| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları


KIRMIZI MAUN PİYANO
 

Çok uzun yıllar önce, yirmili yaşlarımdayken St.Louis'te bir piyano şirketinde satış elemanı olarak çalışıyordum. Küçük kasaba gazetelerine ilan veriyor, yeterince sipariş alınca, kamyonetlere piyanoları yükleyip, sipariş adreslerine götürüp, teslim ediyorduk.

Güney Missouri'de pamuk yetiştirilen bir bölge vardı. Ne zaman o yöredeki gazeteye ilan versek "Benim küçük torunum için bir piyano istiyorum. Maun olmalı ve ben yumurta satarak kazandığım paranın 10 Dolarını her ay size ödeyebilirim" yazılı bir kart alıyorduk. Ancak yazan yaşlı kadın, bunları yazana kadar o kadar çok karalama yapıyordu ki; yazacakları için yer kalmayınca kartın ön yüzüne de sadece adres için yer kalana kadar yazıyordu.

Elbette ki ayda 10 Dolar'a piyano satılmazdı. Hiçbir şirket böyle az bir taksitle iş yapmazdı. Onun için biz de hiç umursamadık.

Bir gün, tesadüfen o bölgedeki diğer siparişleri vermeye gittiğimde; merakımı yenemeyerek o kadının yaşadığı yeri görmeye gittim. Az çok tahmin ettiğim gibiydi. Pamuk tarlasının ortasında, tek odalı bir ortakçı kulübesinde yaşıyordu. Kulübenin tabanı topraktı ve tavuklarıyla birlikte yaşıyordu. Kadının taksitle hiç bir şey alabilecek durumu olmadığı belliydi.

Sadece, başının üzerinde pek de iyi olmayan bir çatı, sahip olduğu tek şey gibi görünüyordu. Çatının bir çok yerinden gökyüzünü görebiliyordun. Küçük torunu da 10 yaşlarında çıplak ayaklı, çuval elbiseli bir kızdı.

Yaşlı kadına, 10 Dolar'a ona bir piyano satamayacağımızı ve bu yüzden bize artık yazmaması gerektiğini anlattım. Oradan ayrıldığımda çok üzgündüm ama sonra tavsiyemi hiç umursamadığını gördüm. Her altı haftada bir bize yazmayı sürdürdü. Hep maun bir piyano istiyordu ve ayda 10 Dolar'ı düzenli ödeyeceğine yemin ediyordu. Çok üzülüyordum.

Birkaç yıl sonra kendi şirketimi kurdum ve o bölgede ilan vermeye başladığımızda, bana da kart gelmeye başladı. Aylarca umursamadım. Ne yapabilirdim ki?

Sonra bir gün, o yöredeyken bana garip bir şey oldu. Kamyonetimde küçük kırmızı bir maun piyano vardı. Kötü bir alış veriş olacağını bile bile, piyanoyu götürdüm ve ona ayda 10 Dolarlık senetleri kendimin saklayacağını, ondan faiz de almayacağımı söyledim. 52 tane senet olacaktı. Piyanoyu içeriye koydum ve yağmurdan etkilenmeyeceği bir köşeye yerleştirdim. Sonra küçük kıza ve yaşlı kadına tavukları piyanodan uzak tutmalarını tembih ettim. Oradan ayrıldım.

52 ay boyunca 10 Dolarlık ödemelerim geldi. Hatta bazen bir karta yapıştırılmış bozukluklar halinde... Bu inanılmazdı.

20 yıl kadar bu olay hiç aklıma gelmedi.

Bir gün bir iş için Memphis'teydim. Leeve'deki Holiday Inn'de kalıyordum. Akşam yemeğinden sonra bir içki içmek için bara oturdum. Arkamda şimdiye dek hiç duymadığım güzellikte bir piyano müziği çalıyordu. Döndüm, hoş bir genç bayan harika bir piyanoda çalıyordu.

Yetenekli bir piyanist olduğu için stili beni etkilemişti. İçkimi aldım ve daha iyi görüp, dinlemek için piyanonun yanına yakın bir masaya oturdum. Bana gülümsedi. Bir isteğim olup olmadığını sordu. Ara verdiğinde gelip masama oturdu.

"Siz yıllar önce büyük anneme bir piyano satan adam değil misiniz?"

Anımsayamamıştım. Biraz daha açıklama yapmasını istedim.

Anlatmaya başlayınca anımsadım. Tanrım! Bu o çıplak ayaklı, çuval elbiseli küçük kızdı!...

Adı Elise idi ve büyük annesinin ona ders aldıracak parası olmadığı için piyano çalmayı radyo dinleyerek öğrenmişti. Sonra; iki mil yürüyerek gitmek zorunda kalmalarına rağmen kilisede çalmaya başlamıştı. Sonra okulda çalarak bir çok ödül ve bir müzik bursu kazanmıştı.

Sonra Memphis'te bir avukatla evlenmiş ve eşi de ona bu harika piyanoyu almıştı.

O anda aklıma bir şey geldi.

"Elise, burası birazcık karanlık; tam göremiyorum, piyanon ne renk?"

"Kırmızı ve maun" dedi. "Niçin sordunuz?"

Büyük annenin kırmızı maun üzerindeki bu cüretkar ısrarını acaba bu çıplak ayaklı, çuval giysili küçük kız anlayabilmiş miydi?

Kaldı ki isteseydim ona kırmızı maun piyano yerine başka bir piyano da verebilirdim.

Şimdi bu o küçük yetenekli kız ile o kırmızı maun piyano arasındaki güçlü bağı ben çok iyi anlayabiliyordum ve boğazım tıkanmıştı.

Sonra "Sadece merak ettim" dedim. "Seninle gurur duyuyorum,ama şimsi odama gitmeliyim."

Odama gitmeliydim çünkü benim gibi adamlar başkalarının önünde ağlarken görülmek istemezlerdi...

Joe Edwards

çeviren: Doğugül Kan
e-posta: gul_kan@hotmail.com

 

 

Yorum Ekle Yorumları Listele
140. Sayı önceki yazı 140. Sayı sonraki yazı
Dostluk ve Sevgi Önceki Yazı Dostluk ve Sevgi Sonraki Yazı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye