| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

10.07.2003 Barış Emek Ergin - netyorum.com / Sayı: 139

İYİMSERLİK ÜZERİNE ÜÇLEME VEYA ÇEKİRDEK, ŞİİR, CEVİZ

"İnsanın ortak kaderi doğum, ölüm ve o aradaki zaman, yaşam...
Doğmak, ölmek isteğe bağlı değil...
Ölmek, belki bazen.

Bize düşen yaşamak. Koşullar ne olursa olsun yaşamak... Ayakta kalmak... Hadi sıyırttın sıyırttın, hayatta kalabildin zar zor... Uzun yaşamak, bir ayrIcalık. İyi, güzel... Ama ayakta kalmak, kalabilmek. Ceza! Müthiş bir ceza!

İlkokuldaydım, birinci sınıfta. Hiç unutmadığım bir cezaya çarptırıldım. Karatahtanın önünde, sırtım sınıfa, yüzüm karatahtaya dönük, ders bitimine kadar kıpırdamadan ayakta durmak... Utanıyorum, midem bulanıyor. Ölmek istiyorum. Herkesten nefret ediyorum, herkes ölsün istiyorum.

Sonra bir ara cebimdeki kabarıklığı hissediyorum: Kabak çekirdeklerim! Bir kuruşluk kabak çekirdeği almıştım, bir tane bile yemedim.

Bahardı... Bademler açmış, tepeye giden toprak yol bomboş. Ev yok pek. Apartman hele hiç yok. Göz alabildiğine tarla. Papatyalar, gelincikler.

Hadi be sen de!.. Ne diye ölecekmişim... Mati'cigimle güzelim dağ yolunda çekirdek yiyerek, konuşa gülüşe eve gitmek varken!

Şimdi dönüp geriye baktığımda, hep çekirdek misali umutlar peşinde ayakta kalabildiğimi görüyorum.

Öleceğimi bile bile bir çekirdek uğruna bu kadar çaba, çırpınma! Değer mi?..

Birşey yap, Met'i anımsıyorum, sevgili Aziz Nesin'i... İçim ısınıyor yeniden. Kalk hadi diyorum, durma koş, birşeyler yap. Yaşa...

Dur diyorlar bir yandan da, koşma... Yeter dinlen artık. Koşma... öl artık! Ama çekirdeklerim bitmedi ki daha..." Yıldız Kenter

YİNE DE İYİMSERLİK

Kardeşim,
sonu tatlıya bağlanan kitaplar yollayın bana
uçak sağ salim inebilsin meydana
doktor gülerek çıksın ameliyattan
kör çocuğun açılsın gözleri
delikanlı kurtarılsın kurşuna dizilirken
birbirine kavuşsun yavuklular
düğün dernek yapılsın hem de
susuzluk da suya kavuşsun
ekmek de hürriyete..

kardeşim sonu tatlıya bağlanan kitaplar yollayın bana
onların dedikleri çıkacak
eninde de sonunda da...

"ister genç olun ister yaşlı, yaşınızla barışık değilseniz ihtiyarsınız demektir. Çok genç ölen yaşlılar olduğu gibi ihtiyar doğanlar da vardır.

Para bir değiş tokuş aracıdır. Para verip yiyecek, giyecek, ev, bark, hatta sağlık satın alabilirsiniz. İkincisi ise gelecek korkusunu yenersiniz.

'Yaşlılığımda çaresiz, muhtaç, perişan kalmam çünkü kötü gün paramı bir kenara ayırdım' dersiniz. Ama para ötesi para-üstü bir konu daha vardır, bunu parayla satın alamazsınız.

Bunun adı zevk ve keyiftir. Zevk almak, keyif duymak ancak KÜLTÜR ile mümkündür. Resimden zevk almak için sergiler bedava, müzik, kaset ve diskler üç otuz para. Ayrıca konserler de pahalı değil. Tiyatrolar hamburger fiyatına... Aşk ve sevgi zaten bedelsiz. Güneşin batışından, denizin hışırtısından ya da bir satranç oyunundan zevk
alabiliyorsanız güneşi kaç paraya batırabilirsiniz? Kalenizle bedavaya şah çekebilirsiniz.

Yaşlılığınız için biriktireceğiniz kötü gün parası kadar belki ondan da önemli olan bu zevkler ve mutluluklardır. Bunlara sahip olmak ancak kültürle mümkündür. Para kazanmaya emek verdiğiniz kadar kültür edinmeye de emek verin.

Yaşlılar ölüme daha yakın derler. Ama ölüm nüfus kağıdı sormuyor.

Şimdiki tutkulu projem, bir ceviz ormanı yetiştirmek. Fidanları dikmeye başladim bile. Ceviz fidanı 8 yıl sonra ağaç olup ceviz verirmiş. Şimdi 76 yaşındayım. Yani 84 yaşımda ceviz kıracağım. Bu kez kendi cevizlerimi..." İshak Alaton

Şiirler yazarım
basılmaz
basılacaklar ama
bir mektup beklerim müjdeli
belki de öldüğüm gün gelir
mutlaka gelir ama
ne devlet ne para
insanın emrinde dünya
belki yüz yıl sonra
olsun
mutlaka bu böyle olacak ama…

beklediğim, sevdiğim müjdeli e-mektuplarınızı gönderen sizler, şiirleri Nazımdan seçip bana yollayan moral hocam Özden hanım, patronumuz olduğu için değil beğendiğinden Alaton yazısını gönderen Zeynep, kolejlilerin duyarlı ve iyimser yüzünü Kenter yazısıyla farketmeden benimle paylaşan Dırahşan
sağolun
yaşamın en ucunun yaşandığı kıyısından geçtiği bir coğrafyada bana iyimselik aşıladınız.
Keşke tutsa,

Barış Emek Ergin - Haziran 2003 Kabil - Afganistan
e-posta: beergin@ttnet.net.tr


netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel yayın organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine tabidir. Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya link verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.)


Yorum Ekle Yorumları Listele
139. Sayı önceki yazı 139. Sayı sonraki yazı
Yazarın Önceki Yazısı Yazarın Sonraki Yazısı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye