| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

Eğlence 06.02.2003 - netyorum.com / Sayı: 121


"Korkudan"

Adam karanlık bir gecede hafif yağmur çiselerken orman yolunda otostop yapıyormuş. Uzunca saatler olmasına rağmen araç geçmemiş. İyice ıslanmış ve ümidini yitirmişken, uzaktan gelen bir araç farketmiş. O esnada fırtına da şiddettini artırmış. Otomobil yanına doğru geldiğinde yakınlarda bir yere yıldırım düşmüş, büyük bir gürültü kopmuş ve otomobil duraklamış. Adam hiç düşünmeden hemen kapıyı açmış ve otomobile binmiş. Ancak koltuğa oturduğunda şimşek çakıp, ortalık aydınlanınca, bir de ne görsün, şoför koltuğu boş, direksiyonun arkasında kimse yok, araba kendi kendine gidiyor.

Panik içinde etrafına bakınmış, kimsenin olmadığını görünce, dua etmeye ve işlediği günahların affını dilemeye başlamış. Bu arada yola baktığında ileride keskin bir viraj görmüş. İyice paniklemiş. Viraja yaklaştıklarında bir anda şoför tarafındaki pencereden bir el içeri uzanmış ve direksiyonu biraz çevirmiş. Bu her viraja yaklaştıklarında devam etmiş. Üç dört viraj sonra adam iyice korkmuş vaziyette kendisini otomobilden aşağı atmış ve koşmaya başlamış.

Bir süre koşunca kasabaya gelmiş. Hemen kendisini en yakın lokantaya atmış. Islak, yorgun, nefes nefese, perişan bir vaziyette, bir içki istemiş. Hemen vermişler kendisien gelmesi için. Sobanın yanına almışlar kuruması için. Adam biraz kendine geldikten sonra, arabanın nasıl karanlıktan geldiğini, arabaya nasıl bindiğini, sürücüsünün olmadığını, virajlarda bir elin içeri uzanıp, direksiyonu çevirdiğini anlatmış. Dinleyenler bakmışlar ki, adamın aklı başında, sarhoş değil, dehşete kapılmışlar. Her kafadan bir ses çıkmaya başlamış, arabanın öteki dünyalıların eline geçtiğine dair.

Yaklaşık yarım saat lokantaya ıslanmış, yorgun, nefes nefese, perişan iki kişi daha gelmiş. İçeri girdiklerinde biribirlerine bakmışlar ve birisi diğerine adamı göstererek:

- Baksana, şu adam yarım saat önce bozulduğu için bizim ittirdiğimiz arabaya binip, sonra kendisini dışarı atan tip değil mi!


"Duruma Göre"

Fatih, Macit ile aynı işyerinde çalışmaktadır. Bir gün iş çıkışına yakın, Fatih, Macit'e evde yapılacak bazı işleri olduğunu ancak tek kişinin yapamayacağını, kendisine yardım edip edemeyeceğini sorar. Macit, yardım edebileceğini belirtince, iş çıkışı Fatih'in evine birlikte gitmeye karar verirler.

Eve ulaştıklarında Fatih, kapıdan girer girmez karısının yanına gider, şöyle bir sarılır, ardından minik bir öpücük verir ve "Nasılsın hayatım, seni çok özledim işteyken" der.

Çalışmaya başlamadan önce yemeğe oturduklarında, Fatih karısına övgüler yağdırmayı sürdürür. "Ne kadar iyi yemek pişirdiğini, karısını ne kadar çok sevdiğini" anlatır.

Yemekten sonra taşınacak eşyaları toplamaya başlarlar. Bu esnada Macit, Fatih'e:

- Niçin bu şekilde davranıyorsun?

- Yaklaşık altı ay önce başladım böyle davranmaya. Evliliğimizi kurtarmak için gerekiyordu. Üstelik bazı akşamlar geç gelmeme de göz yumuyor artık.

Macit bu cevabı alınca kendi karısına da benzer şekilde davranmayı düşünür ve eve döndüğünde uygulamak ister.

Evine geldiğine doğru karısının yanına gider, şöyle bir sarılır, ardından minik bir öpücük verir ve "Nasılsın hayatım, seni çok özledim işteyken" der.

Bir anda karısı gözyaşlarına boğulur. Macit buna inanamaz ve sorar; "Ne oldu, yanlış bir şey mi yaptım yoksa çok mu mutlusun, bunlar mutluluk göz yaşları mı?"

Karısı ağlayarak:

- Bu benim en kötü günüm. Önce oğlan bisikletten düşüp, bileğini burktu. Ardından çamaşır makinesi bozuldu, banyo sular altında kaldı. Bu esnada yemeği ocakta unuttum, dibi tuttu. Ve şimdi sen eve sarhoş geliyorsun!


"Güzel Çirkin"

Minik oğlan annesi yatak odasında cilt bakımı yaparken hayranlık ve merakla annesini izliyormuş. Annesi bir miktar kremi eline alıp, yüzüne sürmüş, yüz rengi beyaza dönmüş. Minik oğlan sormuş:

- Anne, niye yüzüne onları sürüyorsun?

- Güzelleşmek için, canım.

Bir süre sonra anne, yüzünü yıkayıp, kremi çıkarınca, minik oğlan konuşmuş:

- Ne o, güzelleşmekten vaz mı geçtin?


"Pişkin Olunca"

Adam yaz sıcağında evde miskin miskin otururken, karısı bütün gün güneş altında bahçede çimleri kesmiş. Öğlene doğru adam enerjisini biraz toplayıp, karısına öğlen yemeğinde ne olduğunu sormuş.

Karısı, kendisi bahçede çalışırken, kocasının bütün gün klimalı evde oturmasına kızmış, burnundan solurken adama; "Benim öldüğümü düşün" demiş.

Kadın böyle söyleyince adam eve geri dönmüş, mükellef bir sofra hazırlamış ve yemeğe başlamış. Adam yemeğini bitirmek üzereyken karısı içeri girmiş ve masanın yanına gitmiş. Bakmış ki, masada hiç yemek yok, adam sadece kendisine yemek hazırlamış. Öfkeyle adama sormuş:

- Bakıyorum kendine yemek hazırlamışsın. Afiyet olsun Benim ki nerede?

- Ben senin öldüğünü sanıyordum.

 


Yorum Ekle Yorumları Listele
121. Sayı önceki yazı 121. Sayı sonraki yazı
Eğlence Önceki Yazı Eğlence Sonraki Yazı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye