| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

"Harman köşesinde yayınlanmıştır" 26.05.1998 M.Sinan Oymacı - netyorum.com / Sayı: 79

BİR'E KIRK - MP3

Bir koyup on aldığınız işlerden, anlaşmalardan, organizasyonlardan söz etmeyeceğim. Başlıktaki "MP3" kısaltmasını bilenler, neden söz edeceğimi anlamışlardır. Geçtiğimiz günlerde bir alışveriş merkezine gittim. Raflardaki CD'lere bakarken, MP3 formatında kaydedilmiş olanlara rastladım. Bir CD alarak, yaklaşık on değişik CD'nin içeriğine sahip oluyordunuz. Şarkıcı ve toplulukların piyasaya henüz yeni çıkmış CD'leri MP3 formatında kaydedilmiş. Fiyatı sudan ucuz, bir milyon Lira. En ucuz müzik CD'sinin bugün dört milyon civarında olduğunu düşünürseniz, on CD'nin değeri yaklaşık kırk milyon eder. Bir milyon vererek, kırk milyonluk müzik CD'sine sahip olabiliyorsunuz. İşin enteresan tarafı, ortalık korsan yazılım mücadelesi ile kaynıyorken, bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığı ile görmezden geliniyorlar. Belki de bu sorun daha çok müzik şirketlerinin ilgilenmesi gereken bir konu. Aynı olay Video CD'ler için de geçerli. Ancak bu günün konusu değil.

"MP3" çok kısa tanımı ile, müzik parçalarının özel bir metot ile sıkıştırılarak saklanması ve istendiğinde dinlenmesi için geliştirilmiş bir format. Hepinizin bildiği gibi, standart bir müzik CD'sine yaklaşık yetmiş dakikalık eser saklayabilirsiniz. Bu CD'yi herhangi bir CD çalıcıda dinlemeniz olası. MP3 CD'lerini ise şu anda sadece bilgisayarınıza takılı CD çalıcıdan dinleyebiliyorsunuz. MP3 formatının özelliği, standart bir müzik parçasını dört ila beş kat daha az alana saklayabilmesi. Bu formatta saklanmış eserleri dinlemek için özel bir yazılıma ihtiyacınız var. En çok kullanılanı "winamp" denilen yazılım. Geçtiğimiz günlerde 1.91 versiyonu çıkarılan yazılımı http://www.winamp.com adresinden temin etmeniz olası. Yeni edinilen bilgilere göre, bu formatta kaydedilmiş CD'leri dinlemek için bilgisayara ihtiyaç duymadığınız bir çalıcı da yapılıp, satışa sunulmuş.

Müziğin kalitesi aynen korunarak aktarıldığı için, elde edilen netice çok iyi. Özellikle Amerika'da radyo istasyonları için üretilen CD'ler mevcut. Bir radyo istasyonu on CD aldığında, yaklaşık dört gün aralıksız farklı şarkılarla yayın yapabilir konumuna geliyor. Müzik şirketleri bu formatı desteklemiyor. Piyasaya yeni çıkan bir eser, bu formata çevrilerek çok kısa sürelerde bir noktadan diğerine taşınarak, çoğaltılabiliyor. Bilgisayarda bu formattaki eserleri dinlemenin en ilginç tarafı, çeşitli yazılım eklemeleri ile şarkıyı renklendirebilmeniz. Müziğe uyumlu olarak dans eden bir şişe, uzay yolculuğu efektleri, kullandığınız CD çalıcının şeklini, ara yüzünü renklerini değiştirebilmeniz olası.

Teknoloji geliştikçe son kullanıcının yararlanabileceği olanaklar gelişiyor. Bu gelişim üçüncü şahısların haklarına zarar vermeyecek şekilde kullanıldığı sürece sorun yok. Bunun dışına çıkılıp, telif hakları ihlalleri ortaya çıktığında sorun başlıyor. Bilgi teknolojisi sektörü diğer sektörlerle karşı karşıya geliyor. Dikkat edelim.

* * * * *

Amerika ile aynı zamanda gösterime giren bir film; "Deep Impact - Derin Darbe" Mimi Leder tarafından yönetilen filmin başrollerinde, Robert Duvall, Tea Leoni, Elijah Wood, Vanessa Redgrave, Morgan Freeman, Maximilian Schell yer alıyor. Leder'i geçen sene izlediğimiz "The Peacemaker - Barışçı" isimli filmden anımsayacaksınız.

Amerikalı bir okul öğrencisi astronomi dersinin pratik kısmında uzayı incelerken, uzayda ne olduğunu anlayamadığı bir parça görüyor. Alınan fotoğrafın incelenmek üzere gönderildiği bilim adamı, talihsiz bir trafik kazasında ölse de, bulunan cismin, dünyaya gelmek üzere hareket halinde olan bir kuyruklu yıldız olduğunu tespit ediyor. Kuyruklu yıldızı yörüngesinden saptırmak üzere uzaya gönderilen ekip, parçalama işini yapacak işlemin sonucunda başarısız oluyor. Film, dünyanın sonunun gelmesi beklenirken yaşanabilecekleri aktarmaya çalışıyor. Doğal olarak, kuyruklu yıldız çarptıktan sonra da neler olabileceğini aktarıyor.

Çarpmadan sonra yaklaşık iki yıl süre ile dünya yüzeyinde yaşamanın mümkün olmadığını tespit eden uzmanlar, milletlerin kendi soylarını devam ettirebilmesi için sığınaklar inşa edilmesini öneriyorlar. Bu amaçla, sığınaklarda yaşayacak, sekiz yüz bini piyango ile kalan iki yüz bini ise bilim adamları, doktorlar, sanatçılar gibi çeşitli meslek gruplarına ait kişilerden bir milyon kişinin seçilmesine karar veriliyor. Piyango kişilerin sosyal sigorta numaralarına göre çekilecek. Hemen hemen herkesin böyle bir numaraya sahip olduğu Amerika'da iş kolay. Bizde olsa ne olurdu, acaba?

Bu sezonun en güzel filmlerinden. Bir nevi, modern Nuhun Gemisi inşa ediliyor. Sadece, yüzmüyor, yerin altında bulunuyor. İzleyin ve düşünün. Düşünün ki, engellemek için yapabileceğiniz hiç bir şey yok ve süre sayılı.

* * * * *

Fransız oyun yazarı Molier (1622-1673) 'den bir söz; "Ben, gönül yapan bir kusuru, kafa tutan bir erdeme tercih ederim."

M.Sinan Oymacı
TRIO Çözüm Evi Bilişim Hizmetleri A.Ş.
elektronik posta: sinanoym@triosh.com


Yorum Ekle Yorumları Listele
79. Sayı önceki yazı 79. Sayı sonraki yazı
Geçmiş Zaman Olur ki Önceki Yazı Geçmiş Zaman Olur ki Sonraki Yazı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye