| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

18.07.2002 Tülay Çellek - netyorum.com / Sayı: 114

İNSAN HAKKI İÇİN BERABERCE

Herkesi, her şeyi sorgularken kendimizi de sorgulamayı unutmazsak sorgulamamızın doğruluğu nedeniyle dünyayı değiştirme istemimizin daha sağlıklı, daha hızlı yaşama geçeceğine inanıyorum. Böylece bu dünya ne kadar çirkin, üstelik kötülükler de devam ediyor diye hayıflanıp durmaktan bir nebze olsun vazgeçer olabiliriz. Paylaşım, güzellik, iyilik ve en önemlisi insan hakkı adına neler düşündüğümüzü çok iyi bir dille anlatıyoruz. İş bunları yaşama geçirmeğe kalıyor. Birlikte, paylaşarak. Söylemselliği eylemsellikle tamamlarsak daha güzel bir şekilde rahatlarız. Bunun için de güzel söylemlerin yaşantımızda bir eylem bulması gerekiyor.

Yaşamın en güzel tadı olan güvene bu şekilde varabiliriz. Yoksa iki yüzlülük içinde eriyip gider, güzel olan amaçlara erişemeyiz. O zaman gerici, aldatıcı dediğimiz bireylerden farkımız kalmaz. En önemlisi de insan haklarından bahsediyor ve bunun savaşımını veriyor isek bu salt kendi haklarımız olmamalı. Unutmamalıyız ki bizim hakkımızın bittiği yerde başkalarının hakkı başlar. Yani kendimizin var olması başkalarının yok olması üzerine kurulmamalıdır.

Hükmetmek doğaya ama ondan da öteye insana... Böylece var olma savaşı vermek... Ama hükmetmek adına elde edilen koltuklara da yüreğimizi düşürmeden yapmalıyız tüm bunları. Yoksa bize, “belki bir gün dönerde kanlar içinde çırpınan yüreğini görür" demek kalır ne yazık ki. Fakat şurası da bir gerçek ki bazılarının koltuğu yoktur kendisi vardır. Bazılarının da koltuğu vardır kendileri yoktur. Var olmak, görmek, duymak yürekle olur. İşte bütün mesele burada yatıyor.

Etiksiz olmayabiliriz. Ama susarak ya da etiksizleri bir şekilde destekleyerek de aynı kapıya çıkabiliriz. O halde hoşgörünün bedelini aslında hoş görülüp kullanılanlar çok ağır ödüyorlar. Bir bunun farkına varabilseler. İnsanlar bir kendine dönebilse. E. Zola’nın dediği gibi "herkes kendi evinin önünü temizlerse tüm kent temiz olur". Çalışmanız, sorumluluk sahibi olmanız, dürüstlüğünüz işe yaramıyor salt ben varımı size dayatanların karşısında. Ama insana saygı duymanın söylemi de devam ediyor edecektir de. Bu ikilemde tüm duyarlılığınıza karşın onurunuzdan taviz vermediğiniz sürece yalnızlık paylaşılmanızı yaşayacaksınız. Ne zamana kadar ve insan hakkı kimin için?

Bir de madalyonun diğer yüzüne bakalım. Gerçekten özüyle sözü bir olanlara. Koltuğunu salt kendini doyurmak adına değil herkese yardımcı olmak için kullananlara, yönettiklerinin isteklerini yerine getirmek adına yönetenlere. Güzellikleri, iyilikleri paylaşanlara.

Dünya, bu insan hakkı için güzel işte. Böyle güzel, paylaşımcı, insan hakkına gerçekten saygı duyan iyilerle yeşerir her şey. O zaman güneşin sıcaklığını duyumsarsınız, yeşilin rahatlık duygusunu yaşarsınız, suyun ferahlık veren sesini duyarsınız. Yaşam anlam kazanır işte o zaman. Hep birlikte, paylaşarak.

Öğr. Gör. Tülay Çellek
YTÜ Sanat ve Tasarım Fakültesi (SANTAS)
e-posta: tcellek@yildiz.edu.tr 


netyorum.com: (Bu metnin elektronik, basılı veya görsel yayın organlarında tamamen veya kısmen yayınlanması yazarının yazılı iznine tabidir. Aksine davranılmaması önemle rica olunur. Alıntı yapılmadan bu sayfaya link verilmesi için herhangi bir izin gerekmemektedir.)


Yorum Ekle Yorumları Listele
114. Sayı önceki yazı 114. Sayı sonraki yazı
Yazarın Önceki Yazısı Yazarın Sonraki Yazısı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye