| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

Eğlence 15.06.2000 - netyorum.com / Sayı: 25


"Ayı İni"

Dört kişilik avcı grubu, tecrübeli avcı Temel'in önderliğinde ormanda ilerlemekte. Karşılarına küçük bir delik çıkar.

Temel; "Yatın yere, tavşan deliği!"

Bütün avcılar yere yatarlar. Gerçekten bir müddet sonra delikten tavşan çıkar. Avcılar hemen vururlar.Tekrar yürümeye başlarlar. Bir süre sonra büyükçe bir delik çıkar karşılarına.

Temel; 'Yatın yere, tilki deliği!"

Yatarlar. Biraz sonra tilki çıkar. Onu da vururlar. Tekrar yola düşerler. Bu defa daha büyük bir delik çıkar.

Temel; "Yatın yere, ayı ini!"

Yere yatarlar ve çıkan ayıyı vururlar. İyice keyiflenen avcılar yürümeye devam ederler. Kısa bir zaman sonra kocaman bir deliğin başında dururlar. Acemiler hep birden Temel'e bakar.

Temel; "Uşaklar ne çıkacağını bilmiyorum. Ama yatın yere, ne çıkarsa bahtımıza!" . . .

Ertesi gün gazetelerde;"Dört avcı tren altında can verdi..."


"Yavru Deve"

Anne ve yavru deve bir gün yan yana dururlarken yavru deve annesiyle konuşmaya başlamış.

- Anneciğim, niçin bizim ayaklarımız bu kadar büyük ve üç parmaklı?

- Çölde yürürken yumuşak kumların üzerinde batmadan rahat hareket edebilmemiz için evladım.

Bir süre sonra yavru deve tekrar sorar;

- Anneciğim, niçin bizim kirpiklerimiz bu kadar uzun?

- Kum fırtınası esnasında gözümüze kum kaçmasın diye yavrum.

Kısa bir aradan sonra yavru devenin bir soru daha aklına gelir;

- Anneciğim, niçin bizim sırtımızda hörgüç var?

- Uzun çöl yolculukları sırasında susuzluk çekmememiz için. Böylece çok uzun süre seyahat edebiliriz.

Yavru deve bir süre düşünür ve

- Peki anneciğim, kumda batmamak için büyük ayaklara, gözümüze kum kaçmasın diye uzun kirpiklere ve çöl yolculuğu esnasında susuzluk çekmememiz için hörgüce sahipsek, hala anlamadığım bir şey var.

- Nedir yavrum?

- O zaman bizim bu hayvanat bahçesinde ne işimiz var?


"Yakalandık"

Akşam yemeği esnasında orta yaşlı bir çift konuşuyorlarmış

Kadın; "Eğer ben ölürsem ne yaparsın? Tekrar evlenir misin?"

Erkek; "Hayır. Kesinlikle evlenmem"

K; "Niçin hayır? Evli olmaktan memnun değil misin?"

E; "Tabii ki memnunum. Bunu da nereden çıkardın?"

K; "O zaman niçin tekrar evlenmem dedin?"

E; "Tamam, haklısın. Evlenirim."

K; "Gerçekten mi?" (Yüzünde üzüntülü bir tavırla)

E; (Derin bir iç çeker)

K; "Bizim yatağımızda onunla beraber yatar mısın?"

E; "Başka nerede yatabiliriz ki?"

K; "Benim fotoğraflarımı kaldırıp, yerlerine onunkileri mi koyarsın?"

E; "Herhalde böylesi uygun olacaktır."

K; "O zaman benim golf takımlarımı da kullanmasına izin verirsin."

E; "Kullanamaz ki. O solak."

K; (Sessizlik)

E; "Şimdi faka bastık" (içinden)


"Uyanınca"

Doktor muayenehanesine gelen iki bacağı da kırılmış yaşlı işçiye sordu; "Bu nasıl oldu?"

Çiftlikte çalışan yaşlı işçi yanıtladı; "Doktor, yirmibeş yıl önce......"

Doktor sözünü kesti; "Geçmişte ne olduğunu sormadım ki. Bu sabah iki bacağınızı birden nasıl kırdınız? Onu soruyorum."

Yaşlı çiftçi devam etti;

"Ben de size onu anlatmaya çalışıyorum. Yirmibeş yıl önce bu çiftlikte çalışmaya başladığım günün akşamında, çiftlik sahibinin kızı odama geldi ve bana bir ihtiyacım olup olmadığını sordu."

Ben de "Hayır, teşekkür ederim" dedim. Ardından bana tekrar "Bir şeye ihtiyacınız olmadığından emin misiniz?" diye sordu.

Ben, "Evet, eminim. İhtiyacım yok dedim".

Kız odadan çıkmadan arkasını dönerek; "Gerçekten sizin için yapabileceğim bir şey olmadığını mı düşünüyorsunuz?" dedi.

Ben de tekrar; "Elbette yok" dedim.

Doktor araya girerek; "Bu anlattıklarınızın sizin kırık bacaklarınızla ne ilgisi var?"

Yaşlı çiftçi; "Bu sabah çatıyı tamir ederken, kafama dank etti ve çatıdan düştüm".


"Karpuz"

Bir çiftçinin karpuz tarlası varmış. Çok güzel karpuzlar yetiştiriyormuş. Ancak geceleri köyden çocuklar tarlaya girip karpuz çalıyorlamış. Çiftçi ne yaptıysa bunun önüne geçememiş.

Bir süre düşündükten sonra aklına bir fikir gelmiş ve tarlaya büyük harflerle "BU KARPUZLARDAN BİR TANESİNE SİYANÜR ZERK EDİLMİŞTİR" yazısı koymuş.

Ertesi sabah bakmış bütün karpuzlar yerinde. "Tamam" demiş kendi kendine, "Sonunda çözümü buldum, artık rahatım".

Bir hafta sonra bir sabah tarlaya gitmiş bir de ne görsün, bütün karpuzlar tamam ancak tarlada bir levha daha; "ŞİMDİ İKİ TANE OLDU"


Yorum Ekle Yorumları Listele
25. Sayı önceki yazı 25. Sayı sonraki yazı
Eğlence Önceki Yazı Eğlence Sonraki Yazı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye