| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | | www.netyorum.com |
|
"Harman köşesinde yayınlanmıştır" 10.03.1998 M.Sinan Oymacı - netyorum.com / Sayı: 84AKRABALARGaliba, herkesin bilgisayarcı akrabası var. Geçtiğimiz dönem içerisinde, akrabalarımdan ikisi bilgisayar almak istediklerini söylemişlerdi. Bu arada, tanıdıklardan, bilgisayar almak için tavsiye isteyenlerin sayısı da az değil. Bir süre önce, beni aradıklarında, birisinin bilgisayarı almış, diğerinin de almak üzere olduğunu öğrendim. Bilgisayarı alanın bir akrabasının (ben değilim) bilgisayarcı bir tanıdığı varmış. O yardımcı olmuş, indirimde yapmış ve bilgisayarı satmış. Almak üzere olanın ise, bir arkadaşının akrabası bilgisayarcı imiş. Özel bir konfigürasyon yapmış. Bana söyledikleri konfigürasyonda bir kaç değişiklik yaptırdım. Çünkü, hemen hemen her parçanın en iyilerini kullanmışlar. İş ses kartı ve modeme gelince, biraz ucuza kaçmışlar. Onları da değiştirtin dedim. Bu arada işin en eğlenceli kısmı ise, kullanılacağı söylenen parçaları bir arada çalıştırmak, kolay değil. Tecrübelerden biliyoruz. Şimdi merakla bekliyorum. Gerçekten söylenen konfigürasyondaki bilgisayar çalışacak mı? Fiyatlar hemen hemen belli bir standarda geldi. Özellikle, belirli markaların basında duyurdukları kampanyalar, bilgisayar dergileri, son kullanıcının ne tür sisteme, ne kadar para vermesi gerektiğini anlatıyor. Kullanıcılar, bir de, sadece kutu almadıklarını, hizmet, servis, garanti aldıklarını da öğrenseler ve fiyat karşılaştırmasını ona göre yapsalar iyi olacak. İki ay sonra aradıklarında bulamayacakları kişilerle iş yapıyorlar. Başka her konuda daha titiz davrananlar, bilgisayar söz konusu ise ve evde kullanacaklarsa, ilk önce bir akraba veya tanıdık buluyorlar. Buzdolabı, televizyon, araba, çamaşır makinası, fırın için bunu düşünmüyorlar. Uzun sözün kısası, pazara ve çevreme bir göz atıyorum. Bilgisayar almak isteyenlerin hemen hemen hepsinin çevresinde, bilgisayarcı bir tanıdık, akraba veya bir bilen mevcut. Başka hiçbir meslekte herhalde bu kadar tanıdık yoktur. Elinizi nereye atsanız, karşınıza bilgisayarcı çıkıyor. Üstelik, o kadar çok para kazanıyorlarmış ki, kendinizden şüphe ediyorsunuz. "Acaba, biz bir yerde yanlış mı yapıyoruz?" diye kendinize soruyorsunuz. Malzemeleri aldıkları fiyatlar belli. Ayda kaç tane satabilecekleri belli. Satış fiyatları, ödeme koşulları belli. Bu kadar bilgi elinizdeyken yaptığınız hesap, ne kazandıklarını size anlatıyor. Ancak, akrabalara anlatamıyorsunuz. Sizin niye daha az kazandığınızı anlamıyorlar. Onlara kalırsa, kur bir bilgisayar şirketi. Dön köşeyi. Biz bu işi daha öğrenemedik galiba. * * * * * Birazda, Türkiye'deki güzel olaylara değinelim. Elindeki bilgiyi sektördeki kişilerle paylaşmak için, internet üzerindeki sayfalarını sürekli güncelleyen, Türkçe içerik sağlayan, sektördeki gelişmeleri aktaran, tarafsız testler yaparak, sonuçlarını yayınlayan bir şirket var. Çizgi Elektronik'in internet'teki sayfalarını herkese öneririm. Bu sayfalarda, pazardaki pek çok ana kartın, yan donanımın, işlemcinin özelliklerini bulmanız, yan donanımlar ile ilgili yeni sürücüleri temin etmeniz olası. Adresi; http://www.cizgi.com.tr * * * * * Bir gün postacı geldi ve dünyanın kaderi değişti. Kevin Costner'ın yönettiği ve başrolünde yer aldığı "The Postman - Haberci" filmini izlediğinizde, kısaca düşünecekleriniz, bu. Başrollerde, Costner'ın dışında, Larenz Tate, Will Patton ve Olivia Williams yer alıyor. David Brin'in eserinden beyaz perdeye uyarlanmış. Film, 2013 senesinde geçiyor. Dünyadaki herşey yok olmuştur. Yakıp, yıkan, haraç toplayan bir çete, herkese korku salmıştır. Bu esnada, bir tesadüf eseri, Costner, terkedilmiş bir araçta, postacı kıyafeti ve eski mektuplar bulur. Bu mektuplar ve üniforma sayesinde, topluluklara ümit getirir. Ardından, posta dağıtım işlerinin geliştirilmesi ile, diktatöre karşı çıkarlar. Bu arada, sevgi, toplumsal mesaj, savaş karşıtı düşüncüler, sahnede dans eder. Çok uzun bir film olduğunu belirtmek gerekiyor. Bu konu, çok daha kısa sürede işlense, daha çarpıcı bir film olabilirdi. Bu kadar uzun olunca, tempo düşüyor ve ilgi dağılıyor. Muhakkak izlenmesi gereken filmler arasında değil. * * * * * Sait Paşa (1838-1919) 'nın "Hatırat" 'ından bir alıntı. "Ulusların ahlakı çeşitlidir. Bizim ulusal ahlakımız ise, bir şey ve bir suçlama konusu, kendi kişiliklerini ilgilendirmedikçe, onu çözümlemeye ve derinleştirmeye eğilimli olmamak, tersine işitileni incelemeden kabul ve yaymaya eğilimli olmaktır." İlhan Arsel'in, "Biz Profesörler" isimli kitabının birinci bölümünün girişinden alınmıştır. M.Sinan Oymacı
|
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye |