|
Sanat 21.03.2005 - netyorum.com / Sayı: 161
%100 BARIŞ İÇİN 100 FİLM PROJESİ
NE GÖRDÜ NEYİ 'GÖSTERİYOR'
%100 BARIŞ İÇİN 100 FİLM PROJESİ NE GÖRDÜ NEYİ 'GÖSTERİYOR'
%100 BARIŞ İÇİN 100 FİLM: Barışın Renkleri (Duygu Yıldırım) Küçük Asker (Metin
Koca) Bir Dakika (Halit Soysal) Biz Yaşarken Barış (Firuz Kutal) Zaman-la-ma
(Zuhal Çetin Özkan) Leke (Taylan Pinçe) Barış Güvercini (M. Eser Eken) Barış
Duvarı (Erdinç Özkapı) Savaşma (Güçlü Gülan, Gözde Gülan ve Ozan Akıncı) Barışın
Bir Başka Yüzü (Seyfi İşman) Çark (Denizcan Yüzgül) Son Dakika (Yalçın Çıdamlı)
Oyun (Bingöl Elmas) Kurmaca (Dilek Çolak) Sessiz Kriz (Barış Özkaya) Barış
Yollarda (Başak Ertür) Hangi Yarısı (Gürşat Özdamar) Balta (Zeynep Arıkan)
Taşıyıcı (Güneş Terkol ve Özgür Erkök) Ve Savaş Bitti (Nebahat Arslan) Son
Pompacı (Hamdi Cemal Varol) Barış Çok Sıkıcı (Anı Sağkan, Can Özkaplan, Süreyya
Çakır, Yücel Ünlü) Borsa-Barış-Madalya (Canol Kocagöz ve Şakir Uysal) Masal
(Aslı Büyükköksal) Barış, Hımm (İlksen Kısacık) Güvercinleri de Vururlar (Murat
Güngör) Strateji (Hamit Annak) Sevgilerimle Frosso (Koray Tarhan) Savaş Boktan
Bir Şeydir (Nur Dönmez) Hayattan (Gökçe Ergün) Saklambaç (Işıl Sönmez) Barış
Yerli Yerinde (Deniz Kahveci) Yüzyüze (Doğuhan Uluca) Heykelin Düşü (Kıvanç
Sezer ve Yetkin Meriç) Savaş (Jan Fuchs) Barış (Jan Levent Claas) 11 Eylül
(Denizcan Yüzgül) Bilgi Kitabı (Betül Çelik) Zemin Sıfırın Altı (Gizem Yarbil)
Bıcır (Uğur Gençkan) Deccal (Veysel Diker) Nehir (Burcu Öztürk) Metal Çiçekler
(Cenk Telimen) Kabus (Işın Buzcu ve Mihriban Çumralı) Küre (Yiğit Kocagöz)
Barışın Rengi (Aydın Erel) Kirli Petrol (Volkan Kavas) Sapık (Nurcan Elver) Yeni
Dünya No:2 (Sabrina Aguilar Pena) Barış Gemisi (Yuang Shin, Johanna Stratton)
Eski Asker Arkadaşları (Burcu Canaçık) Barış Bandosu (Barış Bandosu) Mayın
Tarlası (Videa Kolektifi) Unutulan (Nasa Seif Said ve Nur Akalın) Emir (Gökçe
Akgül ve Özgür Erkök) Kararlar Fark Yaratır (Andres Perez ve Barış Yağcı) 11
Eylül (Sakine Çil) Birleşmiş Amerika (Selda Taşkın) Kurşun Asker (Mehmet
Hacıosmanoğlu) Sade'ce (Tülin Dağ) Seyirlik (Kıvanç Babacan) Savaşa Karşı Ses
Çıkar (Levent Duran) Büyük Balık Küçük Balık (Güney Çalışkan) Barış Meclisi
(Jagdish Gandhi) Önüm Arkam Sağım Solum Ne (Fato Bilgin) Barış İyi (Müjgan
Çetindağ) Çizgi (Cenk Telimen) Yüzbaşı Aykan (Mutlu Tepe) Elele (Osman Zorlu)
Sek Sek (Akdeniz Üniversitesi Sinema Kulübü) Ölen Ölür (Mustafa Alibaşoğlu)
Haydi Oynayalım (Fatih Yalınkılıç) Domaljin (Zeynep Berik) Bu Fotoğraflarda Sen
Neredesin (Funda Gülay) Barış İçin Devrim (Devrim Çetinkayalı) Beyaz (Adem
Yıldırım) Savaş Kötü Bir Şey (Bahar Ünlü) Düşüş (Mehmet Oflazoğlu) İki Yumurta
Bir İşgal (Zeynep Berik) Kadınların Barış Yolculuğu (Melek Özman) Oyun (Dilek
Aydın) Barış (Murat Kaymak ve Emre Küçükosman) Savaşın Neresi İyi (Yeşim
Ağaoğlu) Oburluk (Güneş Terkol) Sam Amca’nın Albümü (İnci Aysan) Kapı (Murat
Kılıç) Günışığı (Evin M. Taş) 01 Mart 2003 (Mehmet Ali Güzelgün ve Oktay İnce)
Onlar Barış'tılar (Özlem Süer) “ – “ (Özlem Mutlu) Tatlı Savaş (Akgün İlhan) En
Büyük Asker (Kenan Tiryaki) Özel Mülkiyet (Emrah Dönmez) Son Ölü (Bahar Kılıç)
60 Saniye (Kemal Çipe) Evdeydik Oynuyorduk (Oktay İnce) Uygarlık Çatışması
(Necmi Bayram) Dil Sokması (Tennur Baş) Renklerin Kardeşliği (Barış Özkaya)
Azrail'in Direnişi (Evren Teoman)
%100 BARIŞ İÇİN 100 FİLM: Bağımsız, gönüllü ve özgür bir
birliktelik olan Barış İçin Sinema Girişimi'nin tertiplediği BARIŞ konulu 1'er
dakikalık 100 filmi buluşturmayı hedefleyen %100 BARIŞ FİLMİ projesi gösterim
aşamasına girdi..
Peki proje neydi? Hemen söyleyelim, bu proje, küresel sermayenin ekonomik,
askeri, kültürel ve bilimsel saldırılarına karşı, şiddet içermeyen, doğrudan ve
pozitif karşı durmanın 'başka' yollarını arayan üç kafadardan çıktı. ‘Başka’ bir
şey yapma isteği, Irak’ın işgali sonrasında daha da önem kazandı. Yaşamımızın
savaşlar tarafından kuşatılmasını istemiyorduk. Hayatımızın hiç değilse birer
dakikasını barışa ayırmalıydık. Sadece “Barış”ı düşlemekle kalmayıp, onu
dillendirebilir ve pekala barış konulu 1 dakikalık bir film de çekebilirdik. Ve
bu hislerle başkalarının 1 dakikasını da içine katabileceğimiz ‘BARIŞ İÇİN
SİNEMA PROJESİ” başladı. Aradan geçen iki yılda her şeyi dayanışarak
yürütmeye çalıştık. Yarışarak ya da savaşarak değil. Bir tek şeye ihtiyacımız
olduğunu düşünüyorduk: Barış’a! Bu filmler, barıştan ne anlaşıldığına ilişkin
olabilirdi, yaşanan bir olaydan esinlenilebilirdi, barış eyleminden görüntüler
yer alabilirdi ya da her ne isteniyorsa. Ama içinde barıştan başka birşey
olmasın istiyorduk. Çünkü savaş hiç de çekilir şey değildi!
Peki, sinema yalnızca belli bir kesimin işi ve uğraşı olan bir sanat olarak mı
kalacaktı? Sunulan savaş gramerine karşı yeryüzünde kalıcı barışı dillendiremez
miydik onunla? Oysa biz sinemayı hayatı dönüştürebilecek bir araç ve amaç
olduğunda ısrarcıydık. Hem barış isteyecek, hem de film yapacaktık. Barıştan
yana olmanın dışında herhangi bir ön koşul aramaksızın dileyen herkes bu projeye
katılabilmeliydi. Senaryo ya da kamerası olmasa dahipek çok kişi bizimle beraber
bu projede yer almak istediler.
İlk başlarda bir dakikalık film yapmanın çok zor olduğu düşünülüyordu. Evet,
belki öyle, ama 1 dakikada, yani hemen hemen bu satırların okunduğu kadar geçen
sürede, açlıktan, hastalıktan ve savaşlardan dolayı 99’u çocuk olmak üzere 200
kişi ölüyor. Oysa silahlanmaya ve savaşa ayrılan dakikada yaklaşık iki milyon
doların çok az bir kısmıyla bile bunlar önlenemez mi acaba? Buna işaret etmek,
bunun sorumlusu olmaktan daha zor mudur?
Açık söylemek gerekirse bizim değilse bile dünyanın bu 100 filme ihtiyacı vardı,
barış konuşan, barış anlatan, barış düşünen en azından 100 beyne. Bu proje,
filmlere olduğu kadar, barış düşleri gören diğer insanlara ulaştırdı bizi.
Birbirini anlayan, dahası birbiriyle bir şeyler yaratabilme kararlılığında ve
cesaretinde olan insanlara.
Film çekmek ve sonra bunu izletmeyi gündüz düşleri kurmak ve sonra bunları
başkaları ile paylaşmak olarak algılıyoruz. Biz film yollayanların “barış”
düşlerini biraraya getirmek istedik. Film yollayamayanlar da “acaba barış
hakkında ne çekebilirim”i düşledilerse düşlerimiz perdede olmasa bile hayatın
içinde buluşacaktır diye umut ediyoruz. Ayrıca yalnızca film çekerken değil
hayatlarında barışı öne çıkartan ve öyle yaşayanlar farkında olmadan bizim de
yaşamlarımızı güzelleştiriyor.
Barış İçin Sinema girişimcileri projeye yollanan filmlerin perdeye yansımayan ya
da ekranda belirmeyen kısımlarının da peşindedir. Yani filme çekilen
düşüncelerde ne kadar içten olunduğunu görmek istiyoruz. Çektiğimiz barış filmi
gibi mi yaşıyor(uz) acaba? Yoksa egemen sistemi yeniden ve defalarca üretiyor ve
aslında hergün bir başka yerde, bir başka biçimde 'görünen' savaşlara dolaylı da
olsa katkı mı sunuyor(uz)?
Aslında projenin duyurulmasından, kurulan setlere, harcanan emeklere, yollanan
filmlerin bir araya getirilip gösterilmesine kadar her şey, yani bu süreç ve
yine bu süreçteki tüm ilişkiler, nasıl bir film çekebilirim diye beyinlerde ve
ağızlarda dolanan düşünceler, film çekmekle dünyaya barış gelmez diye başlayan
sövgülere kadar yaratılan her etki, barış adına yapılan bir eylemden başka bir
şey değildi. Bir film projesine film yollanmasını istemenin dışında mesela
savaş'ın oyunun yalnızca bir parçası olduğunun altını çizdik, küresel sermayenin
zaten her gün ekonomik, bilimsel ve kültürel olarak da saldırılarına devam
ettiğinin.
Ve alışılagelmiş film festivallerinin 'alıştırageldiği' alışkanlıklardan uzak
kalmaya ve katılımcıları da uzak tutmayı denedik, buna çabaladık. Kazananları ve
kaybedenleri olan bir sistemden yana olmadığımızdan ne filmleri ne de kişileri
yarıştırmadık. Yarışma kültürüyle zihinleri bulandırılan sinema üreticisine
yarışmadan/ yarıştırmadan da bir fikir çevresinde insanların toparlanabileceğini
gösterdik.
Ve ilginç olarak bunları yaparken kendi bireysel gücümüzün dışında bir başka
şeye güvenmedik. Yerli ya da yabancı herhangi bir firmadan, şirketten ve
özellikle -artık ne işe yaradıkları hiç tartışmasız olan- fonlardan tek kuruş
para almadık. Neredeyse sıfır bütçeyle tamamladık bu projeyi.
Projenin tanıtımını yine bir katılımcının bize destek olarak verdiği
www.barisicinsinema.org adresli
site üzerinden sağladık. Bir kaç tanesi dışında katılımcıları tanımıyorduk.
Bütün iletişimi e-posta grubundan yürüttük. Bize gönderilen her fikri paylaştık,
her öneriyi değerlendirdik. Daha önceden birbirlerini hiç tanımayan katılımcılar
birbirleri ile başta bilgi, malzeme ve emeklerini paylaştılar. Ayrıca oyunculuk,
mekan bulma, müzik yapma vs. gibi konulurda yardım da bir yandan talep ediliyor
diğer yandan da karşılanıyordu. Sonuçta örneğin kamerası olmayan birisinin de
film yapabilmesi olanaklı hale geldi. İzleyeceğiniz filmlerden birçoğu bu
yöntemle yapıldı. Malzemesizlik bahane olmaktan çıktı. Katılımcıların
evlerindeki malzemeler bir başkasına yaradı.
Sinema ile profesyonel uğraşmayanların, sinema okulunda okuma-yanların bile ve
hatta kamerası olmayanların bile film yapabileceklerini savunduk, savunmakla
kalmayıp bunun ütopya olmasını beklemedik, 'kendi hayatımızda' bunu
somutlaştırdık.
Film çekme olanakları olmayanların da film çekebilmelerini sağlamak amacıyla
kimsenin yap(a)madığını yaptık. Türkiye'de ilk kez ücretsiz ve herkese açık bir
sinema kampını Bahçeşehir'de düzenledik. Tamamen kişisel desteklerle oluşturulan
bu kampa 5 gün 5 gece boyunca 60'ı konaklamalı 100'den fazla kişi katıldı. Kurgu
sistemlerinden kameralara, müzisyenlerden oyunculara kadar bir film için ne
gerekiyorsa onların buluşmasına olanak sağlandı. Kampta ve sonrasında Karagüneş
ve Siya Siyabent müzik grupları pek çok BARIŞ filmine karşılıksız müzik
hazırladılar.
Üstelik yalnızca büyük şehirlerdeki kişilerin ve belli
yaş/gelir/cinsiyet grubundan insanların değil örneğin bir ilkokul öğrencisinin
de 60 yaşındaki bir ev hanımının da projeye filmiyle katılabilmesi sağlandı.
Ve bu projedeki film yapım deneyimlerimiz gösterdi ki, film denen şey yalnızca
yönetmene ait sayılamaz. Pek çok kolektif düşüncenin ve emeğin ürünüdür.
Dolayısıyla, zaman zaman bize sorulan ‘ünlü yönetmenlerden kim var’ sorusuna hem
ünlü hem de yönetmen kavramını tartışmalı bulduğumuzdan yanıt veremiyoruz.
Tersine bu projeye yollanan filmlerin önemli bir kısmını yönetmenlerin ilk
filmleri oluşturuyor.
Ve madem film üretim biçimlerini farklılaştırmıştık, o halde izlenme biçimleri
de değişmeliydi. Büyük sinema salonlarının yanı sıra kültür merkezlerinin
çoğunda tüm filmleri gösterme olanağı bulduk. Değişik üniversitelerin sinema
kulüpleriyle yine projemiz aracılığıyla tanıştık.
Ama her şeyi tam ve kusursuz yapabildik mi? Elbette hayır. Konu olarak barış
dememize karşın içinde şiddete, silaha, ölümlere çokça yer veren, telif
sorunları olan, istediğimiz formatta bize ulaştırılmayan filmlerin bu projede
yer alıp alamayacağını tartışmak durumunda kaldık. Karşısında olduğumuz
görüşlerin kimi filmlerde tekrarlanıyor ya da savunuluyor gibi durması bizi
endişelendirmişti. Bu tartışmalı filmlerin bir kısmını ilk gösterim kopyalarına
koymadık. Ama bu da tam istediğimiz bir tutum değildi. Biz baştan beri tüm
filmlerin herhangi bir eleme olmadan bu projede yer almasını istiyorduk. 20 Mart
2005 tarihindeki ve bundan sonraki gösterimlerde, ilk kopyaya konmamış
filmlerden, bizim uyarılarımızla telif sorunları giderilmiş, uygun formata
çevrilmiş, zamanında teslim edilmiş olanları da artık yer alıyor.
Bundan başka, aramızdaki iletişimi önemsiyorduk ama kopukluklar da olmadı değil.
Bizim tüm çabalamamıza rağmen herhangi bir festivale yollar gibi bize film
yollayıp, hem kendisinin iletişim, hem de filminin künye bilgilerini hala
bilemediklerimiz buna dahil edilebilir. Üstelik bize yollanan her CD’nin
bilgisayarımızda açılamayabileceği riskinin olduğunu ve hatta bunun iki ayrı
örneğini yaşadığımızı, bu nedenle bu filmleri hiç göremediğimizi ve yalnızca bu
nedenle gösteremediğimizi de belirtmeden geçemeyeceğiz.
Filmlerin CD’ler, DVD'ler halinde çoğaltılmasını ve ‘umuma açık yerlerde alenen
gösterilmesini’ serbest bıraktığımızdan filmlerin nerelerde gösterildiğini biz
bile tam olarak bilmiyoruz. Yine de diyebiliriz ki, oldukça geniş bir alana ve
kent merkezlerinin dışındaki izleyiciye de ulaştık.
Büyük şehirlere, büyük salonlara, büyük kavramlara hapsedilmiş olan sinemayı
dışarı, ait olduğu yere, sokağa çıkartmayı denedik. Kendi başımıza ne durumda
olduğumuzu, neler yapabileceğimizi görmek istedik. İşte, aşağıdaki gösterim
listesinden de anlaşılacağı üzere, biraz da cümle aleme göstermek istedik.
Sahi, siz nasıl görünüyorsunuz?
SİNEMANIN BARIŞA KATKISI ARTARAK SÜRECEK
proje@barisicinsinema.org
TARİH/SAATLERİ KESİNLEŞEN GÖSTERİMLER:
15 Mart 2005 Saat:13:00
Ege Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi Konferans Salonu
İZMİR
18 Mart 2005 Saat:15:30
Çukurova Üniversitesi
Mithat Özhan Büyük Anfi
ADANA
19 Mart 2005 Saat: 19:00
Baraka Kültür Merkezi
(Her iki yakadan katılımla)
Lefkoşa-KIBRIS
20 Mart 2005 Saat: 15:00
Tiyatrom Turkisches Theater
Berlin-ALMANYA
20 Mart 2005 Saat: 17:00
Yapı Sanat Evi
İstaiklal Cad. Rumeli İşhanı 88/35 C Blok 3. kat
Beyoğlu-İSTANBUL
20 Mart 2005 Saat: 18:30
Desem (Dokuz Eylül Üniv.)
Cumhuriyet Bulvarı No:144
Alsancak-İZMİR
20 Mart 2005 Saat: 21:30
Zile TV (Akşam Haberleri Sonrası)
TOKAT
21 Mart 2005 Saat: 20:00
Boğaziçi Üniversitesi Mithat Alam Film Merkezi
İSTANBUL
24 Mart 2005 Saat: 13:30
Orta Doğu Teknik Üniversitesi
MM25 Anfisi
ANKARA
19 Nisan 2005 Saat: 18:30
İletişim Kitabevi Salonu
Kıbrıs Şehitleri Cad. No: 48 a-b
Alsancak
İZMİR
TARİH VE SAATLERİ KESİNLEŞMEYEN GÖSTERİM YERLERİ:
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi
25-31 Mart Sinema Günlerinde
DİYARBAKIR
Akdeniz Üniversitesi
Sinema Kulübü
MERSİN
Aristotle Üniversitesi
Selanik YUNANİSTAN
Tekirdağ Tabip Odası
14 Mart Tıp Bayramında
TEKİRDAĞ
Algonquin College, "T" Binası
Ottawa
KANADA
Sinematek Derneği (sinematek.org)
Çankaya Bld. Çağdaş Sanatlar Merkezi
Çankaya ANKARA
Gazi Üniversitesi
Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi
Yedinci Sanat Sinema Kulübü
ANKARA
Innsbruck
AVUSTURYA
Ingelmunster
BELÇİKA
Afsad
ANKARA
Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat İçin Vakıf
Kadıköy Şubesi
İSTANBUL
Başkent Üniversitesi
ANKARA
Başka Kültürevi
İSTANBUL
|