| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

04.09.2003 Gülay Şahin - netyorum.com / Sayı: 143

O'NA...

Bir daha böyle duygulu denizlerimiz olacak mı, yine buluşabilecek miyiz? Kaç kere yaşanır ki içli yüklemeler, hisli ve şiddetli duygular, tensel yakınlaşmalar, heyecanlı kalpler, ne kadar daha sürebilir ki bu kalp ağrılı şiirler, kalp ağrılı yazılar? gönlümden kopanlar... Elbet bir sonu var ama yaşayamadan varmak bir sona ne derece doğru ki...

Nasıl yol aldırabiliyoruz içimizdeki gemiye, neden sürüklenmesine bırakıp da bakamıyoruz? Niçin hep sorguluyor ve kendi halinde biraz daha bekletmiyoruz? Aslında yazılarımda tekil ve sana, sadece seslenmeliyim neden yapmıyoruz, bakmıyoruz' daki biz kelimesi çok da doğru bir cümle olmadığını hatırlatıyor bana.

Ama ben, sen ve ben diye hiçbir zaman bakmadım ki. Hep biz olma, varolabilmek adına, sürdürebilmek adına, dokunabilmek adına, gülümseyebilmek bir parça sevgiyle, aşkla, tutkuyla yüzlerimize diye biz olmayı seçtim, senin tarafında ne kabul gördü bilmiyorum. Çünkü sen benim kadar verici olmadın duygularında, elektriklerimiz uyuştu, ama koşarak çarpışarak birbirine geçmek, sarılmak yerine biraz iğne batıran sen oldun biraz geri durmasını isteyen yine sen oldun. Bu anlamlı frekans!! Bak yok olmak üzere...

Suçlamak..!!

Doğru değil belki sevdiğim, güçlü duygularımla bağlandığım sen? Ne yanlıştı ikimizde söylermisin? Değişen tek şey yaşamda aldığımız yolun önüne setler yerleştiren hatta ve hatta onu bile yapamayan büyük bir sessizliğe gömülmeyi kendine kolay bir yol seçmiş sen vardın ve hala varsın.

Pişmanlıklarımız...

Elbette benimde var pişmanlıklarım ama seninle aynı paralelde değil bu konuda duygularım; benim pişmanlığım sana senin yanındayken içimdeki diğer seni anlatamamak, içimde hissettiğim minik serçe duygularımı o berraklıkta sunamamak, hani zamanımız var doya doya demiştin ya işte benim tek suçum bir de buna inanmak!!.. İnandığım içinde bu doygunluk hissi olmasın diye dilim dilimi bırak, yudum yudum aşkımızı içmek ya da içirmek..

Gördüm ki saklanan gizli duygularımda yaşayan canlı seni, yaşarken taze tutturamamışım, sonrasında asılmamın bir yere kadar tomurcuğu oldu ama bir yerden sonra o da yok oldu ya da yok edildi..??

Sevgiliye...

Yanlış bir kelime seçimi "sevgiliye".. Ben hiç sevgilim demedim ki sana. Şimdi yoksun ya, ne kolay demek değil mi diye düşlüyorum. Keşke. Keşkelerimde hep sevgilim dediğim sen yatıyorsun. İkimizi de zamana havale ediyorum, mektubum yine de APS değil, aciliyete gerek yok, normal ve zamanlı olsun diye. Yaşantımıza uyum sağlasın diye...

Gülay Şahin - Aralık 2002
e-posta: gulay_sahin@hotmail.com


netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel yayın organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine tabidir. Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya link verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.)


Yorum Ekle Yorumları Listele
143. Sayı önceki yazı 143. Sayı sonraki yazı
Yazarın Önceki Yazısı Yazarın Sonraki Yazısı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye