| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

06.04.2005 İlker Özlük - netyorum.com / Sayı: 162

MAHALLELİ İŞTE...

Sabahın sarhoşluğuna denk geldi, kimisi uyanık, kimisi hep dinlerdi… Hepsi arkadaşımdı aslında, hepsinin rakısı sandığın üzerindeydi. Ne güzel kesmiş peyniri bizim bakkal efendi!... İp gibi, kendi ipiyle.

Aynı ipte üç yıldız, denizin parlak serinliğinde.

Hepsi arkadaşımdı mahallenin çocuğu… Kimisi gözünü kaçırırdı konuşurken, kimisi konunun içinde dinlerdi kendiliğinden, kiminin de sevdalısı vardı mahalleden, hep bir mahalleydi aslında içimizden geçen.

En ince şiiri severdi bizimkisi, sazın en ince telinden geçerdi okurken, içinde mahallenin en güzel kızı gezerdi, arada bir de kendi gezerdi, neden gezdiğini kimseler bilmezdi, biz ona bekçi misin? Derdik. Ama o yine de durmaz gezerdi, biz ne zaman of çeksek, o hemen başka bir şiir seçerdi, içinde Feraye hepimizin gönlünden geçerdi, ne mahalleliydi, ne de bey kızı, biz sadece onu içimize çekerdik.

Bizim mahalle böyle girerdi işte sabahın geç saatlerine. Aramızda bir de göçüp gidenler vardı, helva almaya diye çıkarlardı yola, kendileri hiç gelmezdi ama helvaları gayet güzeldi.

Arada bir de, seher nine gezerdi sokaklarda, elinde gümüş bakır taşırdı hep, içinde bulgur, biraz umut ve göz yaşı olurdu sıcak sıcak, ne meze olurdu bize, ne de düşünmeden geçerdik mevzuatı, hazır yanımızdayken deniz, öylece yelkenlerdik dertlerimizi, belki ufku açılır diye. Açılır da bizde saçılırız diye…

Mahalleli erken inerdi düşünceye, erkenden sandıklar dizilirdi bir köşeye, bakkal İsmail, kasap Recep, bir de kitapçı Ruşen yakarlardı geceyi, bizim bağrımız gibi açılırdı tül perdeler, hepsi gelinlik, hepsi gerçekten severdiler.

Bir de bizim reisler, balığı ilk icat edenler, hep komik şeyler söylerler, ama sadece kediler gülerdi.

Biz ne zaman gülsek bizim sandıkta balık biterdi.

Bir efkar türküsü söylerdi içimizden birisi, bütün mahalle dinlerdi.

Bizim mahalle, düşüncelere hep geç inerdi …

Kiminin yalanı yatsıya, kiminin ki sabaha kadar sürerdi, kimi deyaşadığı hayatı yalan diye söylerdi, ışıklar bile fakirdi, bir yanar bir de sönerdi, işte böyle bir mahalle tıpkı deniz kıyısında fener gibi.

Bizim mahalle erken inerdi düşüncelere, inerdi yedi cihanın masum türküsü yüreklere, dışarıda, umut, kimse okuyamazdı mektuplarını, başlardı gece devriyesi bekçi Mehmet’in, bir düdük yatıyorduk, bir düdük kalkmıştık zaten, işe kaldırıyordu mahalleliyi, çalışmak sevda gibidir. Diyordu, bir tek sevdası da buydu aslında, çocukların topunu keserdi bazen, sonra dayanamaz bir de maaşını keserdi acımadan, içinde sevgi, aslında o da bizim mahalleden.

Böyle bir mahalle işte bizimkisi, kusura bakmayın sabahın sarhoşluğuna denk geldi, kimisi uyanık, kimisi hep dinlerdi. Hepsi de arkadaşımdı, sandıkta rakı da biterdi, mahallede gecede, yarım hayalli düşerdi boyunlarımız, sevgiler umutların içinde öylece giderdi. Bizim mahalle yarına erken girerdi… 

sağlıcakla kalın… .

İlker Özlük - 19.5.2004 (başja bir mahalleden)
e-posta: ilkerizm@yahoo.com


netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel yayın organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine tabidir. Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya link verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.)


Yorum Ekle Yorumları Listele
162. Sayı önceki yazı 162. Sayı sonraki yazı
Yazarın Önceki Yazısı  
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye