu adada bir haftalık süre içerisinde ikilinin başından geçenleri aktarıyor. Romantik bir komedi diye adlandırabiliriz. Aşk, macera, heyecan, ihanet, kısaca her şey var. Manzara ve çekimler güzel. Rahatça izlenebilecek, vakit geçirilebilecek bir film. * * * * * Amerikalı yazar ve bilim adamı Benjamin Franklin’e (1706-1790) göre; “Üç kişi bir sırrı saklayabilir. Eğer ikisi ölmüşse”. Sır saklamak bu kadar zor gözüküyor. Üçüncü bir kişiyi bu konuya ortak ettiğiniz anda artık sır olmaktan çıkıyor. Çünkü bir süre sonra üçüncü kişi bir başkasına o da bir başkasına aktararak herkesin bildiği konu haline dönüşebiliyor. En son ulaştığı kişi ilk yola çıktığı kişi oluyor. M.Sinan Oymacı
|
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye |