| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

06.05.2005 Prof. Dr. İbrahim Ortaş - netyorum.com / Sayı: 163

BÖCEK PROFESÖRÜNÜ BÖCEKLER UĞURLADI
PROF. DR. ERDAL ŞEKEROĞLU ANISINA

"Her ölüm erken ölümdür" der bir şiirinde Cemal Süreya, doğrudur; hele hayatın en verimli çağında aramızdan ayrılan Prof. Dr. Erdal Şekeroğlu gibi zeki bir bilim insanının ölümü ülkemiz adına çok çok erken gerçekleşmiş bir ölümdür.

Erdal Şekeroğlu üniversitemizde aykırı ve aydın düşünen, her soruna alternatif bir düşünce ile yaklaşan, toplum adına toplumdan yana tavır alan muhalifliği ve Öğretim Elemanları Derneği başkanı olarak bilinirdi. Erdal Hoca her yönü ile, artıları ve eksileri ile bu üniversitede farklı biriydi. Her şeyden önce gerçek bir hümanistti, ülkesinin sorunlarına son derece duyarlı bir aydındı. Kendisine değil, başkasına yapılan haksızlığı kendisine yapılmış sayardı. Sözünü esirgemez, dobra dobra, doğruya doğru yanlışa yanlış derdi. En sevdiği can dostu ve hemşehrisi merhum Prof. Dr. Mahmut Sayın'ın ölümü ile kahrolmuş; onun ile birlikte YÖK'ü protesto etmek amacıyla bıraktığı sakalını ölene dek hiç bir güç kestirtememiştir. Sakalı nedeniyle zaman zaman hoca Kastro'ya da benzetilirdi. Çok duyarlı ve hassas olan hoca en son yine sevdiği arkadaşı ve yine hemşehrisi olan şair Adnan Yücel'in ölümü ile iyice sarsılmıştı.

Erdal Hoca öğrencilik yıllarımda dersime hiç girmemişti. Onun insancıl yönünü Bitki Koruma bölümündeki arkadaşlarımdan duyardım. Erdal Hoca ilişkide olduğu insanlarla yaşamı paylaşan, onlara ödünç kitap veren, çevresine sık sık kitap armağan eden, zaman zaman öğrencilerini birbirinden ayırt etmeksizin evine davet eden, onlarla sık sık aynı sofrayı paylaşan, öğrencileri ile arkadaş gibi ilişki kuran bir hoca olduğunu duyardık. Öğrencileri Erdal Hocadan bahsederken ulaşılması zor bir ütopyadan bahseder gibi onunla yaşadıklarını hayranlıkla anlatırlardı.

Yıllar sonra üniversitede öğretim üyesi olduktan sonra örgütlülüğün, çağdaşlığın ve yurttaşlık bilincinin önemli bir göstergesi olduğuna inandığım için kendisinin o dönemde başkanlığını yaptığı Ç.Ü. Öğretim Elemanları Derneği'ne üye oldum. Daha sonra birlikte temel Ziraat Fakültesi derslerinden olan "Tarım ve Çevre" dersini dört kişi ile birlikte verirdik. O günden sonra hocayı daha iyi tanımaya başladım. İri cüssesi, "Kastro" tipi sakalı ile heybetli görünen hocanın bir o kadar da yumuşak huylu olduğunu kısa sürede anladım. Hocanın bu denli yumuşak huyu ve hümanistliği nedeniyle sorunlara tahammül edemediği ve içine attığı yakın arkadaşları tarafından da söylenirdi. Çok doğruymuş, hoca çok duyarlı biriymiş.

Hoca çevremizde tanıdığım okurlar arasında en iyi kitap kurtlarından, okurlardan birisiydi. Aynı zamanda iyi bir hiciv sanatı ile olayları anlatma, karikatürize etme ve fıkra anlatma yeteneği son derece mükemmeldi. Eski dekanlardan Rahmetli Şefik Yeşilsoy hocam, yoğun iş yükü ve uzayan toplantılarda Erdal Hocayı telefonla arayıp bir iki fıkra dinleyerek ortamın stresinden uzaklaşıverdiğini söylemişti. Bu yönü ile de Hocanın insanlara huzur veren bir sohbeti olduğunu vurgulamıştı.

Hoca kıvrak bir zekaya sahipti. Olayları çabuk kavrayan ve hemen alternatifini sunabilme özelliğine sahipti. Aynı zamanda bir sanatçıydı ve büyük bir el becerisine sahipti. Makrema konusunda da usta idi. Doğa fotoğrafçılığında da değerli çalışmalar yapmıştı, fakat bunları bir düzene sokma ve değerlendirme fırsatı bulamadı. Orkideleri çok severdi, belki de ülkemizde orkide konusunda geniş bilgisi olan ender insanlardandı. Orkide konusunda kitap yazmayı çok arzulamış. Orkide konusunda yazdığı yazılardan biri ilişiktedir.

Çok iyi bir gözlemci ve ülkemizin önemli ekologlarındandı. Arkadaşları, Bitki Korumanın ve Entomolojinin bütün konularında, bilimsel araştırmanın temel konularında tam bilgi sahibi olduğunu söylemektedirler. Kendi bilim dalı dışında Türkiye orkideleri üzerine de çalışmalar yapmış, bilimsel kongrelerde tebliğler sunmuş; ancak ne yazık ki tam değerlendirmeye fırsat bulamamıştır... İyi bir evrimciydi. Doğa ve Doğal Sistemler hakkında derin bilgi sahibi idi. Özellikle, ekosistemlerin yapı ve işlevleri hakkında modern ve pozitif yaklaşımlara çok yatkın bir bilim adamıydı. Karıncaların sosyal yaşamı ve trafik kazasına neden olmadan hep beraber kolektif yaşamını insana örnek gösterme sanatı ile küçük canlıların belki de insandan daha önce evrimleştiğini anlatmaya çalışıyordu. Tırtıl yazıları özgürlüğün, paylaşımın ve sosyal adaletin doğanın bir parçası olduğu ve bunu küçücük canlıların bize yaşamaları ile öğrettiğini anlatıyordu. Küçücük canlılarda bencilliğin ve öğünmenin olmadığını göstermeye çalışıyordu.

Böceklerin dünyasına ilişkin seminerleri ve gazete köşe yazıları diyalektik bir bakış açısı içerisinde mükemmel bir şekilde işlenmiştir. Hocanın Evrensel yayınlarda Çıkan "Tırtıl" yazıları, Ezop masalları gibi, doğayı perde olarak kullanmaya çalışmayan, doğayı insanın dünyasını anlamak için bir kaldıraç olarak kullanırken tam anlamıyla özgür bir bilim adamına yakışır şekilde kimsenin ilgi duymadığı ancak yüksek bir sosyal yaşamın olduğu börtü-böceklerin dünyasını insanın dünyası ile bütünleştirmiştir. Hocanın tırtıldaki yazıları yalnızca doğa ve insan toplumu arasında bağlar kuran bir mekik değildir; bu yazılar bir doğa bilim kitabının önemli bir parçasıdır da aynı zamanda. Bu yazılar eğer bir batılı yazara ait olsaydı eminim şimdiden bütün dünyaya best seller olarak sunulurdu. Olayları o kadar güzel anlatıyordu ki algoritmik olarak bir bütünlük içerisinde işlemekteydi. Kuşların sevişmesini hiç kimse bu kadar güzel anlatamazdı. Böceklerin dünyasındaki yazılarını toplumsal yaşam biçimimizle örnekleyerek süslemesi ile oluşturulan "TIRTIL" adlı kitabı mutlaka okunması gereken bir başucu kitabıdır.

Hoca gerçek bir paylaşımcıydı. Bilgisini sevgisini paylaşırdı. Doğadan yana insandan yana, bilimden yana taraftı. Onun için ayrımcılığa karşıydı. İyi bir aydındı ve çevresini aydınlatmaya çalışmıştı.

Üniversitemize ilk bilgisayarı hoca bir proje sayesinde getirtmişti. Bilgisayar konusunda teknik elemanların üzerinde bir bilgi birikimine sahip olduğu bilinirdi. İngilizcesi çok mükemmeldi, YADEM ilk kurulduğunda, üniversitemizin dil bilen öğretim elemanları ile öğrencilerine gönüllü olarak İngilizce'yi sevdirterek öğretmeyi sürdüren hocalarımızın başında geliyordu. Bilimsel makalelerinin dil ve içerik yönünden değerlendirmesinde bir çok kişinin başvurduğu ender kişilerden biriydi.

Bu ülkenin en ciddi sorunu olarak eğitimi gördüğü için eğitim sorunlarına çok duyarlı idi. Onun için öğretim elemanları derneği başkanı seçilmişti. Her türlü özgürlüğü savunanların başında geliyordu.

Töreni resmiyeti sevmezdi. Kendisini hiç kravatlı görmedim. Ayrıca Prof. Unvanını da kullanmadı. Kapısında da sade ismi yazılıdır.

Ameliyat sonrası Milliyet Gazetesine evinde verdiği mülakatta "iyileşir iyileşmez okuldaki görevime döneceğim. Öğrencilerim beni bekliyor. Yarım kalan işlerim var" diyor (Milliyet, 30.12.2002). Okulunu işini, bilimini, öğrencilerini ve böceklerini ne denli sevdiğinin bir göstergesidir. Hocanın mesai kavramı yoktu; sürekli labaratuvar, arazi ve masasında yazılarının başındaydı. Okuyan yazan ve üreten biriydi. Ölüm döşeğinde bile öğrencilerinin tezlerini, projelerini izlerdi.

Cenazesi toprağa verilirken sanki böcekleri haberliymiş gibi o anda toprakta geziniyorlardı. Kendilerini insana tanıtan pirlerini uğurlamaya gelmişlerdi. Pazar günü (10 Ekim 2003) hocanın aramızdan ayrılışının birinci ölüm yıldönümü. Erdal Bey gibi hümanist, ilkeli ve bilinçli olma dileği ile. Toprağın bol olsun Erdal Hoca.

Prof. Dr. İbrahim Ortaş
Çukurova Üniversitesi
e-posta: asportas@mail.cu.edu.tr


netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel yayın organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine tabidir. Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya link verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.)


Yorum Ekle Yorumları Listele
163. Sayı önceki yazı 163. Sayı sonraki yazı
Yazarın Önceki Yazısı Yazarın Sonraki Yazısı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye