| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

06.05.2004 Belgin Eryavuz - netyorum.com / Sayı: 156

DUYMAK İSTEMİYORUM

Ne yazık ki toplumsal yaşantımızın acı bir gerçeği gibidir argo konuşmak, küfür etmek ve bunları duymak zorunda kalmak…İnsanların kızgınlıkları anında yenik düştükleri zavallılıklarının en açık göstergesidir belki de. Oysaki topluluk içinde, insanlarla bir arada yaşarken uymak zorunda olduğumuz bazı etik değerler ve kıstaslar vardır. Birebir ilişkilerde sürekli argo ve küfürlü konuşmak , hem de bunu büyük bir marifetmiş gibi tekrarlamak…

Kulaklarımızı tırmalayan bu nahoş sözcüklerin kullanım gayesi nedir peki? Bayan ya da erkek bu tarz konuşmayı yaşamlarının her anında fütursuzca kullanan insanları ne yazık ki anlayamamanın ötesinde saygı sınırlarını zorlayan insanlar olarak da görüyorum.

Bu nasıl bir davranış şeklidir? Bir tür rahatlamanın yolu mu? Kendini daha iyi ve güçlü hissetme mi? Yoksa tuhaf bir tatmin şekli mi? Kızgınlıklarımızın şiddeti içindeyken; ağzımızdan çıkan kelimelere sahip olamamanın verdiği bir tür zayıflık mı? Enteresan olan yanı ise çok yazıktır ki; sarf ederken ve işitirken insanların bunu tebessümle, gülümseyerek karşılayabilmeleri. Özellikle bu tatsız kelimeleri minicik çocuklar sarfettiklerinde, onları adeta teşvik edercesine alkış tutulmasına ne demeli? Ne kadar da acı.

Aslında argo, sözcük anlamı olarak; bir toplumda içe dönük yaşayan ve toplumun geri kalan kesimlerinden ayrılmak ve/veya korunmak isteyen, daha çok kapalı grupların kullandığı özel sözcükler bütünüdür.

Oluşumu, ortaya çıkma sebebi de bu amaçla olup belirli bir gizliliği de içermektedir. Bir nevi karşı çıkma öğesidir. Her ne kadar şaka ve mizah duygusu içerse de zamanla kaba ve küfürlü sözcükler haline gelmiştir. Ama içindeki gizlilik her zaman ilgi uyandırmaya devam etmiştir. Bu nedenle de azınlık grupları, bir tür şifreli konuşma tekniği olan bu dili ısrarla kullanmaya devam etmişlerdir. Ancak argonun; yersiz, zamansız ve çok sık kullanıldığında kaba ve küfürlü sözcüklerle sıkıcı olaya başladığı da yadsınamaz bir gerçektir.

Ben ısrarla diyorum ki, egosunu tamamen yenmiş, kendisiyle barışık olan, kendi kişiliklerine güvenleri tam olan insanların gerçek konuşma dili böyle olamaz.

Gerçeklerini kendi içlerinde bulmuş olan insanlar anlık kızgınlıklarına, öfkelerine sahip olmayı; ağızlarından çıkan her sözcüğün arkasında yer almaları gerektiğini bilir ve konuşma üsluplarını sahiplenirler. Alınan eğitimle de yakın alakalı olmakla birlikte temel nokta kişilik saygısıdır.

Kısaca, kendine saygısı olan insanlar konuşma dillerine de sahip çıkarlar.

Son olarak; ben küfürlü konuşmaları ister istemez duyduğumda ne mi yapıyorum? Kulaklarımı tüm seslere kapatıp, orada olmamayı diliyorum. Peki ya siz?

Sevgiyle kalın...

Belgin Eryavuz - 24.1.2004
e-posta: beryavuz@yahoo.com


netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel yayın organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine tabidir. Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya link verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.)


Yorum Ekle Yorumları Listele
156. Sayı önceki yazı 156. Sayı sonraki yazı
Yazarın Önceki Yazısı Yazarın Sonraki Yazısı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye