| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

"Harman köşesinde yayınlanmıştır" 28.10.1997 M.Sinan Oymacı - netyorum.com / Sayı: 93

SATIŞ FİYATI

Ne yapılırsa, yapılsın, nasıl söylenirse, söylensin, bazı kuruluşların, yaptıkları hatalardan ders aldıklarını söylemek mümkün gözükmüyor. Sorun, belki de, yaptıklarının yanlış olmadığını düşünmelerinden kaynaklanıyor. Bu yüzden, müşteri kaybettiklerinin farkında değiller. Pazardaki alıcılarda bunun farkında değil. Al gülüm, ver gülüm mantığı içerisinde ticaret yapılıyor.

Yaklaşık iki sene önce, bir fuarda gördüklerimi aktarırken, bazı ürünlerin Türkiye dağıtıcısı olan firmaların, fuarı izlemeye gelen kişilere verdikleri broşürlerde, satılan ürünlerin hem bayi alış fiyatını, hem de son kullanıcı fiyatlarını yazdıklarını belirtmiştim. Bunun bir sakıncası olmadığı düşünülüyor olmalı ki, geçtiğimiz dönem içerisinde, aynı uygulamaya devam edildiğini, bazı arkadaşlarım söyledi. Ayrıca, eklediler. “Sadece, fuarda broşür dağıtsalar, hadi bir derece (Bu cümleden yola çıkarak, makul karşıladığımı sanmasınlar). Bir de, bu broşürleri, posta yolu ile, ellerine geçirdikleri çeşitli adreslere gönderiyorlar.”

Bu uygulamanın çeşitli sakıncaları var. Son kullanıcıya ürün veren pek çok bilgisayar şirketi, bu firmalardan mal almayı bıraktı. Bu uygulamanın değişmesinde yarar var. Şirketler, konumlarını bilerek, hareket etmeliler. “Satış olsun da, nasıl olursa olsun” yaklaşımı tarihte kaldı. Son kullanıcıya mal satmak istiyorlarsa, kimse onları engellemeyecektir. Amaç, dağıtıcılık yapmak ise, o da mümkün. Ancak, bu ikisinin birbirine karıştırılmamasına özen göstermek gerekir. Broşür maliyetlerini en aza indirmek isteyenler için önerim; ürün özelliklerinin belirtildiği broşürlerin fiyatsız basılması. Fiyatları ayrıca broşürlerin içine ek olarak koyabilirler.

Artık, bazı ürünlerin fiyatları o kadar açığa çıktı ki, kaç para kazandığınızı, müşteriler sizden daha iyi biliyorlar. Bayi alış fiyatını bilmek, son kullanıcının hakkı mıdır? Bu sorunun yanıtlarını arıyorum.

* * * * *

Macera, bilimkurgu, korku filmlerinin ağırlık kazandığı sezonda, bir komedi filmi, vizyonda; “Nothing To Lose - Kaybedecek Bir Şey Yok”. Başrollerini, Tim Robbins ve Martin Lawrence’in paylaştığı filmin yönetmeni, Steve Oedekerk. Aynı zamanda iyi bir oyuncu olan, Oedekerk’i, daha önce yönetmenliğini yaptığı, Jim Carrey’in başrolünde oynadığı, “Ace Ventura: When Nature Calls” filminden anımsayacaksınız.

Eve vaktinden erken dönen Robbins, karısını patronu ile yatakta yakaladığını düşündükten sonra, evden dışarıya çıkıyor. Karısına o kadar güvenmektedir ki, bu manzara sonrasında, ne olursa olsun, hayatında hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağını düşünmektedir. Arabası ile giderken, kendisini soymak üzere arabaya giren Lawrence’e de bu duygular içinde davranır. Ardından, birlikte, eğlenceli bir yolculuğa çıkıyorlar. Film, biri beyaz, diğeri zenci, bu ikilinin yaptıkları, karşılaştıkları eğlenceli olaylar üzerine kurulu.

Özellikle, dört, beş sahnede müthiş bir performans sergiliyorlar. Lawrence’in annesinin oğluna yaklaşması, karı kocanın söz düellosu, soydukları dükkan sahibinin kimin korkutucu olduğu konusundaki yorumu gibi.

Komik bir film izlemek isteyenlere öneririm. İzlediğiniz süre içerisinde, sıkıntılardan uzak, gülerek vakit geçireceğiniz bir film. Sonunda iz bırakmayabilir. Ancak, eğlenmek istiyorsanız, izleyin.

* * * * *

İngiliz tiyatro ve sinema oyuncusu Michael Caine (1933-) ‘e göre; “İnsan doğasının temel kurallarından birisi, güçlü kişilerin yavaş, itaatkar, hizmet eden kişilerin süratli konuşmasıdır. Eğer, süratli konuşmazlarsa, kimsenin onları dinlemeyeceğini zannederler.”

Acaba, bazı üst kademe görevlileri bu sözleri mi, duymuşlar? Yavaş yavaş konuşuyorlar. Böylece, kendilerinin ne kadar güçlü olduklarını göstermeye çalışıyorlar. Bunu bir kenara bırakırsak, ne yavaş, ne hızlı, orta bir tempoda konuşmak en iyisi. Dinleyenleri yormadan, takip etmelerini güçleştirmeden, anlaşılır olmak gerekiyor. Bazen, aynı anda konuşanlara rastlıyorum. Kimse kimseyi dinlemiyor. Galiba, amaçları bu. Karşılarındakine saygı göstermeden, anlaşılmaz olmak istiyorlar. Başarıyı, anlaşılmaz olmak şeklinde ele alırsak, başarılı da oluyorlar.

M.Sinan Oymacı
TRIO Çözüm Evi Bilişim Hizmetleri A.Ş.
elektronik posta: sinanoym@triosh.com


Yorum Ekle Yorumları Listele
93. Sayı önceki yazı 93. Sayı sonraki yazı
Geçmiş Zaman Olur ki Önceki Yazı Geçmiş Zaman Olur ki Sonraki Yazı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye