| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

Eğlence 21.09.2000 - netyorum.com / Sayı: 39


"Futbol"

Futbol fanatiği adam bir gün arkadaşının yanına gider. Arkadaşı ölüm döşeğinde azrail'le boğuşuyor.

Adam perişan arkadaşına der ki; "Bana bir iyilik yap ve öbür tarafa gittiğinde orada da futbol var mı yok mu diye haber ver".

Arkadaşı tamam der. Adam öldükten iki hafta sonra fanatik arkadaşını odasında ziyaret eder. Adam arkadaşının hayaletini görünce şaşkınlıkla kalkar.

Ölü arkadaşı: "Sana bir iyi, bir de kötü haberim var. İlk önce hangisini söyleyeyim?"

Arkadaşı; "İyi haberden başla".

"İyi haber; her çarşamba arkadaşlarla maç yapıyoruz. Kötü haber ise; bu çarşamba kalede sen varsın!"


"Oruç Nasıl Bozulur?"

Temel Dursun'a soruyor; "Ula Dursun, sen oruçlu oruçlu kaç hamsi yersun?"

Dursun; "Vallaa 100 tane yerim".

Temel; "Olur mu ulan. İlk hamsiyi yediğinde oruç bozulur, diğer 99 sayılmaz".

Neyse, Dursun bunu kafaya takıyor.

O da yine yolda gördüğü İdris'e soruyor; "Ula İdris, sen oruçlu olarak kaç hamsi yersun?"

İdris; "Valla 50 tane falan".

Temel; "Ula 100 tane deseydun, sana bir şey anlatacaktum".


"Hava Tahmini"

Film ekibi, sahra çölünün kızgın güneşinde çekim yapmaktadır.

Zor şartlar altında çalışırlarken, ihtiyar bir kızılderili sete doğru yaklaşır ve yönetmenin yanına giderek şöyle der; "Yağmur, yarın!" ve gider. Şaşıran yönetmen ertesi gün yağan yağmuru hayretle izler.

Bu sırada ihtiyar kızılderili yine gelir, "Fırtına, yarın!" der ve aniden uzaklaşır. Gerçekten de müthiş bir fırtına çıkar ve çölü birbirine katar.

Yönetmen emreder; "Çabuk bana o kızılderiliyi getirin. İstediği parayı verin. O olmazsa biz bu filmi bitiremeyiz".

Adamlar, kızılderiliyi bulur ancak yaşlı kızılderili bir türlü razı olmaz. En sonunda teklif edilen parayı red edemez ve adamlarla birlikte kampa gelir. Bir ay boyunca yaşlı kızılderilinin söylediği her şey tutar. Yağmur der yağmur, çöl fırtınası der, çöl fırtınası, kavurucu sıcak der, kavurucu sıcak. Yönetmen gayet memnun mesut durumda filmi çekmeye devam eder.

Derken bir gün yaşlı kızılderili susar ve hiçbir şey söylemez. Yönetmen, "Nasıl olsa geçer" diye düşünerek bekler. Bir gün, iki gün, bir hafta, bir ay derken yönetmenin sabrı taşar ve kızılderiliyi bir kenara çekerek öfkeyle sorar, "Bana bak! Sana bu iş için dünyanın parasını ödedim. Bir an önce marifetlerini göstermeye başlamazsan seni buradan atacağım!".

Kızılderili omuzlarını silker; "Radyo, kırıldı!"


"Kim Sesleniy?"

Lazlar ile Ruslar savaş halindeler. Ruslar bir taktik geliştirmiş.

Ruslardan bir tanesi kalkıp bağırıyormuş; "Temel kimdir?"

Temel ayağa kalkıp; "Benum"

- DAN. Temel'i vurmuşlar.

- Dursun kimdir?

Dursun ayağa kalkmış, "Benum"

- DAN. Onu da vurmuşlar.

Akşama kadar lazlar çok kayıp vermiş. Akşam bir köye gidip hocaya danışmışlar. Hoca da; "Siz de onlar gibi yapın" demiş.

Ertesi gün Temel Ruslara doğru seslenmis; "Igor kim?"

Ses yok.

- Petro kim?

Ses yok.

Aradan on dakika geçmiş, Ruslardan biri bağırmış; "Igor'a seslenen kim?"

Temel ayağa kalkmış; "Benum. Niye sordin?"

- DAN.


"Kutup Ayısı"

Yavru kutup ayısı babasının yanına gelip sormuş;

- Baba ben gercekten kutup ayısı mıyım?

- Elbette yavrum. Nereden çıkardın bunu?

"Allah Allah?" deyip gitmiş yavru ayı.

Bu sefer annesinin yanına gitmiş ve sormuş;

- Anne, ben gerçekten kutup ayısı mıyım?

- Tabii evladım. Kutup ayısısın.

- Yani sen babamı hiç aldatmadın değil mi? Ben gerçekten babamın oğluyum.

- O ne biçim söz. Baban duymasın, ikimizi de öldürür.

Yine, "Allah Allah?" deyip, yeniden babasının yanına gitmiş yavru ayı. Bir daha sormus; "Yav baba, Allahaşkına doğru söyle bak. Beni evlatlık falan almadınız değil mi? Yani ben sizin öz oğlunuzum".

Baba, dayanamamış artık; "Oğlum sen manyak mısın? Dedim ya sana bizim oğlumuzsun diye. Hem sen neden ikide bir soruyorsun ki bunu?"

Yavru ayı; "Donuyorum anasını satayım. Donuyoruuuum yaaaa..."


Yorum Ekle Yorumları Listele
39. Sayı önceki yazı 39. Sayı sonraki yazı
Eğlence Önceki Yazı Eğlence Sonraki Yazı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye