| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | | www.netyorum.com |
|
"Harman köşesinde yayınlanmıştır" 28.03.1995 M.Sinan Oymacı - netyorum.com / Sayı: 9HEP AYNI ŞEYLERBaşlığa baktığınızda herhalde ne anlama geldiğini bir an düşünmüş olmalısınız. Siz de benimle aynı duyguları paylaşır mısınız bilemiyorum ancak, bilgi işlem sektörü olarak, sanki hep aynı noktanın üstünde dönüp dolaşıyoruz. Neyse, bu kadar karamsar olmaya hiç gerek yok. Çünkü, sektör adına umut verici gelişmeler, atılımlar yapılıyor. Son kullanıcıya yönelik ciddi reklam kampanyaları yürütülüyor. Her ne kadar bir kısmı, uluslararası kampanyaların bir parçası da olsa, Türkiye’deki bilgisayar kullanım oranının artmasına yardımcı olması açısından önemli. Bilgi işlem sektörünün pazar payını büyütmesinde reklamın etkisinin ne kadar önemli olabileceğini geçtiğimiz günlerde çevremde yaşadığım iki üç örnek ile tekrar inceleme fırsatı buldum. Bu arada enteresan bir konuşma da yaptım. Evde kullanılmak üzere alınacak bir bilgisayar seçimi yapan bir ahbabım, çıkan fiyatı görünce, “emekli ikramiyesini bizim çocuklar evde bilgisayar öğrensin diye harcayacağız galiba” dedi. Kesinlikle bilgisayar fiyatlarının yüksek olduğunu düşündüğüm zannedilmesin. Burada çarpıcı nokta, Türk Lirasının yabancı paralar karşısındaki kaybı ve emekli ikramiyelerinin düşüklüğü. Bunlara da herhalde bilgi işlem sektörünün çözüm üretmesi çok güç. Bilgisayar fiyatları demişken, Amerika’dan gelen yeğenim, Türkiye’deki bilgisayarların fiyatlarını görünce çok şaşırdı. Hemen hemen Amerika fiyatları ile aynı özelliklerdeki bilgisayarları görmeyi hiç beklemediğini ifade etti. Hatta, parça bazında fiyat araştırması yaptığında, bazı parçaların Amerika’dan ucuz olduğunu belirti. Geçen hafta sektörde bazı yan donanım parçalarının bulunamadığını belirtmiştim. Bu parçalar ortaya çıktı, şimdi de başka parçalar yok. Tahminim, dört beş hafta içerisinde piyasada her türlü parça yeterince bulunacak. Sektör şirketlerinden yetkililerle yaptığım konuşmalarda, hemen hemen herkes hayatından memnun, yüzler gülüyor. İşlerin iyiye gittiği, daha da iyi olacağı düşünülüyor. Şirketler, yeni yatırımlara başlıyorlar. Eski ürkeklik yavaş yavaş yerini yeni fikirlerin hayata geçirilmesine bırakıyor. Bu hafta size, Prof. Donald Norfolk’un “İş Hayatında Stres” (Form Yayıncılık) isimli kitabından biraz söz etmek istiyorum. Kitabın arka kapağından bir iki cümleyi size aktarayım; “Eğer yaşamınızı çok eziyetli görüyorsanız, iş hayatınızda bezginlik, tedirginlik ve telaş başladıysa, güne yorgun başlıyorsanız, stresle başınız dertte demektir. İlaç almadan önce bu kitabı okuyunuz. Bu kitap stresle uzlaşmak ve onu olumlu yöne çevirmek isteyenler için yazılmıştır.” deyip “Eğer, stresi kontrol etmeyi öğrenirseniz, hayatınız neşeli, enerji dolu ve verimli hale gelecektir.” İlginizi çektiyse, zaman ayırıp okuyun, yeni şeyler öğreneceksiniz. Eğlenceli bir şeyle bu haftayı kapatalım. En kısa zaman dilimi nedir? Bir yabancı dergiye göre, New York’ta trafik ışıklarında sarı ışığın yeşile dönmesi süresinde arkanızdaki aracın sürücüsünün kornaya basma süresidir. Eh, İstanbul’daki araç sürücüleri de New York’lu meslektaşlarının gerisinde kalmıyorlar. M.Sinan Oymacı
|
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye |