| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

Eğlence 02.10.2003 - netyorum.com / Sayı: 145

 

"Aynı"

Adam ve karısı yatakodasında hazırlanırken, kadın aynada dikkatli gözlerle kendisine bakmaya başlamış ve kocasına dönerek;

"Hayatım biliyor musun, aynada kendime baktığımda yaşlı bir kadın görüyorum artık. Yüzümde çizgiler var, göğüslerim eski şeklinde değil, bacaklarım kalınlaştı, kollarım yumuşadı".

Ardından devam etmiş;

"Bana kendimi iyi hissetmemi sağlayacak olumlu birşey söyleyebilir misin?

Kocası yanıtlamış;

"Gözlerin hala mükemmel görüyor".


"Zayıflama Yöntemi"

Doktor aşırı şişman hastasına bakarak; "Size bu kutuda gördüğünüz yuvarlak hapları veriyorum. Çok faydasını göreceksiniz. Bunları yutmayacaksınız. Kullanma talimatı çok basit; her gün sabah ve akşam iki kez yere boşaltıp, yerden toplayarak kutuya geri koyacaksınız".


"Acı Haber"

Üç arkadaş bir gökdelen inşaatında çalışıyorlardı. Bir gün çalışırlarken talihsizlik sonucu bir tanesi 50. kattan aşağıya düştü ve anında öldü. Ambulans arkadaşlarını götürürken kalan iki kişi arkadaşlarının eşine haberi nasıl vereceklerini konuşuyorlardı. Birisi dedi ki; "Ben bu tür acılıhaberleri verme konusunda deneyimliyim. Bu konuyu üstleniyorum".

Yaklaşık iki saat sonra inşaata geri döndüğünde elinde bir kasa bira vardı. Arkadaşları merakla sordular; "Bu biraları nereden aldın?"

- Arkadaşımızını karısı verdi.

- Nasıl olur? Hem kocasının öldüğünü söyledin, o da sana tuttu bir kasa bira verdi.

- Aslında pek öyle olmadı. Eşi kapıyı açtığında ona "Siz Süleyman'ın dul eşi olmalısınız" dedim.

Bunun üzerine o; "Hayır, ben dul değilim" dedi.

Ben de ona; "Bir kasa birasına iddiaya girer misin?" dedim.


"Yalan Yarışması"

Padişah bir gün, "Bana yalan söyleyebilene bir küp dolusu altın vereceğim!" demiş.

Yalancılar hemen saraya koşuşturup başlamışlar yalana;

"Bir kuş, aslanı kapıp yuvasına götürdü".

"Bunun neresi yalan? Kuş kartaldır, arslan da kuzu kadar minik bir yavru. Kaptı mı götürür tabii!..''

"Komşu ülkede bir eşeği kral yaptılar!.."

"Ülkenin kralı, pencereden bakınırken tacını düşürmüş. Taç da pencerenin altındaki eşeğin başına geçmiş. Taç kimin kafasındaysa, kral odur tabii!.."

"Padişahım, ben gökyüzüne bir ok attım. Altı ay sonra geri döndü!"

"Senin ok bir ağacın üstüne düşmüştür. Ağaç, sonbaharda yapraklarını dökünce, takılacak yer bulamayıp yere inmiştir".'

Böylece padişah, her yalana gerçek bir bahane bulmuş ve kimse padişaha bu yalandır dedirtememiş.

Ama bir gün Keloğlan gelmiş;

"Padişahım, sen benim babamdan borç olarak bir küp dolusu altın almıştın. Şimdi geri almaya geldim. Yalandır dersen ödülümü ver. Yalan değil dersen borcunu öde!.."


Yorum Ekle Yorumları Listele
145. Sayı önceki yazı 145. Sayı sonraki yazı
Eğlence Önceki Yazı Eğlence Sonraki Yazı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye