| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

Eğlence 15.05.2003 - netyorum.com / Sayı: 133

"Babanın Sancısı"

Evli çift, hanımın doğum sancıları başlayınca apar topar hastaneye yetişmişler. Kadını hemen doğumhaneye almışlar. Bu esnada doktorlardan bir tanesi gelerek, yeni bir cihaz geliştirdiklerini, bu cihaz sayesinde annenin duyduğu doğum sancısının bir kısmını babaya naklettiklerini, anneni sancılardan duyabileceği rahatsızlığın azalabileceğini söylemiş. Bu çiftin çok hoşuna gitmiş ve cihazın kendilerinde denenmesini kabul etmişler.

Doktor sancı devri ayarını yaklaşık %10 'a getirmiş ve bu seviyenin dahi babanın daha önce duyabileceği sancılardan şiddetli olabileceğini söyleyerek, ikaz etmiş. Adam kabul edince de cihazı çalıştırmış. Adam pek fazla sancı duymadığını, seviyeyi biraz yükseltebileceklerini belirtmiş.

Doktor seviyeyi %20 'ye çıkarmış, adam pek etkilenmediğini söyleyince, tansiyon, nabız gibi ölçümler yapmış. Herşeyin yolunda gittiğini görünce şaşırmış. Birlikte seviyeyi %50 'ye çıkarmaya karar vermişler. Adam hala dayanabildiğini, sancının pek olmadığını söylerken, karısının da sancıları giderek azalmaktaymış.

Bunun üzerine tüm sancının erkeğe devredilmesinde mutabakata varmışlar ve cihaz tüm sancıyı adama devretmiş. Kadın da hiç sancısız bebeği doğurmu. Evli çift bundan müthiş keyif almış, aynı şekilde doktorlar da.

Evli çift eve döndüklerinde kapıda postacıyı ölü bulmuşlar.


"Kanuni Çelişki"

Yıllar önce hukuk eğitimi veren bir profesöre bir öğrenci gelmiş. Öğrenci çok fakirmiş ve öğretmenin ders ücretini ödeyebileceği parası yokmuş. Bir teklifte bulunmuş, demiş ki; "Mahkemede ilk davamı kazandığım gün sizin ücretinizi ödeyeceğim".

Öğretmen ve öğrencisi anlaşmışlar ve dersler başlamış. Nihayet öğrenci diplomasını alarak, avukatlığa adımını atmış.

Gel zaman git zaman, öğretmen öğrencisini arayarak parasını istemiş ancak eski öğrenci yeni avukatın sürekli atlatmasıyla karşılaşmaya başlamış. Bu durum devam ederken yaşlı öğretmen dava açmaya karar vermiş. Öğrencisi de aynı şekilde şikayetçi olacağını söyleyince, tartışmaya başlayıp, biribirlerini ikna etmeye çalışmışlar.

Öğretmenin düşüncesi; "Eğer ben davayı kazanırsam, mahkemenin öngöreceği şekilde paramı alırım. Eğer öğrencim davayı kazanırsa, ilk davasını kazanacağı için benim paramı öder. Böylece her iki şartta da ben paramı alırım".

Öğrencinin düşüncesi; "Eğer ben davayı kazanırsam, mahkemenin öngöreceği şekilde para ödemek zorunda kalmam. Eğer öğretmen davayı kazanırsa, ben ilk davamı kaybettiğim için parayı ödemem. Böylece her iki şartta da ben para ödemek zorunda kalmam".

İşte kanuni bir çelişki.


"Benzin Bitince"

Şehir dışındaki bir avlanma merkezine giden adam, akşam alacakaranlıkta av sonunda kamyonetine binince, çalışmadığını fark etmiş. Bakmış ki, benzin kalmamış. Ne yapacağım diye düşünürken, yanına gelen birisi, çok yakında bir benzin istasyonu olduğunu, oraya giderek bir bidon benzin alabileceğini söylemiş.

Adam bagajdan bidonu almış, benzin istasyonuna yürümüş, istasyon görevlisi bidonu benzinle doldurduktan sonra, adam geriye kamyonetin yanına dönmüş. Benzin deposunun kapağını açarak, benzini boşaltmış. Şoför kapısına giderek, kamyonete binmeye çalışmış ancak kapı açılmamış. Bir de ne görsün, kendi kamyonetine tıpatıp benzeyen bir başka kamyonet. Benzin yanlış araca konmuş.

Adam söylene söylene tekrar bidonu almış ve yürümeye başlamış. Benzin istasyonuna vardığında, görevli adamı elinde bidonla görünce;

- Beyefendi, elinizde bidonla gidip gelerek benzin deposunu niye doldurmaya çalışıyorsunuz ki? İlk bidondaki benzinle aracı çalıştırıp, buraya getirseydiniz. Depoyu burada doldururduk.


"Yol Verince"

Virajlı bir dağ yolunda bir baba ve oğşu otomobilleri ile seyahat ediyorlarmış. Baba oğluna dönerek;

- Arkamızdaki şu aracın şoförünün sarhoş olduğuna bahse girerim. Ne zaman bizi geçsin diye yavaşlayıp, sağdan gitmeye kalksam, o da yavaşlıyor. Ne zaman tekrar şeride dönsem, gelip arkamıza yapışıyor.

Bir süre sonra arkadaki aracın üzerinde siren ışıkları belirmiş ve polis aracı adamın otomobilinin yanına yaklaşarak, anons etmiş.

- Lütfen kenara çekip durun. Alkol muayenesi yapacağız. Yaklaşık onbeş dakikadır bir sağa bir sola yalpalayarak gidiyorsunuz.

 


Yorum Ekle Yorumları Listele
133. Sayı önceki yazı 133. Sayı sonraki yazı
Eğlence Önceki Yazı Eğlence Sonraki Yazı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye