| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

Eğlence 10.05.2001 - netyorum.com / Sayı: 70


"Kumanda Cezası"

Süpermarket'te alışveriş yapan hanım, alacaklarını tamamladıktan sonra hesabı ödemek üzere kasaya gider. Aldıklarını kasaya bırakır.

Kasiyer sorar; "Nakit mi, kredi kartı mı?"

Hanım, çantasını açıp, bakar ve yanıtlar; "Nakit".

Ancak çanta açıkken içerisinden bir televizyon uzaktan kumandası yere düşer. Kadın kumandayı alıp, tekrar çantasına koyar.

Kasiyer merakla; "Aferedersiniz ancak siz hep televizyon kumandasını yanınızda mı taşırsınız?"

- Hayır ancak kocam benimle alışverişe çıkmayı kabul etmedi. Kumandayı evde bırakmamak verebileceğim en iyi ceza.


"Ekip Çalışması"

Adam parkta oturmuş, temiz hava alıyor, etrafı seyrediyor. Biraz ilerde, her hallerinden Karadenizli oldukları belli olan ve kazma kürek çalışan iki kişi dikkatini çekiyor.

Öndekinin elinde kazma, çukur açıyor. Arkadakinin elinde kürek, açılan çukuru dolduruyor. Bu arada elinde kazma olanı, az ilerde yeni bir çukur açıyor, arkadaki gelip çukuru dolduruyor.

Bir, üç, beş. Adam, bu manzara karşısında bir süre kafa yormuş, ne yapıyorlar diye. Ama
mümkünü yok, çıkaramamış. Meraktan da ölecek. Kalkmış, yanlarına gitmiş:

- Yahu arkadaşlar, sabahtan beri sizi seyrediyorum. Ne yaptığınızı bir türlü anlayamadım. Neden biriniz çukur açıyor, sonra diğeriniz o çukuru kapatıyor?

Karadenizlilerden biri cevap vermiş:

- Aslında biz üç kişilik bir fidan dikme ekibiyiz. Fidanı çukura koyan arkadaş bugün izinli de. 

Not: Sayın Beysun Öztop'a teşekkür ederiz. 


"İki Altın Kural"

Hayatta başarılı olmak için 2 altın kural vardır:

Kural 1: İnsanlara bildiğiniz herşeyi anlatmayın.


"Hangi?"

Göl kenarında dolaşmakta olan korucu, elinde iki büyük balık tutarak yürüyen bir balıkçıya rastlar. O mevsimde henüz avlanma yasağı olduğu için korucu sorar; "Balık avlama izniniz var mı? Üstelik şimdi avlanma yasağı var".

Balıkçı, elindekileri göstererek, "Bunları mı soruyorsunuz? Bunlar avladığım balıklar değil ki, benim evcil hayvanlarım. Buraya ne zaman gelsem bir ıslık çalarım, bunlar zıplayara gelirler. Ben de onları şimdi dolaştırıyordum".

Korucu inanmadığını gösterecek şekilde balıkçıya bakar ve yaptığının yasal olmadığını tekrar belirtir.

Balıkçı bunu üzerine, "Bak şimdi ne yapacağım" der ve elindeki balıkları göle fırlatır.

Korucu; "Tamam, şimdi ıslık çal da balıklar gelsinler bakalım"

- Hangi balıklar?


"Yirmi Dakika"

Gece devriye görevini yapan ekip sahil kenarında bir arabanın durduğunu fark eder. Karanlıkta ışıkları yanan araba dikkatlerini çeker ve arabanın yanına giderler.

Arabanın şoför koltuğunda genç bir adam, arka koltuğunda da genç bir kız oturmaktadır.

Şoför tarafındaki cama vurarak, açılmasını ister, ardından; "Ne yapıyorsunuz burada" diye sorar.

Genç adam, elindeki dergiyi kaldırarak; "Görmüyor musun, dergi okuyorum"

Polis arka koltuktaki genç kızı göstererek; "Peki, o ne yapıyor?

Genç adam; "Ne yaptığını görmüş olmanız gerek. Örgü örüyor".

Polis memuru sormaya devam eder; "Siz kaç yaşındasınız?"

- Ben ondokuz yaşındayım.

- Peki, genç hanım kaç yaşında?

- Yirmi dakika sonra onsekiz olacak.


Yorum Ekle Yorumları Listele
70. Sayı önceki yazı 70. Sayı sonraki yazı
Eğlence Önceki Yazı Eğlence Sonraki Yazı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye