|
03.05.2001 Ebru Türkol - netyorum.com / Sayı: 69
BİLEREK YAPABİLMEK
Ömrümüzün ne kadar hızla akıp geçtiğini anlamak için insanın
belli bir yaşam süresinin geçmesi gerekiyor ne yazık ki...10'lu, 20'li hatta
30'lu yaşlarda bunu düşünemeyecek kadar delidolu, koşuşturmaca içinde bir hayat
yaşıyoruz. Sınavlar, okullar, ilk aşklar, evlilik, iş hayatı derken birden
zamanın geçip gitmiş olduğunun farkına varıyoruz. Ve işte o zaman arkamıza dönüp
geçmişin muhasebesini tutmaya, "Zaman ne çabuk geçmiş, oysa ben daha dün
ilkokula yeni yazılmıştım" demeye başlıyoruz.
Bir söz vardır, "Gençler bilebilse, yaşlılar yapabilse!" Peki nedir gençleri
bilebilmekten alıkoyan, nedir belki de bugününe baktığında asla yapmayacağı
şeyleri yaptıran?
Bu, daha aile ocağında "Çocuklar çok soru sormazlar!", "Düşüncelerini
kendilerine saklamak zorundadırlar!" gibi yanlış bir eğitim politikasıyla
başlar. Genç ya da çocuk herşeyi olduğu gibi kabul etmeye zorlanır. Bu süreç
okul, evlilik ve hatta iş hayatında da devam eder. Araştırma, tartışma,
düşünmeye yönelme bir kenara itilerek, sonunda papağanlaşmış bir insan haline
gelir. Neyi, neden yapmaması gerektiği ya da yapması gerektiği hakkında fikri
yoktur. Sadece çok ciddi ve uyulması zorunlu dayatmalar vardır önünde.
Çoğu zaman hiç istemediği şeyleri sırf bu dayatmalar yüzünden yapar. Örneğin;
hiç istemediği bir okulda okumak, giymek istemediği bir giysiyi giymek, söylemek
istemediği sözleri söylemek ve en sonunda da olmayı hiç düşünmediği biri gibi
olmak.
Yapmayı çok istediklerini de yapamaz maalesef. Kahkahalarla gülmek isterken
inleyerek gülmek, ağlamak isterken dudaklarını ısırmak, çok sevdiği bir insandan
elalem ne der korkusuyla ayrılmak zorunda kalmak. Çünkü kendisine bu özgüven
verilmemiştir.
Oysa konuşan, düşünen, tartışan, araştıran bir toplumun olduğu yerde neyin,
neden, nasıl, niçin olacağını bilen gençler seçebilme özgürlüğünü de
yakalayacaklardır. Bunun sonucunda yapabilmeyi, daha doğrusu yaptıklarını
"Bilerek yapabilmeyi" öğreneceklerdir. Arkalarına dönüp baktıklarında ise;
geçmişle vicdan muhasebelerini kâra geçirmeyi başarabilecekler ve bunun
huzuruyla derin bir oh çekecebileceklerdir........
Konuşalım, Düşünelim, Tartışalım, Araştıralım! Ve Kendimiz Olabilmenin Gururunu
Yaşayalım!
Sevgilerimle...
Ebru Türkol
e- posta:
barutt@turk.net
netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel
yayın organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine
tabidir. Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya
link verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.)
|