| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

"Harman köşesinde yayınlanmıştır" 04.03.1997 M.Sinan Oymacı - netyorum.com / Sayı: 90

YILDIZ BİLE OLMUYOR

Nasrettin Hoca’ya sormuşlar; “Eskiyen ayları ne yaparlar?”

Hoca cevap vermiş; “Kırpıp, kırpıp yıldız yaparlar.”

Bizim bilgi teknolojisi sektörüne bakıyorum da, hiç öyle oluyormuş gibi görünmüyor. Uzunca bir süre bile beklemeye gerek olmuyor. Çok kısa bir süre içerisinde, aldığınız sistemlerden daha hızlı, daha yüksek kapasiteli sistemlerle karşılaşıyorsunuz. Geçtiğimiz günlerde tanık olduğum bir görüşme esnasında, alıcı’nın ihtiyacının orta boy bir sistemle çözüleceği konusunda ikna edilmesi mümkün olmadı. Sonunda, kullanıcının kendi kafasında karar verdiği ve oldukça büyük bir sistem için teklif verilmek zorunda kalındı.

Diğer pek çok konuda olduğu gibi, özellikle kişisel bilgisayar alımında da, en büyük, en hızlı, en kapasiteli sistemler talep ediliyor. Pek çok kişinin gerçekten işimi görürse, daha ufak modelini alayım diye düşündüğü yok. En büyük araba, en büyük ev, en paralı ve zahmetsiz iş, en iyi seyahat, hep bizim oluyor. Bizim elimize kimse su dökemez anlayışı, etrafta dolaşıp duruyor.

Kullanıcıları, gerçekten ihtiyaçlarını karşılayacak sistemin verilmekte olduğuna ikna etmek gerekiyor. Gereğinden büyük sistemlerin satın alınması, atıl kapasiteyi ortaya çıkarıyor. Bunun aksi de söz konusu, doğal olarak. Özellikle, müşteri ile bir şekilde anlaşma yapılsın diye, maliyetleri düşürmek için, gereğinden küçük sistemlerin de verildiği biliniyor. Çok kısa bir süre sonra, sistemlerin büyütülmesi gündeme geliyor. Bazı durumlarda, eski sistemin büyütülmesi de olası değil ise, yeni sistemlerin satın alınması gerekiyor. Bunların tamamı, son kullanıcı eğitiminden geliyor. Kullanıcıları ne kadar eğitirsek, elimizdeki bilginin ne kadarını aktarırsak, o kadar avantajlı duruma geçeceğiz. Aksi taktirde, kısır döngünün içinde dolaşıp dururuz.

* * * * *

Önümüzdeki ay gerçekleşecek bir organizasyondan söz etmek istiyorum. İnternet@97. İnterpro’nun düzenlediği bu organizasyon; fuar, ulusal internet günleri ve İnternet Society’den de iki konuşmacının getirileceği uluslararası internet II zirvesi. İnternet ile ilişkili herkesin muhakkak zaman ayırarak katılması gereken bir oluşum. Tarih, 3-6 Nisan. Bilgi teknolojisi sektörünün harıl harıl üzerinde çalıştığı bir konu olan “Internet”, masaya yatırılıp, enine boyuna incelenecek gibi görülüyor.

* * * * *

Birbiri ardından, seyredilmesi gereken filmler vizyona girmeye başladı. Film seyretmekten hoşlananların, hangi filme gidileceğine, karar vermekte zorlanacakları günlerin içindeyiz. Geçen hafta ki gibi, bu haftaki filmimizde bir yaşam öyküsü. “Özgürlüğün Bedeli - Michael Collins”.

Filmin yönetmeni; yine IRA ile bağlantılı bir film olan “Crying Game” ‘i de yöneten Neil Jordan. Başrollerde; “Schindler’s List ve Nell” ‘den anımsayacağınız Liam Neeson, Julia Roberts, Alan Rickman ve Aidan Quinn yer alıyorlar.

Film, 31 yaşında öldürülen İrlanda Serbest Ordu’sunun askeri ve stratejik liderinin öyküsünü bizlere anlatıyor. Filmde ne ile karşılaşacağınızı, en çarpıcı şekilde filmin sonunda, İrlanda Başkanı Eamon De Valera’nın 1966’da söylediği söz anlatıyor. “Tarih, Michael Collins’in büyüklüğünü kaydedecek ve o zaman, bu benim günahlarıma yazılacaktır”. Michael Collins, büyük mücadeleler sonucunda İngiltere ile müzakere masasına oturacak, ancak, sadece İrlanda’nın Serbest İrlanda olmasını sağlayarak geri dönecektir. Bu, bir grup tarafından İrlanda Cumhuriyeti olmasını engellediği için kabul edilemezdir. Sonunda, Michael Collins öldürülür. Karşı grubun başında Eamon De Valera vardır.

IRA’nın konumunu, bir liderle toplumların neler yapabileceğini, mücadeleyi içeriden destekleyenlerin önemini aktaran güzel bir film. İzlemenizde yarar var.

* * * * *

Tom Sawyer’dan anımsayacağınız, Amerika’lı yazar Mark Twain’e (1835 - 1910) göre; “Doğru seçilmiş bir kelime etkili olabilir, ancak, hiç bir kelime doğru zamanda yapılmış bir suskunluk’tan etkili değildir.”

Atalarımızın dediği gibi; “Söz gümüşse, sükut altındır.”

M.Sinan Oymacı
TRIO Çözüm Evi Bilişim Hizmetleri A.Ş.
elektronik posta: sinanoym@triosh.com


Yorum Ekle Yorumları Listele
90. Sayı önceki yazı 90. Sayı sonraki yazı
Geçmiş Zaman Olur ki Önceki Yazı Geçmiş Zaman Olur ki Sonraki Yazı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye