| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

"Harman köşesinde yayınlanmıştır" 09.06.1998 M.Sinan Oymacı - netyorum.com / Sayı: 78

DURGUNLUK

Son dönemde edindiğim izlenimler, bilgi teknolojisi pazarının donanım bölümünde bir miktar durgunluk yaşandığını gösteriyor. Yazılım ve hizmetler standart çizgisinde devam ediyor. Donanım pazarındaki durgunluk bir süre sonra yazılım ve hizmetler kısmına da sıçrayabilir. Özel yazılım projeleri yapan şirketler bu konuda biraz daha şanslı. Çok büyük bir istikrarsızlık yaşanmadığı sürece projelerine devam etme olanağı buluyorlar.

Pazarda yaz aylarında yaşanan durgunluk konusunda eski seneleri biraz karıştırdığımda 1995 ve 1996’da bu konunun yine gündeme geldiğini, geçen sene ise bunun gündeme gelmediğini gördüm. 1997 senesi yaz ayları daha verimli geçmiş gözüküyorlar. Gerçi önümüzdeki dönemde okulların tatile girmesi ile kısa bir süre çoklu ortama yönelik ürünlerin satışında hareket olacaktır. Ancak, ardından sonbahara kadar bir hazırlık dönemine gireceğiz. Üç aylık süre içerisinde stratejiler belirlenip, harekete geçilecek.

Önümüzdeki on iki ayın nasıl geçeceğini tahmin etmek kolay değil. Özellikle, seçim tarihinin belirlendiğini düşünürsek, 1999’un kolay olmayacağını söyleyebilirim. Bunun böyle olmamasını arzularım. Kamu yatırımlarının ne kadar etkileneceği tartışılır. Yine de olumsuz bakmamakta yarar var. Felaket tellallığı yapmaya çalışmıyorum, ancak, şimdiden önlem almak, güçleri birleştirmekte yarar olduğunu belirtmem gerekiyor. 1996’nın yaz aylarında da siyasi ortamdaki belirsizlik pazarda dalgalanmalara neden olmuştu. Temennim, enflasyonunda düşüş eğilimine girdiği dönemde, bilgi teknolojisi sektörünün durgunluk endişesinden kurtulması.

Bu arada, yurt dışında intel’in ana işlemci fiyatlarını ayarlayarak tekrar ucuzlatmasının, sistem fiyatlarına yansıtıldığı taktirde, kişisel bilgisayar adetlerindeki hedeflerin çok daha kolay yakalanabileceğini görüyoruz. Herkese bol kazançlar, düzgün satışlar.

* * * * *

Yine bir otistik çocuk konulu film, “Mercury Rising - Şifre Merkür”. Harold Becker’in yönettiği filmde, başrolleri, Bruce Willis ve Alec Baldwin paylaşmış. Otistik çocuk rolündeki Miko Hughes’i de unutmayalım. Hughes’u “Apollo 13” ‘ten anımsayabilirsiniz. Filmin senaryosu, Ryne Douglas Pearson’un “Simple Simon” isimli eserinden üretilmiş.

Amerikan Hükümeti yaptığı işlerde kullanmak üzere yeni bir şifre yöntemi geliştirmiş ve uygulamaya almak üzeredir. Bu projede görevli iki uzman süper bilgisayarlarla dahi çözülmesinin olanaksız gözüktüğü şifrenin kırılamaz olduğunu görmek üzere bir bulmaca dergisinde yayınlarlar. Korktukları başlarına gelir. İnsan beyninin gücünü denemek üzere çıktıkları yol, otistik bir çocuk olan Simon’ın şifreyi çözerek, kendilerini aramalarından sonra kompleks bir yapıya bürünür. Simon’ı bu projenin başındaki kişiden korumak ve öldürülmesini engellemek Willis’in görevi haline dönüşür.

Filmden alınabilecek pek çok mesaj var. Dergilerdeki her bulmacayı çözmeyin, hükümetten birileri sizi bulmaya çalışıyor olabilir. İnsan beyninin sırlarını henüz anlamış değiliz, herkesi şaşırtan sonuçlar olabilir. Otistik kişilerin yaşamlarını düşünün. Bu sıralarda vizyonda olan filmler arasında izlenebilir. Yüksek bir tempoya sahip olduğu için sıkılmadan, vaktin nasıl geçtiğini anlamadan izliyorsunuz.

* * * * *

Bir kasap, avukatın yazıhanesine süratle girer ve sorar; “Eğer, bir köpek benim dükkanıma girip bir miktar et çalarsa, köpeğin sahibi bundan sorumlu tutulabilir mi?

Avukat yanıtlar; “Evet. Hiç şüphesiz sorumlu tutulur.”

Kasap devam eder; “O zaman bana beş dolar borçlusunuz. Çünkü biraz önce köpeğiniz dükkanıma girip, beş dolarlık et çaldı.”

Avukat hiç şaşırmadan konuşur; “Bana beş dolar daha verin. Böylece danışmanlık ücretimi ödemiş olursunuz”.

Danışmanlık ücretlerinin her ne koşulda olursa olsun nasıl alınabileceğini gördünüz mü? Üzerinde biraz düşünmekte yarar var.

M.Sinan Oymacı
TRIO Çözüm Evi Bilişim Hizmetleri A.Ş.
elektronik posta: sinanoym@triosh.com


Yorum Ekle Yorumları Listele
78. Sayı önceki yazı 78. Sayı sonraki yazı
Geçmiş Zaman Olur ki Önceki Yazı Geçmiş Zaman Olur ki Sonraki Yazı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye