| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

"Harman köşesinde yayınlanmıştır" 17.12.1996 M.Sinan Oymacı - netyorum.com / Sayı: 85

İNTERNET'İN BEDELİ

Yirmi dört milyon ve kırk dört milyon Türk Lirası (netyorum.com not: Bu bedelleri yazının 1996 sonunda yazıldığını düşünerek değerlendirin). Bu tutarda telefon faturası, evde kullandığınız telefonun bir aylığı için size gelse, ne yapardınız? Tek günahınız da, internet kullanmak için bir internet Servis Sağlayıcı (ISS) ‘sına abone olmak ve söylendiği şekilde 800’lü telefonlardan internet’e erişip, ISS’ya verdiğiniz 10 Amerikan Doları sonucunda, bir ay süresince, 800’lü hattı aramanız doğrultusunda ayrıca telefon ücreti ödemeyeceğiniz söylendiğinden, telefonu kullanmak.

Geçen hafta, 800’lü hatlar aracılığı ile internet’i sürekli kullanan iki arkadaşım, Aralık ayında ödeyecekleri telefon faturasındaki bedeli görünce, sorun ortaya çıktı. 

İlk tepki, hemen Türk Telekom’la görüşmek oldu. Yapılan kısa bir araştırma sonucunda, bazı telefon santrallarının dijital değil, analog olduğu ve bunlara bağlı telefonlardan yapılan 800’lü görüşmelerin, değil ücretsiz, şehirlerarası tarifeye bağlı olarak ücretlendirildiği tespit edildi. Zaten, eğer küçük bir hesap yaparsanız, bir telefonu şehiriçi, bir ay süresince, yirmidört saat konuşmaya açık tutarsanız, en fazla 50 milyon civarında bir fatura geliyor.

Şu anda, itiraz etmiş durumdalar. İtiraz’ın sonucunda ne olacağını bekliyoruz. Bunun yanısıra, söylenen birşey daha var. Analog santraller’de yapılan görüşmelerin detaylı dökümünü almak olası değil. 800’lü telefonu aradıklarını nasıl ispat edecekler? Bir de, bildiğiniz gibi, itiraz edebilmek için, önce borç bedelini yatırmanız gerekiyor.

İşi biraz daha karmaşıklaştırmak gerekirse, düşünün ki, telefon ödemelerinizi otomatik olarak ödensinler diye, kredi kartınıza bağlamıştınız. Kredi kartı; adı üstünde, hesabınızda para yoksa da, kredilendirerek bu parayı Türk Telekom’a ödeyecek. Daha sonra geri alacaksınız. Bu durumda, banka’ya da müracaat ederek, otomatik ödeme talimatlarını durdurmanız gerekiyor.

Şimdi, internet’e erişmek için, İnternet Servis Sağlayıcı (ISS) ‘e bağlanırken, biraz endişeleniyorum. Acaba, ayda 10 Amerikan Doları karşılığında 800’lü hattı aramayıp, normal şehiriçi telefon arasam daha ekonomik mi olur diye düşünmüyor değilim. Aslında, benim kullandığım telefonlar dijital santral’e bağlı olduğu için, bu risk yokmuş. Yine de, bazı arkadaşlarımız, güvenlerini yitirmiş durumda.
Ne zaman yüksek bir fatura gelir korkusu ile yaşamak zorundayız. Nasıl emin olacağız?

Ya, bir baba çocuğuna, internet’i kullanması için, hediye almış olsa idi. Yaşayacakları şoku düşünebiliyor musunuz?

Tüm bunların yanında, güzel olanakları da, yine Türk Telekom bize sağlamış durumda. Ben “163” servisini bilmiyordum. Bu sayede öğrendim. 163’ü aradığınızda, telefonunuzun numarasını girerek, son ödeme tarihini ve borcunu öğrenebiliyorsunuz. Çok güzel bir hizmet.

* * * * *

Bu hafta filmden önce, filmi izlemek üzere gittiğimiz sinema’da karşılaştıklarımı aktarmak istiyorum ki, aynı sinema’ya gidecekler, nelerle karşılaşacaklarını önceden bilsinler.

19:00’da başlaması gereken film için, 19:05’de izleyiciler salona alınmaya başladı. Ardından, yaklaşık 20 dakikalık bir reklam filmleri geçidi, sıradaydı. 19:00 matinesi bütün bunların ardından başladığında, saat 19:30’du.

Ayrıca, sadece otobüs yolculuklarında olur diye düşünmeyin, aynı yer birden fazla kişiye satılmıştı. Bu yüzden, bazı kişiler filmi, yer olmadığı için izleyemediler. Bunu görünce, teknolojiden yararlanarak bilet satışı yapan yerlerin, mükerrer bilet satmasının olası olduğunu anladım. Bilgi teknolojisi kullanmayan sinemalarda bu risk yok. Çünkü, koltuk numaraları, koçandan veriliyor ve mükerrer numara verilmesi çok zor. Sözünü ettiğim sinema, Akmerkez alışveriş kompleksinin içinde yer alıyor.

Robin Williams’ın başrolünde oynadığı, “Jack”, ilk filmimiz. İki aylık bir hamilelik sonucunda, erken doğan ve normalden 4 kat hızlı büyüyen bir çocuğun, zihinsel olarak 10 yaşında, ancak bedensel olarak 40 yaş görünümünde, başından geçenleri, komik, bir o kadar da duygusal aktaran bir film. Filmde ayrıca, televizyonlarda Cosby’nin dizisinden anımsadığımız, Bill Cosby’de yer alıyor.
Film ağırlıklı olarak, Jack’in okulda yaşadıklarını anlatıyor. Final sahnesi, yine her Robin Williams filminde olduğu gibi, izleyiciye aktarılan mesajlarla dolu. Filmin yönetmeni, Francis Ford Coppola. İzlerken eğleneceğiniz, düşüneceğiniz bir film. İzlenebilir.

İkinci filmimiz, “Çalınmış Güzellik - Stealing Beauty”. Bernardo Bertolucci’nin yönettiği filmin başrolünde, genç oyuncu, Liv Tyler yer alıyor. Jeremy Irons’ta başrol oyuncularından.

Liv Tyler için oynadığı rol biçilmiş kaftan. Hemen hemen kendi yaşlarında bir genç kızın, Amerika’dan İtalya’ya gelerek, babasını araması ve genç kızlıktan kadınlığa geçiş esnasında yaşadıklarını anlatıyor. Çekimin yapıldığı mekanlar güzel, müzikler hoş. Bertolucci’nin önceki filmleri kadar olmasa da, izlenebilir bir film.

* * * * *

Amerikalı mucit, Thomas Alva Edison (1847-1931) ‘a göre; “Sıkı bir çalışmanın yerini hiçbirşey alamaz. Deha, yüzde bir ilham, yüzde doksandokuz’da ter’dir”.

M.Sinan Oymacı
TRIO Çözüm Evi Bilişim Hizmetleri A.Ş.
elektronik posta: sinanoym@triosh.com


Yorum Ekle Yorumları Listele
85. Sayı önceki yazı 85. Sayı sonraki yazı
Geçmiş Zaman Olur ki Önceki Yazı Geçmiş Zaman Olur ki Sonraki Yazı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye