| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

Eğlence 09.11.2000 - netyorum.com / Sayı: 46


"Zannetmek"

New York'ta yaşayan Kemal, Çin restoranına gitmiş. Garson yüzde yüz, hiç katıksız bir Çinli.

Yemek siparişi verirken, Çinli garson Türkçe sormuş; "Arzu ederseniz size kuru fasulye pilav da verebiliriz".

Kemal zevkten dört köşe, hemen konuşmuş;  "Pilav üstü kuru mu var?"

- Var beyim!

Çinli getirmiş fasulye pilavı, Kemal'in keyfine diyecek yok. Yemeği o kadar beğenmiş ki, teşekkür etmek için patronla görüşmek istemiş. Çin restoranının patronu bizim Temel!

Kemal, Temel'in elini hararetle sıkarken, tebriklerini sıralamış; "Tevekkeli değil, bütün Türk arkadaşlar sizin restoranı tavsiye ediyor. Ben memlekette böyle güzel fasulye pilav az yedim. Hele şu Çinli garsona bayıldım birader. Adam takır takır Türkçe konuşuyor".

Temel'den cevap; "Şşşşışşt... Fazla bağırma. Ona İngilizce öğrettiğimi zannediyor!"


"Kırmızı Şapkalı Maymun"

Adamın biri bara gider. Bir bira söyler. Barmen getirir birayı. Adam tam içmek üzereyken, kırmızı şapkalı bir maymun barın üzerinden koşarak gelir, birayı içer ve kaçar.

Adam şaşırır, barmene sorar; "Sen biliyor musun, bu maymun nedir?"

Barmen yanıtlar; "Ben işe henüz geçen hafta başladım, bilmiyorum. Ama piyanist iki senedir burada çalışıyor. Ona sor, o bilir."

Adam gider piyanistin yanına ve sorar; "Pardon. Biramı içip kaçan kırmızı şapkalı maymunu biliyor musunuz?"

Piyanist; "Aslında bilmiyorum. Ama siz şöyle bir mırıldanmaya başlayın, ben size eşlik ederim" 

Not: Sayın Gökhan Demirhan'a teşekkür ederiz.


"İltifat"

Sabahın erken saatlerinde adam kahvaltı etmek üzere mutfağa gelip, masaya oturmuş. Karısı sofrayı hazırlamış, bekliyormuş. Adam da her zamanki yerine geçmiş ve gazetesini açıp, okumaya başlamış.

Spor sayfasını gözden geçirirken bir haber dikkatini çekmiş. Haberde; "Çok güzel bir sinema yıldızının, zeka seviyesi ve yakışıklılığı alt seviyede bir sporcu ile evlendiği" yazıyormuş.

Adam bu haberi görünce gayri ihtiyari karısına dönerek; "Böyle bir budalanın nasıl bu kadar dünya tatlısı kadınla evlendiğini anlamış değilim".

Kadın saçlarını şöyle bir arkaya atıp, kocasına bakmış ve "Çok teşekkür ederim hayatım. Çok naziksin"


"Ne Anlayacaksa"

Çok yaşlı bir teyzecik araba almak için bir galeriye girmiş. Satıcı ballandıra ballandıra arabanın özelliklerini saydıktan sonra kadıncağız eğilip arabanın altına bakmış.

Satıcı da gülerek; "Teyze sen ne anlayacaksın?" demek gafletinde bulunmuş.

Kadıncağız da aynı gülümsemeyle yanıt vermiş; "Evladım, bari benim anlayacağım bir hata olmasın diye bakıyordum."


"Çocuğa Hazırlık"

Sekiz adımda çocuğa hazırlık:

1) Köşe başındaki süpermarkete gidin. Hiçbir şey satın almadan kasaya yönelin ve cebinizdeki bütün parayı kasiyere verin. Daha sonra, yandaki eczaneye gidin, kredi kartınız ile ilaçlar alın.

2) Akşam saat 17:00 ila 22:00 arasında elinizde yaklaşık dört kilogram ağırlık taşıyarak sürekli ev içinde yürüyün. Saat 22:00'de ağırlığı yatağa bırakın, saati 24:00'e kurun ve yatın, uyuyun. Saat tam 24:00'de kalkın, ağırlığı tekrar elinize alın ve saat 01:00'e kadar evin içinde dolaşın. Ağırlığı tekrar yatağa koyun. Saatin alarmını 03:00'e kurun. Yatın. Uyuyamayacağınız için tekrar kalkın ve bu kez elinizde ağırlık olmadan evin içinde dolaşıp durun. Saat 02:45'de koltukta kendinizden geçin. 03:00'te çalan alarm ile fırlayın, onbeş dakikalık uyku sersemliği ile yatağa yönelin ve ağırlığı elinize alın. Saat 04:00'e kadar karanlıkta elinizde ağırlık varken dolaşın ve bu arada yüksek sesle de şarkılar söyleyin. Kendi kendinize konuşun. Saati 05:00'e kurun ve kendinizden geçerek bir süre daha uyuyun. Böylece toplam uyku miktarınızı kırkbeş dakikaya yükseltin. Kahvaltıyı hazırlayın. Güleryüzlü olun ve bu dediklerimi beş yıl boyunca her gece tekrarlayın.

3) Eve bir ahtapot getirin. Ve beş yıl boyunca onu her sabah düzenli bir şekilde giydirmeye çalışın. Ayrıca ahtapotu bir çuvala, hiç bir kolu dışarıda kalmayacak şekilde, en kısa zamanda sokmanın provasını yapın. (Bu prova sonunda çocuğunuzu her sabah en az hasarla giydirmeyi öğreneceksiniz)

4) Bir kavun satın alın. Kavunun tepesinde bir yerine küçük bir delik açın. Sonra kavunu uzunca bir iple duvardan aşağı sallandırın. Ve kavunu iki yana sallayın. Kavun sağdan sola durmadan sallanırken, bir kaşık sıcak su alın. Durmadan sağdan sola sallanan kavunun tepesinde daha önce açmış olduğunuz deliğe, bir tek damla yere dökmeden bu suyu sokmaya çalışın. (Bunu başardığınızda o mini minnacık, sevimli mi sevimli yavrunuza en az hasarla yemek yedirmeyi öğrenmiş olacaksınız)

5) Ağzınızdan çıkan her cümleyi en az beş kere daha tekrarlayarak konuşmaya alışın. Bunu bir yaşam biçimi haline getirin.

6) Dışarıya çıkmak için giyinin. Banyonun kapısı önünde tam tamına yarım saat bekleyin. Aşağıya inin. Kapının önünde beş dakika daha bekleyin. Sonra tekrar eve dönün. Tekrar dışarıya çıkın. Evin önündeki yolda yürümeye başlayın. Çok ama çok yavas yürüyün. Yürürken de yerde gördüğünüz her sigara izmaritini, çikleti, kirli kağıt ve mendili ve ölü karıncayı dikkatle ve uzun uzun seyredin. Aniden "yeter artık senden çektigim" diye avazınız çıktığı kadar bağırın. Eve geri dönün. (Bu provayı yaptığınız zamanda küçük çocuğunuzla yürüyüşe çıkmaya hazır hale geleceksiniz)

7) Süpermarkete gidin ve yanınıza da orta büyüklükte bir keçi alın.Süpermarkete girince keçiyi serbest bırakın. Daha sonra keçinin içerde kırdığı, tahrip ettiği her şeyin parasını sorgusuz sualsiz ödeyin. (Evet, bununla da çocuk ile birlikte alışverişe hazır duruma gelmiş bulunuyorsunuz)

8) Evdeki koltukların üzerine tereyağı sürün.Perdelere de reçel bulaştırın. Mutfakta pişmekte olan bir adet balığı çalın ve onu misafir odasında bir yere saklayın. Balığın odada beş ay kimse tarafından bulunmadan kalmasını sağlayın. Evdeki yeni sulanmış çiçeklere elinizi sokun ve aldığınız çamurlar ile temiz duvarlar üzerine figürler yaratın. (Evet. Artık ev de çocuk için provalı hale geldi)

Tamam mı ? Tamamsa, bütün bunları yaptınız ise artık çocuklu bir yaşama hazırsınız demektir.


Yorum Ekle Yorumları Listele
46. Sayı önceki yazı 46. Sayı sonraki yazı
Eğlence Önceki Yazı Eğlence Sonraki Yazı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye