| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | | www.netyorum.com |
|
27.04.2000 Melek Bar Elmas - netyorum.com / Sayı: 18HAYAT GÜZELDİR - 3
Merhaba, Hayata karşı sorumluluklarımıza devam edelim mi ? Çocukların keskin ve yalın çözümleri beni hep şaşırtır. Ayrıntılarla hiç uğraşmazlar ve bunlar, onları gerçekten de hiç ilgilendirmez. Böylece hedeflerine yoğunlaşıp tüm enerjilerini hedefleri üzerinde harcarlar. Bu görüşümü incelemek isterseniz, yeni yürümeye başlayan bir çocuğu gözlemenizi öneririm. Onun için yürümek son derece zor bir konudur. Bu nedenle önündeki oyuncağın, yastığın, halının ya da biberonunun onu engelleme olasılığına hiç beynini yormaz. Sadece adım atmaya ve vücudunu dengede tutmaya özen gösterir. Çünkü bilir ki bu iki temel şey olmadan yürümesi olanaksızdır. Adım atmayı başardığında yüzünde başarının sevinci, dudaklarında zafer edasıyla öbür adımı için hazırlanmaya başlar. Engeller mi ? Bu konuda çevresine güvenir. Nasıl olsa onlar da onun yürümesini yürekten istemektedir. Etrafındaki kişilerin ona yardım edeceğini bilir. Bu konudaki inancı tam ve süreklidir. Düşse bile kısa bir hayal kırıklığı yaşar. Hatta biraz da ağlayarak etrafının ilgisini kendisine toplar. Ama daha gözünün yaşı kurumadan yine ayağa kalkma hazırlıkları içerisindedir. Adını koyamasak da bu inançlı ve istekli hedefine ulaşma tutkusu bizi de içine çeker. Bu yüzden etrafınızda gördüğünüz, yürüme çabasındaki çocuğa şiddetli bir yardım etme ihtiyacı duyarsınız. Bir yetişkin olarak tek sorumluluğumuz, önündeki engelleri kaldırmaktır. Sıkça yaptığımız gibi onu yıldıracak, korkutacak “aman dikkat” feryatları, ona yardım etmek değildir. Hatta o yürürken sürekli bir elinizin sırtında olması onun kendine güvenini sarsmaktan başka bir işe yaramayacaktır. O size engelleri kaldıracağınız için güveniyor. Niçin siz ona yürüyeceği için güvenmiyorsunuz ? Bilmem biliyor musunuz ? “İlk yılda ne beklemelisiniz?“ adıyla türkçeleştirilmiş bir kitap var. Ben yıllar önce onun İngilizce baskısında bir bölümde gülmekten okumaya devam edememiştim. Hatırlayabildiğim kadarıyla kabaca şöyleydi: Bölüm 4. Ay, konu Desteksiz Oturma; “4. Ayda etrafınızdaki herkes artık çocuğunuzun oturması gerektiğini söyleyecektir. Hatta anneniz çocuğunuzun oturmadığını görünce sizi sorgulayacak, pek çok tavsiyede bulunacaktır. Bu durumda rahat bir oturma yeri seçin, sevgiyle çocuğunuzu kucaklayıp oturtun. Çocuğunuz, oturup oturamayacağını anneannesinden daha iyi bilir. Oturamıyorsa aradan bir hafta geçince aynı denemeyi tekrar yapın. Bir gün oturduğunu göreceksiniz.” İşte böyle dostlar. Atatürk’e “Bir işin başarıya ulaşması için ne yaparsınız ?“ diye sormuşlar. “Sadece engelleri ortadan kaldırırım, gerisi zaten kendiliğinden gerçekleşir” demiş. Peki ya engelleri kaldırmakta zorlanıyorsak. Bunun için çok güzel ve benim çok sevdiğim bir Çin atasözü var: “Tecavüzü engelleyemiyorsanız, keyif almaya çalışın”. Gelelim resmimize: Hepimizin hayatında zorlu anlar var. Ama o anı keyifli bir hale getirmek bizim elimizde. Biraz dikkat, biraz emek, biraz da yaratıcılık bunun için fazlasıyla yeterli. Engellerinizi bulup yok etmeye çalışın, yok edemiyorsanız keyifli hale getirin. Biliyorsunuz hayat hem çok kısa hem de çok güzeldir. Melek Bar Elmas
|
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye |