|
"Yansımalar" 22.02.2001 Sinan Oymacı - netyorum.com / Sayı: 60
İçindekiler;
-
Konu: Düşün ve Uygula
-
Konu: Şirket Alkol Cezası
-
Konu: Ulusal Alt Yapı Merkezi
-
Kitap: "ABD: Madalyonun Öbür Yüzü" - Tamer Özel
-
Müzik:
Deep Purple - Concerto For Group And Orchestra
-
Film: Komser Şekspir
-
Söz: Goethe
KONU: DÜŞÜN VE UYGULA
Mal üretimi aşamalarını gözünüzün önüne getirin. Gerekli ham
maddelerin, makine parkının, kalıpların bir araya getirilmesi, dağıtım
kanallarına verilişi, tanıtım kampanyaları, son kullanıcıya erişim aşamalarını
anımsayın. Bunu bir kenara koyun ve internet operasyonlarına odaklanın. Hangi
aşamalar mevcut?
Bir tarafta kısa sayılmayacak sürelerde ürünün oluşturulması ve satışı, diğer
tarafta ise düşünülüp, akla yatkınlığı anlaşıldıktan sonra kısa süre içerisinde
uygulamaya geçişi.
Yeni ekonomik düzenin içinde yer alan projeler; "Düşün ve Hemen Uygula"
sloganını getiriyor. Yoksa fırsatlar kaçıyor. Sizin düşündüğünüz süre içerisinde
aynı fikri bir başkası yaşama geçirebiliyor ve siz harcadığınız kaynaklarla baş
başa kalıyorsunuz.
Çabuk ve kararlı hareket etmek, ani değişikliklere uyum sağlayabilmek önem
kazanıyor. Bunun yanına yeterli süre dayanabileceğiniz maddi olanakları da
eklerseniz, rekabet avantajınız ortaya çıkıyor.
Bu ortam tam bize göre. Oturduğun yerden para kazan. O kadar kolay ve uzun boylu
değil. Zaman bunu doğrulayacak. Üretim yapmadan para kazanma devri kapandı.
KONU: ŞİRKET ALKOL CEZASI
Bu tür olaylar sadece Amerika Birleşik Devletleri ya da Kanada'da olur.
Mikrodalga'da kurutulan kedi, yemekten çıkan taşla kırılan diş için tazminat
gibi.
Şimdi söz edeceğimiz olay altı sene önce Ontario Kanada'da gerçekleşiyor.
Barrie'deki Sutton Group Realty Ltd. şirketinde çalışıyor olayın kahramanı 52
yaşındaki Linda Hunt.
16 Aralık 1994'de Yeni Yıl partisi için şirket çalışanlarına bir parti
düzenleniyor. Şirket binasında bir araya geliyorlar ve öğleden sonra saat 1'den
itibaren içmeye ve eğlenmeye başlıyorlar. Saat 6:30 sıralarında parti bitince
çıkıp yakındaki bir başka bara giderek iki kadeh daha içiyorlar. Bar çıkışında
yeterinden fazla alkol alan Bayan Hunt'a şirket müdürü evine taksi ile dönmesini
öğütlüyor ancak Hunt bunu kabul etmiyor. Bunun üzerine diğer çalışma arkadaşları
eve kendilerinin bırakabileceğini söylüyorlar ancak onları da kabul etmiyor ve
kendi arabasına binerek evine doğru yola çıkıyor. Yolda arabasının kontrolünü
kaybediyor ve bir başka araca çarpıyor. Uzun bir süre hastanede yatıyor.
Çarptığı aracın sahibi davacı olmuyor.
Bayan Hunt, çalışamadığı ve çalışamayacağı süre ile ilgili kendisini yola
çıkmakta engellemedikleri için şirket hakkında tazminat davası açıyor. Mahkeme
kazada Hunt'ı %75, şirketi ve şirket partisinden sonra gittikleri barı da %25
suçlu buluyor. Mahkeme Hunt'ın iş gücü kaybından doğan zararının 1.1 Milyon
Dolar olduğunu hesaplıyor. Bunun %25'i olan 302 Bin Doların faizi ile birlikte
şirket tarafından Bayan Hunt'a ödenmesine karar veriyor.
Gerekçe; "Şirketler çalışanlarından sorumludurlar. Özellikle bir ofis partisi
yapıldıysa, bu partiden sonra çalışanların evlerine salimen dönmelerini
sağlamaları gerekir. Partide alınan alkolün seviyesini de takip etmeleri
gerekir. Eğer Bayan Hunt önerileri geri çevirdiyse elinden arabasının
anahtarlarını almalıydılar. Anahtarları vermemekte direnirse polis çağırmaları
gerekirdi".
Bu kuralı bizdeki arkadaş sofralarına uygularsak büyük bir olasılıkla alkollü
araç kullanımı düşer. "Bir taneden bir şey olmaz" diyen biz değil miyiz?
KONU: ULUSAL ALT YAPI KORUMA MERKEZİ
Niçin bizim böyle bir merkezimiz ve böyle bir sitemiz yok?
Amerika Birleşik Devletleri'ndeki "National Infrastructure Protection Center
- NIPC", "Ulusal Alt Yapı Koruma Merkezi" 'nden söz ediyorum.
1998'in Şubat ayında faaliyete geçen merkez Amerikan hükümetinin kritik alt yapı
kurumlarına oluşabilecek atakları, gelişebilecek tehlikeleri engellemek, gerekli
uyarıları yapmak amacıyla oluşturulmuş. Bu alt yapılar; telekomünikasyon
sistemi, enerji, bankacılık ve finans, sulama, devlet işlemleri ve acil durum
kurumları. Bir başka deyişle toplumun mevcudiyetini sürdürebilmesi için gerekli
yapılanma.
Amerika Birleşik Devletleri eski başkanı William J. Clinton diyor ki;
Toplumumuzun anahtar bileşenlerinin büyük bir kısmı özel sektör tarafından
işletildiği için, biz yirmibirinci yüzyılda A.B.D.'yi korumak için kamu ve özel
sektör işbirliğini oluşturmalıyız. Bu şekilde birlikte çalışarak, tüm kritik alt
yapılara ve sektörlere yönelik atakları bulup, zararları en aza indirebiliriz".
Merkez, Washington'da FBI'ın binasında çalışıyor ve içerisinde hükümet
temsilcileri, yerel yönetimler, özel sektör temsilcileri kritik alt yapı
koruması için yer alıyor.
Çok kısaca ne yapıyorlar derseniz; bilgisayar sistemlerini tehdit eden bir virüs
hakkında bilgi yayınlıyorlar ve nasıl korunabilineceğini duyuruyorlar. Ya da
muhtemel bir tehdidi, "internet sunucularına atak yaparak performans düşürme
gibi" tespit ederek önlem almaya çağırıyorlar. Örneğin; geçtiğimiz günlerde
yaşanan "Anna Kournikova" virüsü ile ilgili uyarı 12.2.2001 tarihinde
yapılmıştı.
Bizde ki uygulamasını merak ediyorum. Ben böyle bir organizasyonda yer almak
isterdim.
Daha fazla bilgi için internet erişim adresleri;
http://www.nipc.gov
Bu sitenin bir diğer özelliği ise; "Sitede verilen bir başka siteye erişim için
link'e tıkladığınızda karşınıza gelen yazı". Bu yazıda o andan itibaren NIPC'ın
sitesinden ayrıldığınız ve hangi adrese gitmek istediyseniz o adresin
belirtildiği yere yönlendirildiğiniz belirtilerek, erişim sağlayacağınız diğer
sitedeki içerikten FBI'ın sorumlu tutulamayacağı uyarısı yer alıyor. Bu aslında
sitelerin uyması gereken güzel bir ikaz. Bu şekilde, yönlendirme verdiğiniz
sitenin yasal olmayan uygulamalarından sorumlu tutulmazsınız.
KİTAP: "ABD: MADALYONUN ÖBÜR YÜZÜ" -
TAMER ÖZEL
Yeni bir kitap değil, Tamer Özel'in yazdığı "ABD: Madalyonun Öbür
Yüzü". 1992 yılında İnkilap Kitabevi tarafından okurların dikkatine
sunulmuş. Baskısını bulabilmeniz çok kolay değil. Araştırmanız gerekiyor.
Tamer Özel, 1986-1989 yılları arasında bakan danışmanlığı yapan bir kişi. Bu
dönemde Amerika'daki teknoloji üretimi üzerine hazırladığı rapor genişletilerek
bu kitap ortaya çıkmış.
Önsöz'de kitabın amacı; "üretim toplumlarında fertlerin kendi teknolojilerini
üretebilmeleri için kurucu ve liderlerin nasıl bir sistem kurduklarını
göstermek, geri kalmış ülkelerdeki insanların başlarını iki ellerinin arasına
alarak düşünmelerini sağlamaktır" olarak aktarılıyor.
Yine önsöz'den bir alıntı;
"Pentagon'un Politika Planlama Departmanı'na göre dünya ülkelerinin hedefleri
(milli politikaları) üç ana başlık altında toplanmaktadır:
- Teknoloji üretiminde liderlik,
- Tüketimle körüklenen milliyetçilik fanatizmi,
- Tüketimle körüklenen dini fanatizm.
'Üçüncü dünya ülkeleri' diyorlar 'son ikisi ile vakit kaybetmektedirler.'"
Arka kapaktan son bir cümle; "Geri Kalmışlık: Fikir özgürlüğünün OLMASI,
ENFORMASYON ÖZGÜRLÜĞÜ'nün olmaması" şeklinde özetlenebilir.
Kitapta nelerden söz ediliyor;
"Gelişmiş ülkeler ve Geri Kalmışlar
veya
Endüstrileşmiş Ülkeler ve Endüstrileşmemişler
veya
Kendi Teknolojilerini Üretenler ve Üretemeyenler
veya
Üretim ve Tüketim Toplumları
veya
Patent Sistemini Kurmuş Olanlar ve Kuramamış Olanlar
veya
Bilim, Teknoloji Üretenler ve Sadece "Sahte Bilim" Üretenler
veya
Enformasyon Özgürlüğü Olanlar ve Fikir Özgürlüğü Olanlar
veya
Kılavuzları Karga Olmayanlar ve Olanlar"
Copyright, Patent konuları, serbest piyasa ekonomisi, diğer
ülkelerdeki modeller ve Amerika Birleşik Devletleri'nde neler yapıldığını
öğrenmek istiyorsanız bu kitabı edinin. Yararını göreceğinizden eminim.
MÜZİK: DEEP PURPLE -
CONCERTO FOR GROUP AND ORCHESTRA
Deep
Purple'ın "Concerto For Group And Orchestra" albümünü bir tesadüf
eseri dinlemiş ardından arşivimde yer alabilmesi için nereden bulabileceğimi
sizlere sormuştum.
Sorucevap bölümünde de göreceğiniz gibi geçtiğimiz günlerde albümü buldum.
The Royal Philharmonic Orchestra ile Deep Purple yan yana. Hayal
edebiliyor musunuz, ne kadar müthiş bir eser ortaya çıkacağını. The Royal
Philharmonic Orchestra'yı Malcolm Arnold yönetiyor. Eserler Deep
Purple'dan Jon Lord tarafından yazılmış. Albüm, The Royal Albert Hall'deki
konserin canlı olarak kayıt edilmiş şekli. Konser 1969'da gerçekleşmiş.
Albümde beş eser yer alıyor ancak bunların ilk ikisi plakta daha fazla eser
olması açısından konser dışındaki stüdyo çalışması; "Wring That Neck" ve "Child
In Time". Esas etkileyici kısım üçüncü şarkıda başlıyor ve bir anda sizi
büyülüyor; "First Movement", "Second Movement" ve "Third Movement".
Deep Purple kimlerden oluşuyor, anımsayalım; Jon Lord, Roger Glover, Ian Gillan,
Ian Paice ve Ritchie Blackmore.
Çok güzel bir çalışma. Arşivlerde muhakkak bulunmalı. Tabii ki, klasik müzik,
rock ve Deep Purple tutkunları için. Günümüz pop severlerinin ilgisini
çekmeyecektir.
FİLM: KOMSER ŞEKSPİR
Sinan Çetin'in yönettiği Mesut Ceylan'ın senaryosunu yazdığı bir film; "Komser
Şekspir". Başrollerde; Kadir İnanır , Müjde Ar, Gazanfer Özcan, Pelin Batu,
Okan Bayülgen, Özkan Uğur ve Mesut Ceylan yer alıyor.
Modern bir "Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler" masalı yorumu. Bir karakolda
komiser olan İnanır, kızının çok istediği Pamuk Prenses rolünü okulda oynamasına
olanak kalmayınca karakoldaki tutuklularla gerçekleştirmek istiyor.
Filmin daha önce fragmanlarını gördüyseniz, filmi izlediğinizde çok
şaşıracaksınız. Filmin fragmanlardan elde ettiğiniz izlenimden çok daha farklı
bir ortam oluşturması filmden daha çok etkilenmenizi sağlıyor. İnanır'ın Atatürk
heykelinin karşısında "Çok Yalnızım" kelimelerini neden söylediğini ancak filmi
izlediğinizde anlayabiliyorsunuz. Sizin de böyle düşündüğünüz an olmadı mı?
Aşk, gözyaşı, kahkaha, yardımseverlik, acıma, fakirlik, sefalet, kara para,
cinayet, çıkar ilişkileri, zafiyetler hepsi bu filmde bir araya getirilmiş.
Komedi filmi ancak toplumdaki sorunların büyük bir kısmını da ortaya koyması
açısından bir dram. İki saatten uzun bu filmi izleyin, pişman olmayacaksınız.
Ben beğendim, sizlerin de beğeneceğini tahmin ediyorum. Film sona erdiğinde
ağlayanlar çoğunluktaydı. Bazı sahnelerde gözlerinizin dolmasına engel
olamayabilirsiniz.
Şekspir heykelinin açılışında heykelin altındaki tabeladaki yazılarla, kapanışa
doğru aynı heykelin altındaki tabelanın birbirinden farklı oluşu nasıl gözden
kaçmış, hayret!
Film hakkında detay bilgiye
http://www.komsersekspir.com adresinden erişebilirsiniz.
SÖZ: GOETHE
Kendine iyi bir hayat mı kurmak istiyorsun?
Geçmişi hiç dert etmeyeceksin
Kendini hep yeni doğmuş sayacaksın
Hergün, ne istediğini sana söyleyecektir
Kendi işinden zevk alacaksın
Başkalarının yaptığına değer vereceksin
En küçük şey senin canını sıkmak ister
Sense hep gününü gün edeceksin
En önemlisi, hiç kimseden nefret etmeyip
Yarını Tanrı'ya bırakacaksın
Alman yazar, bilim adamı, şair Johann Wolfgang von Goethe
(1749-1832) 'nin dizeleri böyle. Faust'u anımsıyor musunuz?
Yaşama değişik bir bakış açısı, farklı bir felsefe. Sizce ne kadar
uygulanabilir?
M.Sinan Oymacı
TRIO Çözüm Evi Bilişim Hizmetleri A.Ş.
e-posta:
sinanoym@triosh.com
|