| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

17.01.2006 Ebru Altın - netyorum.com / Sayı: 167

KAHRAMAN İTFAİYECİLER İŞ BAŞINDA

Ateşle dans eden kişiler tanıyor musunuz yada çevrenizdeki bu insanları fark ediyor musunuz desem bana nasıl cevap verirsiniz acayip merak ediyorum doğrusu. Aslında verilecek cevapta ortada o yüzden lafı uzatmaya da hiç gerek yok doğrusu…Doğru cevap elbette kahraman itfaiyecilerdir. Ancakkk bir şeyi itiraf etmem gerekirse eğer bu soruyu bana filmi izlemeden önce sormuş olsalardı yüzde 99.9 işi gırgıra vurur ve es geçerdim… yani cevap koskocaman bir boşluktan oluşan bir hiç olurdu…

Ta ki dün akşam büyük bir keyifle izlediğim yönetmenliğini Jay Russell’in üstlendiği “Ladder 49” yani Türkçe adıyla “Ekip 49” a kadar… Dışarıdaki işlerimi bitirip evime doğru yürürken dvd satan bir dükkana gözüm ilişti. Uzun zamandan beri şöyle yayıla yayıla film izleme düşüncemde olduğu için hiç vakit kaybetmeden soluğu içerde aldım. Ve yukarıdaki satırları yazmama vesile olan filmi hemencecik alıverdim.

Patlamış mısırımı ve kolamı yanı başımda hazır ettikten sonra iş, ortamın birazcık daha karartılmasına kaldı ki bundan kolay ne var değil mi ama. Hemen elektirik düğmesine basıp ortamı da zifiri karanlık yaptıktan sonra tek tabanca koltuğa yayılıp bu keyfin sonuna kadar tadını çıkartmaya çalıştım…

Bu kadar ballandıra ballandıra anlatmak yeterli sarınım. Şimdi bir u dönüşüyle filme geçiş yapsam iyi olacak diye düşünüyorum. Filmde, mesleğiyle ailesi arasında gidip gelen bir adam ve bir itfaiye ekibinin öyküsü anlatılıyor. Filmin merkezinde, Jack Morrison adlı kendisini mesleğine adamış bir itfaiyeci yer almakta.

Çalışma arkadaşları tarafından çaylak olarak nitelendirilen Jack Morrison isimli itfaiyeci yangın çıkan bir fabrika deposunda alevler arasında mahsur kalmış bir insanı kurtarmaya çalışırken aynı duruma düşer. Artık çevresinde sadece cehennem ateşi gibi hırlayan alevler, zifiri karanlık dumanlar ve sağdan soldan dökülen enkaz ve moloz parçalarından başka bir şey yoktur.
O anda her şey film şeridini aratmayacak şekilde gözlerinin önünden geçmeye başlar. Hayatının en büyük aşkı olacak kadınla ilk karşılaşmasından tutunda, onu evinden uzak tutan ürkütücü vardiyalara kadar her şeyi yeniden yaşar ve o anda da zaten çaylaklıktan kurtulup bir kahramanlık.öyküsünün başını çekmeye başlar. Ne yalan söyleyeyim bu sahneleri büyük bir heyecan içerisinde seyrederken gözlerimin dolduğunu söylemezsem yalan olur.

Jack yıkıntılar arasında hayatta kalma mücadelesi verirken dışarıda onu kurtarma çabaları devam etmektedir. John Trovolta’nın itfaiye şefini canlandırdığı roldeki tek amacı da çok sevdiği çalışma arkadaşını canlı olarak kurtarabilmektir.

Açıkçası bu sahneleri seyrederken bu görevi icra eden kişilerin ne kadar meşakatli bir işte çalıştıklarını bir kez daha öğrenme fırsatı yakaladım. Kaldı ki küçücük bir ateşten hepimiz korkup kaçarken onların canlarını hiçe sayarak ateşlerin arasına girdiği sahnelerde yüreğim ağzıma geldi… O an için bütün sorunlarını özel yaşamlarını bırakıp korkusuzca kendilerini ortaya atıyorlar ki takdire şayan bir davranış bana göre…

Eğer ki sizde ateşle dans eden kişilerin yaşamını yada benim gibi kimler olduğunu merak edenlerdenseniz hiç vakit kaybetmeden bu filmi seyredin derim. İster bir sinema salonunda isterseniz de sıcacık evinizde. Karar size kalmış…Şimdiden hepinize iyi seyirler…

Ebru Altın


netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel yayın organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine tabidir. Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya link verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.)


Yorum Ekle Yorumları Listele
167. Sayı önceki yazı 167. Sayı sonraki yazı
Yazarın Önceki Yazısı  
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2006 İstanbul-Türkiye