| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

"Yansımalar" 24.02.2000 Sinan Oymacı - netyorum.com / Sayı: 9

BEKLE, DUR!

Teknolojinin günlük yaşantımıza getirdikleri üzerine bir şeyler yazmayı planlarken, çok kısa bir süre önce ATV ana haber bülteninde izlediklerim, ülkemiz ve insanları üzerinde düşünmeye beni sevk etti.

Fatih köprüsüne çıkarak intihar etmek isteyen bir kişinin nasıl kurtarılamadığı görüntüleriydi bunlar. İnanılmaz derecede rahatsız olabileceğiniz, kendinizi husursuz hissederek, sorgulamanıza yol açacak kadar derin görüntüler. Eğitim'den, kültür'e, yaşama bakış açımızdan, gelenek ve göreneklere kadar her konuyu kavrıyor. Herkes vatan kurtaran aslan. Ancak, pek çoğunun zihninde sadece kendini kurtarmak, kısa yoldan köşeyi dönmek yatıyor.

Gencecik bir hayat, onu kurtarmaya çalıştıklarını zannedenlerin ellerinden kayıp gitti. Niçin o durumda bir kişinin etrafına kameralar gelir, yoldan geçenler toplanır? Niçin konusunda uzman bir psikolog gelmez, çevre güvenlik çemberine alınıp, konu ile ilişkisi olmayanların o alana girmesi engellenmez?  Bütün bu soruların yanıtlarını bulup, uygulamaya geçtiğimiz gün birşeyler değişmeye, geleceğe daha ümitle bakmaya başlayacağız. O zamana kadar uğurlar ola.

Bir fıkra ile ana kısmı bitirelim.

Adamın birisi sürekli aynı filmin aynı seansına gidiyormuş. Adama sormuşlar; "Niçin hep aynı filmin aynı seansına geliyorsun?" Cevaplamış:
-  "Filmde bir sahne var. Kadının birisi pencerenin önünde soyunmaya başlıyor. Tam soyunacak, pencerenin önünden bir tren geçiyor".
- "E, ne olmuş?".
-"Tren hep aynı saatte geçecek değil ya. Elbet bu tren bir gün rötar yapacak".

Bizimki de o hesap. Hep aynı şeyleri seyredip duruyoruz. Bir gün tren rötar yapar, karşımıza başka bir şey çıkar diye bekleyip duruyoruz.

* * * * *

29.7.1997'de yazdığım "Sanal Yaratıklar" başlıklı, "Yaklaşık bir aydır, bilgisayarımda, sahibi veya bakıcısı tarafından ilgi gösterilmezse mutsuz olan bir yaratık yaşıyor" cümlesi ile başlayan yazıda bir bilgisayar oyunundan söz etmiştim. O dönemde söz konusu olan bir sanal yaratıktı.

Şimdi ise bilgisayarımda insanlar yaşamaya başladı. Maxis firmasının yazdığı ve Electronic Arts'ın pazarladığı "The Sims" sanal yaşamları simüle eden bir oyun. Gerçekçi ve sürükleyici bir oyun. Günlük yaşamınızda neler yapıyorsanız ya da yapmak isteyip yapamıyorsanız, bu oyunda gerçekleştirmeniz olası. Uyumak, temizlik yapmak, çalışmak, arkadaşlarla toplanmak, yemek yemek gibi gündelik rutin işler. Bu arada aşık oluyor, değişik arkadaşlar ediniyor, yangın gibi felaketlerle uğraşıyorsunuz. Para kazandıkça evi büyütüyor, yeni eşyalar alıyor, yaşam tarzınızı değiştiriyorsunuz.

Amerika'da neredeyse çılgınlık seviyesinde. Bu oyunu alıp, oynamaya başladıktan sonra geçimsizlik yüzünden kavga eden aileler mevcut. Bunun yanında, değişik yaşam senaryoları üretenler de var. En ilginçlerinden bir tanesi; "Eve sekiz kişi yerleştirin. Kapıları ve pencereleri iptal edin. Bir tane banyo ve tuvalet koyun. Daha sonra bol bol yemek yedirip, su içirin. Evin geleceği hali görmeniz herşeye değer". Sadistlik para ile değil. Bilgisayar karşısında uzun uzun saatler geçirmeyi göze alamıyorsanız, bu oyundan uzak durun.

Anladığım kadarı ile, yabancı firmaların Türkiye temsilcilerinin görevi içeriye kopya oyun girmesini engellemek. Yurt dışında çıkan oyunları buraya getirip satmak gibi bir düşünceleri yok. Belki de var, ancak bize belli etmiyorlar. Satın almayı düşündüğünüz bir oyunu bulmanız olası değil. Dışarıya gittiğinizde alacaksınız veya bir ahbabınız gittiğinde sipariş vereceksiniz.

* * * * *

Yeni iş sahaları bulmakta üstümüze yok. Cep telefonlarına değişik melodiler programlama içinden sonra yeni çıkan iş konusu cep telefonu şarj etme. Pek çoğunuzun ihtiyacı olmuştur. Bir seyahate gittiğinizde cep telefonunuzun şarjı bitmek üzere ise ne yapacağınızı düşünmüşsünüzdür. Biz de sorun çözülmüş durumda, İstanbul Beyoğlu'nda bir pasajın girişinde cep telefonu şarj edilir ilanı var.

* * * * *

Fransız hiciv yazarı, yergi ustası Jean de La Bruyere (1645-1696) 'den bir söz; "Bir çok insan ömürlerinin birinci kısmında, onun son kısmını berbat bir hale sokmak için ellerinden ne gelirse yaparlar".

Biraz daha ileriye gidersek; bazıları, birinci kısım iyi giderken, ne yapıp edip durduk yerde sorunlar üretip, son kısmın gelmesini bile bekleyemez.

M.Sinan Oymacı
TRIO Çözüm Evi Bilişim Hizmetleri A.Ş.
elektronik posta: sinanoym@triosh.com


Yorum Ekle Yorumları Listele
9. Sayı önceki yazı 9. Sayı sonraki yazı
Yazarın Önceki Yazısı Yazarın Sonraki Yazısı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye