| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | | www.netyorum.com |
|
"Harman köşesinde yayınlanmıştır" 28.11.1995 M.Sinan Oymacı - netyorum.com / Sayı: 43NE KADAR SAĞLIKLI?Kullanmakta olduğunuz bilgisayarın, üzerinde sürekli çalıştığınız programın, içinde bulunduğunuz çalışma ortamının bünyenize olan etkilerini hiç düşündünüz mü? Programdan bahsettim, yanlış duymadınız. "Doom" adı size neyi çağrıştırıyor, bilemiyorum. Ancak, pek çok ofiste, yerel ağ trafiğinin artmasına yol açan bu oyunun, "Motion Sickness" denilen rahatsızlığa neden olduğunu anımsatmak istiyorum. Hatta, bir başkasının ekranını izlerken dahi, bu rahatsızlığı duymanız olası. Ergonomi, bir bilim dalı. Bir işletmede, gerek çalışma koşullarını, gerekse üretimi iyileştirmek için, yapılan işlerin incelenerek, uygun şartların sağlanması, olarak adlandırılabilir. Oturduğunuz koltuğun, üzerinde çalıştığınız masanın, işlerinizi ne kadar kolaylaştırdığının veya zorlaştırdığının farkında mısınız? Belki de, ışık sizi rahatsız edecek düzeyde ya da rahat görmenizi engelleyecek açıdan gelmekte. Masanızın, sağlıklı bir şekilde ofise yerleştirildiğinden ne kadar eminsiniz? Bildiklerinizi, duyduklarınızı şöyle bir gözden geçirin. Çalışma ortamında bulduğunuz eşyaları, oldukları gibi kullanmaya başlamış olabilirsiniz. Akşamları, sırtınız ağrıyor mu, baş ağrılarından şikayetçi misiniz? Bunların hepsinin sebebi, çalışma ortamınız olabilir. Ergonomik açıdan, ülkemiz koşulları dikkate alınarak dizayn edilmiş mobilyaların kullanımı ile, daha rahat çalışma olanağı bulabiliriz. Aynı şekilde, bilgisayarlar için, ekran seçimine dikkat etmeliyiz. İyi bir monitöre ödeyeceğiniz biraz fazla bedel, göz sağlığınızı yitirmeden çalışmanıza yardımcı olabilir. İyi bir aydınlatmayı da buna eklerseniz, normalin üzerinde performans göstermeniz kaçınılmaz. Çalıştığınız ortamdaki bilgisayarı kapattığınızda, ortaya çıkan sessizliği fark ediyor musunuz? Özellikle, gece çalışırken, işinizi bitirip, bilgisayarı kapadığınızda oluşan sessizlik size huzur veriyor mu? Bu konuda biraz daha derinlemesine inceleme yapıp, belki de "Bilgi İşlemciler İçin Sağlıklı Çalışma Ortamları" başlıklı bir yazı dizisi hazırlamak gerekiyor. * * * * * Galiba, bu sezon bir anket yapılmış ve erkek kadın ilişkileri üzerine film çevrilirse, izleyici sayısının artacağı düşünülmüş. Ardı ardına, bu konuyu işleyen filmler vizyona giriyor. "French Kiss - Fransız Öpücüğü", keyif alacağınız, hele bir de, Meg Ryan'ı beğeniyorsanız, severek izleyeceğiniz film. Konunun, daha önce başka filmlerde işlenmiş olmasına karşın, oyuncuların performansı, filmi, yüzünüzden eksik olmayan bir gülümsemeyle, izlenir hale getiriyor. Seyretmek için ayırdığınız zamana, üzülmeyeceğiniz bir film. * * * * * Bu haftanın kitabı, piyasaya yeni çıkmış bir kitap değil. Üçüncü baskısını, Ocak 1995'te yapmış olan, Yapı Kredi Yayınları tarafından yayınlanmış, Hüseyin Batuhan'ın "Bilim ve Şarlatanlık" isimli kitabı. Günümüzden örneklerle de süslediği kitabı okurken, nelerle karşılaştığımızı düşünerek, muhakeme etme fırsatı bulacaksınız. Şimdiye kadar inandığınızı düşündüğünüz fikirlerin, bir başka açıdan incelendiğinde nasıl göründüğünü fark edeceksiniz. Önsöz'ün son kısmından bir kaç cümle aktarmak istiyorum. "... Bir insanın keman virtüyözü olup olmadığını anlamak için çalışını beş on saniye dinlemek yeterlidir. Ancak binlerce şarlatanın cirit attığı ucsuz bucaksız bilgi piyasasında bilgiçlik taslayanları gerçek bilginlerden ayırdetmek o kadar kolay değil. Bu nedenle, elinizdeki kitapta, önce bilim adamı tipi ile şarlatanları ayırdetmenizi kolaylaştıracak bazı genel bilgilere yer verdim. Ayrıca, her şarlatanı eleştirirken dayandığım gerçekleri belirtmeye çalıştım. Gene de okurlarıma, fikirlerini sergilediğim şarlatanları benim eleştirilerimi okumadan önce bu fikirlerin çürük yanlarını kendilerinin bulup çıkarmayı denemelerini salık veriririm. Zira asıl amacım şarlatanları 'teşhir' etmek değil, size onlardan korunmanın yollarını göstermek. Bu bakımdan, bu kitabı bir tür 'önleyici tıp' kitabı gibi okumalısınız." * * * * * "İnsanların hisleri bilgileri ile ters orantılıdır. Ne kadar az bilirseniz, onu o kadar şiddetle savunursunuz". Bertrand Russel'den bu alıntı ile, bir yazıyı daha bitirdik. M.Sinan Oymacı
|
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye |