| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

"Yansımalar" 22.02.2001 Sinan Oymacı - netyorum.com / Sayı: 60

İçindekiler;

  • Konu: Düşün ve Uygula
  • Konu: Şirket Alkol Cezası
  • Konu: Ulusal Alt Yapı Merkezi
  • Kitap: "ABD: Madalyonun Öbür Yüzü" - Tamer Özel
  • Müzik: Deep Purple - Concerto For Group And Orchestra
  • Film: Komser Şekspir
  • Söz: Goethe

KONU: DÜŞÜN VE UYGULA

Mal üretimi aşamalarını gözünüzün önüne getirin. Gerekli ham maddelerin, makine parkının, kalıpların bir araya getirilmesi, dağıtım kanallarına verilişi, tanıtım kampanyaları, son kullanıcıya erişim aşamalarını anımsayın. Bunu bir kenara koyun ve internet operasyonlarına odaklanın. Hangi aşamalar mevcut?

Bir tarafta kısa sayılmayacak sürelerde ürünün oluşturulması ve satışı, diğer tarafta ise düşünülüp, akla yatkınlığı anlaşıldıktan sonra kısa süre içerisinde uygulamaya geçişi.

Yeni ekonomik düzenin içinde yer alan projeler; "Düşün ve Hemen Uygula" sloganını getiriyor. Yoksa fırsatlar kaçıyor. Sizin düşündüğünüz süre içerisinde aynı fikri bir başkası yaşama geçirebiliyor ve siz harcadığınız kaynaklarla baş başa kalıyorsunuz.

Çabuk ve kararlı hareket etmek, ani değişikliklere uyum sağlayabilmek önem kazanıyor. Bunun yanına yeterli süre dayanabileceğiniz maddi olanakları da eklerseniz, rekabet avantajınız ortaya çıkıyor.

Bu ortam tam bize göre. Oturduğun yerden para kazan. O kadar kolay ve uzun boylu değil. Zaman bunu doğrulayacak. Üretim yapmadan para kazanma devri kapandı.


KONU: ŞİRKET ALKOL CEZASI

Bu tür olaylar sadece Amerika Birleşik Devletleri ya da Kanada'da olur. Mikrodalga'da kurutulan kedi, yemekten çıkan taşla kırılan diş için tazminat gibi.

Şimdi söz edeceğimiz olay altı sene önce Ontario Kanada'da gerçekleşiyor. Barrie'deki Sutton Group Realty Ltd. şirketinde çalışıyor olayın kahramanı 52 yaşındaki Linda Hunt.

16 Aralık 1994'de Yeni Yıl partisi için şirket çalışanlarına bir parti düzenleniyor. Şirket binasında bir araya geliyorlar ve öğleden sonra saat 1'den itibaren içmeye ve eğlenmeye başlıyorlar. Saat 6:30 sıralarında parti bitince çıkıp yakındaki bir başka bara giderek iki kadeh daha içiyorlar. Bar çıkışında yeterinden fazla alkol alan Bayan Hunt'a şirket müdürü evine taksi ile dönmesini öğütlüyor ancak Hunt bunu kabul etmiyor. Bunun üzerine diğer çalışma arkadaşları eve kendilerinin bırakabileceğini söylüyorlar ancak onları da kabul etmiyor ve kendi arabasına binerek evine doğru yola çıkıyor. Yolda arabasının kontrolünü kaybediyor ve bir başka araca çarpıyor. Uzun bir süre hastanede yatıyor. Çarptığı aracın sahibi davacı olmuyor.

Bayan Hunt, çalışamadığı ve çalışamayacağı süre ile ilgili kendisini yola çıkmakta engellemedikleri için şirket hakkında tazminat davası açıyor. Mahkeme kazada Hunt'ı %75, şirketi ve şirket partisinden sonra gittikleri barı da %25 suçlu buluyor. Mahkeme Hunt'ın iş gücü kaybından doğan zararının 1.1 Milyon Dolar olduğunu hesaplıyor. Bunun %25'i olan 302 Bin Doların faizi ile birlikte şirket tarafından Bayan Hunt'a ödenmesine karar veriyor.

Gerekçe; "Şirketler çalışanlarından sorumludurlar. Özellikle bir ofis partisi yapıldıysa, bu partiden sonra çalışanların evlerine salimen dönmelerini sağlamaları gerekir. Partide alınan alkolün seviyesini de takip etmeleri gerekir. Eğer Bayan Hunt önerileri geri çevirdiyse elinden arabasının anahtarlarını almalıydılar. Anahtarları vermemekte direnirse polis çağırmaları gerekirdi".

Bu kuralı bizdeki arkadaş sofralarına uygularsak büyük bir olasılıkla alkollü araç kullanımı düşer. "Bir taneden bir şey olmaz" diyen biz değil miyiz?


KONU: ULUSAL ALT YAPI KORUMA MERKEZİ

Niçin bizim böyle bir merkezimiz ve böyle bir sitemiz yok? Amerika Birleşik Devletleri'ndeki "National Infrastructure Protection Center - NIPC", "Ulusal Alt Yapı Koruma Merkezi" 'nden söz ediyorum.

1998'in Şubat ayında faaliyete geçen merkez Amerikan hükümetinin kritik alt yapı kurumlarına oluşabilecek atakları, gelişebilecek tehlikeleri engellemek, gerekli uyarıları yapmak amacıyla oluşturulmuş. Bu alt yapılar; telekomünikasyon sistemi, enerji, bankacılık ve finans, sulama, devlet işlemleri ve acil durum kurumları. Bir başka deyişle toplumun mevcudiyetini sürdürebilmesi için gerekli yapılanma.

Amerika Birleşik Devletleri eski başkanı William J. Clinton diyor ki; Toplumumuzun anahtar bileşenlerinin büyük bir kısmı özel sektör tarafından işletildiği için, biz yirmibirinci yüzyılda A.B.D.'yi korumak için kamu ve özel sektör işbirliğini oluşturmalıyız. Bu şekilde birlikte çalışarak, tüm kritik alt yapılara ve sektörlere yönelik atakları bulup, zararları en aza indirebiliriz".

Merkez, Washington'da FBI'ın binasında çalışıyor ve içerisinde hükümet temsilcileri, yerel yönetimler, özel sektör temsilcileri kritik alt yapı koruması için yer alıyor.

Çok kısaca ne yapıyorlar derseniz; bilgisayar sistemlerini tehdit eden bir virüs hakkında bilgi yayınlıyorlar ve nasıl korunabilineceğini duyuruyorlar. Ya da muhtemel bir tehdidi, "internet sunucularına atak yaparak performans düşürme gibi" tespit ederek önlem almaya çağırıyorlar. Örneğin; geçtiğimiz günlerde yaşanan "Anna Kournikova" virüsü ile ilgili uyarı 12.2.2001 tarihinde yapılmıştı.

Bizde ki uygulamasını merak ediyorum. Ben böyle bir organizasyonda yer almak isterdim.

Daha fazla bilgi için internet erişim adresleri; http://www.nipc.gov 

Bu sitenin bir diğer özelliği ise; "Sitede verilen bir başka siteye erişim için link'e tıkladığınızda karşınıza gelen yazı". Bu yazıda o andan itibaren NIPC'ın sitesinden ayrıldığınız ve hangi adrese gitmek istediyseniz o adresin belirtildiği yere yönlendirildiğiniz belirtilerek, erişim sağlayacağınız diğer sitedeki içerikten FBI'ın sorumlu tutulamayacağı uyarısı yer alıyor. Bu aslında sitelerin uyması gereken güzel bir ikaz. Bu şekilde, yönlendirme verdiğiniz sitenin yasal olmayan uygulamalarından sorumlu tutulmazsınız.


KİTAP: "ABD: MADALYONUN ÖBÜR YÜZÜ" -
TAMER ÖZEL

 

Yeni bir kitap değil, Tamer Özel'in yazdığı "ABD: Madalyonun Öbür Yüzü". 1992 yılında İnkilap Kitabevi tarafından okurların dikkatine sunulmuş. Baskısını bulabilmeniz çok kolay değil. Araştırmanız gerekiyor.

Tamer Özel, 1986-1989 yılları arasında bakan danışmanlığı yapan bir kişi. Bu dönemde Amerika'daki teknoloji üretimi üzerine hazırladığı rapor genişletilerek bu kitap ortaya çıkmış.

Önsöz'de kitabın amacı; "üretim toplumlarında fertlerin kendi teknolojilerini üretebilmeleri için kurucu ve liderlerin nasıl bir sistem kurduklarını göstermek, geri kalmış ülkelerdeki insanların başlarını iki ellerinin arasına alarak düşünmelerini sağlamaktır" olarak aktarılıyor.

Yine önsöz'den bir alıntı;

"Pentagon'un Politika Planlama Departmanı'na göre dünya ülkelerinin hedefleri (milli politikaları) üç ana başlık altında toplanmaktadır:

- Teknoloji üretiminde liderlik,
- Tüketimle körüklenen milliyetçilik fanatizmi,
- Tüketimle körüklenen dini fanatizm.

'Üçüncü dünya ülkeleri' diyorlar 'son ikisi ile vakit kaybetmektedirler.'"

Arka kapaktan son bir cümle; "Geri Kalmışlık: Fikir özgürlüğünün OLMASI, ENFORMASYON ÖZGÜRLÜĞÜ'nün olmaması" şeklinde özetlenebilir.

Kitapta nelerden söz ediliyor;

"Gelişmiş ülkeler ve Geri Kalmışlar
veya
Endüstrileşmiş Ülkeler ve Endüstrileşmemişler
veya
Kendi Teknolojilerini Üretenler ve Üretemeyenler
veya
Üretim ve Tüketim Toplumları
veya
Patent Sistemini Kurmuş Olanlar ve Kuramamış Olanlar
veya
Bilim, Teknoloji Üretenler ve Sadece "Sahte Bilim" Üretenler
veya
Enformasyon Özgürlüğü Olanlar ve Fikir Özgürlüğü Olanlar
veya
Kılavuzları Karga Olmayanlar ve Olanlar"

Copyright, Patent konuları, serbest piyasa ekonomisi, diğer ülkelerdeki modeller ve Amerika Birleşik Devletleri'nde neler yapıldığını öğrenmek istiyorsanız bu kitabı edinin. Yararını göreceğinizden eminim.


MÜZİK: DEEP PURPLE -
CONCERTO FOR GROUP AND ORCHESTRA


Deep Purple'ın "Concerto For Group And Orchestra" albümünü bir tesadüf eseri dinlemiş ardından arşivimde yer alabilmesi için nereden bulabileceğimi sizlere sormuştum. Sorucevap bölümünde de göreceğiniz gibi geçtiğimiz günlerde albümü buldum.

The Royal Philharmonic Orchestra ile Deep Purple yan yana. Hayal edebiliyor musunuz, ne kadar müthiş bir eser ortaya çıkacağını. The Royal Philharmonic Orchestra'yı Malcolm Arnold yönetiyor. Eserler Deep Purple'dan Jon Lord tarafından yazılmış. Albüm, The Royal Albert Hall'deki konserin canlı olarak kayıt edilmiş şekli. Konser 1969'da gerçekleşmiş.

Albümde beş eser yer alıyor ancak bunların ilk ikisi plakta daha fazla eser olması açısından konser dışındaki stüdyo çalışması; "Wring That Neck" ve "Child In Time". Esas etkileyici kısım üçüncü şarkıda başlıyor ve bir anda sizi büyülüyor; "First Movement", "Second Movement" ve "Third Movement".

Deep Purple kimlerden oluşuyor, anımsayalım; Jon Lord, Roger Glover, Ian Gillan, Ian Paice ve Ritchie Blackmore.

Çok güzel bir çalışma. Arşivlerde muhakkak bulunmalı. Tabii ki, klasik müzik, rock ve Deep Purple tutkunları için. Günümüz pop severlerinin ilgisini çekmeyecektir.


FİLM: KOMSER ŞEKSPİR


Sinan Çetin'in yönettiği Mesut Ceylan'ın senaryosunu yazdığı bir film; "Komser Şekspir". Başrollerde; Kadir İnanır , Müjde Ar, Gazanfer Özcan, Pelin Batu, Okan Bayülgen, Özkan Uğur ve Mesut Ceylan yer alıyor.

Modern bir "Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler" masalı yorumu. Bir karakolda komiser olan İnanır, kızının çok istediği Pamuk Prenses rolünü okulda oynamasına olanak kalmayınca karakoldaki tutuklularla gerçekleştirmek istiyor. 

Filmin daha önce fragmanlarını gördüyseniz, filmi izlediğinizde çok şaşıracaksınız. Filmin fragmanlardan elde ettiğiniz izlenimden çok daha farklı bir ortam oluşturması filmden daha çok etkilenmenizi sağlıyor. İnanır'ın Atatürk heykelinin karşısında "Çok Yalnızım" kelimelerini neden söylediğini ancak filmi izlediğinizde anlayabiliyorsunuz. Sizin de böyle düşündüğünüz an olmadı mı?

Aşk, gözyaşı, kahkaha, yardımseverlik, acıma, fakirlik, sefalet, kara para, cinayet, çıkar ilişkileri, zafiyetler hepsi bu filmde bir araya getirilmiş.

Komedi filmi ancak toplumdaki sorunların büyük bir kısmını da ortaya koyması açısından bir dram. İki saatten uzun bu filmi izleyin, pişman olmayacaksınız. Ben beğendim, sizlerin de beğeneceğini tahmin ediyorum. Film sona erdiğinde ağlayanlar çoğunluktaydı. Bazı sahnelerde gözlerinizin dolmasına engel olamayabilirsiniz.

Şekspir heykelinin açılışında heykelin altındaki tabeladaki yazılarla, kapanışa doğru aynı heykelin altındaki tabelanın birbirinden farklı oluşu nasıl gözden kaçmış, hayret!

Film hakkında detay bilgiye http://www.komsersekspir.com adresinden erişebilirsiniz.


SÖZ: GOETHE

Kendine iyi bir hayat mı kurmak istiyorsun?
Geçmişi hiç dert etmeyeceksin
Kendini hep yeni doğmuş sayacaksın
Hergün, ne istediğini sana söyleyecektir
Kendi işinden zevk alacaksın
Başkalarının yaptığına değer vereceksin
En küçük şey senin canını sıkmak ister 
Sense hep gününü gün edeceksin
En önemlisi, hiç kimseden nefret etmeyip
Yarını Tanrı'ya bırakacaksın

Alman yazar, bilim adamı, şair Johann Wolfgang von Goethe (1749-1832) 'nin dizeleri böyle. Faust'u anımsıyor musunuz?

Yaşama değişik bir bakış açısı, farklı bir felsefe. Sizce ne kadar uygulanabilir?


M.Sinan Oymacı
TRIO Çözüm Evi Bilişim Hizmetleri A.Ş.
e-posta: sinanoym@triosh.com


Yorum Ekle Yorumları Listele
60. Sayı önceki yazı 60. Sayı sonraki yazı
Yazarın Önceki Yazısı Yazarın Sonraki Yazısı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye