| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları

Eğlence 01.06.2000 - netyorum.com / Sayı: 23


"Anne Farkı"

İki bacaksız karşı karşıya geçmiş, kimin babası kimi döver, onu tartışıyorlarmış.

Bir tanesi bağırmış; "Bİ KERE BENİM BABAM SENİN BABANDAN DAHA İYİDİR!!"

Diğeri altta kalır mı, o da bağırmış; "BENİM ANNEM DE SENİN ANNENDEN DAHA İYİDİR!!!!"

Bunu duyunca bizimkisi duraklamış;"Hmmm sanırım haklısın. Çünkü benim babam da aynı şeyi söylemişti"


"Çorba Kepçesi"

Hasan annesini akşam yemeğine davet etmiş. Yemek sırasında anne hep Hasan'ın ev arkadaşının ne kadar çekici olduğunu düşünmeden edememiş. Yemek süresince, oğluyla kız arasında neler olduğu konusunda meraktan çıldırıyormuş.

Bunu farkeden Hasan; "Anneciğim, Ayşe ile aramızda inan hiçbir şey yok. Biz sadece ev arkadaşıyız" demiş.

Bir hafta kadar sonra Ayşe, Hasan'a sormuş; "Annenin yemege geldiği geceden beri çorba kepçesini bir türlü bulamıyorum. Nerede olduğu konusunda bir fikrin var mı, sence annen almış olabilir mi?"

Hasan yanıtlamış; "Aldığını sanmıyorum ama bir e-posta gönderip ona sorayım.

Sonra, annesine şöyle yazmış; "Anneciğim, sana aldın demiyorum, almadın da demiyorum ama gerçek şu ki, bize yemeğe geldiğinden beri çorba kepçesi kayıp"

Bir kaç saat sonra annesinden şöyle bir e-posta gelmiş; "Sevgili oğlum, sana Ayşe ile yatıyorsun ya da yatmıyorsun demiyorum. Ama gerçek şu ki, eğer o kendi yatağında uyuyor olsaydı şimdiye kadar çorba kepçesini çoktan bulmuş olmalıydı."


"Kıl Testere"

Adamın biri elinde "U" şeklinde küçük bir demir ve iki ucu arasında gözle görülmesi çok zor bir kıl testere ile buluşlara patent veren özel bir şirketin kapısını çalar. Görevliler pek ciddiye almamakla beraber buluşunun ne olduğunu ve nasıl kullanıldığını anlatmasını isterler.

Mucidimiz başlar anlatmaya; "Bu gördüğünüz alet son model bir fare kapanıdır. 'U' şeklindeki bu kapanın uçlarından birine beyaz, diğerine de kaşar peyniri yerleştirilir. Daha sonra kapan farelerin geldiği bir yere konulur. Peynirleri gören fare kapanın altına gelip, 'Beyaz peynir mi yesem, kaşar peyniri mi yesem?' diyerek seçim yaparken, başını mütemadiyen sağa ve sola çevirmek durumunda kalır. Bu esnada göremediği kıl testere başını keser ve fare ölür."

Bu açıklamalardan sonra zeki mucid kendini bir anda kapı dışında bulur. Her neyse, çabuk pes etmez ve bir kaç hafta içinde şirket yetkilileri ile bir buluşma daha ayarlar.

Başlar anlatmaya; "Bu sefer fare kapanından peynirleri kaldırdım, böylece daha ekonomik hale gelmiş oldu. Kullanımı ise aynı kolaylıkta. Kapan farelerin geldiği bir yere yerleştirilir, kapanın altına gelen fare, kendi kendine sorar ve düşünür ' beyaz peynir nereye gitti?, kaşar peyniri nereye gitti?' İşte tam bu sırada kafasını sağa sola çevirirken, kıl testere tarafindan başı kesilir ve fare ölür."

Not: Bizim Zihni Sinir'de bir zamanlar böyle projeler geliştirerek çok para kazanmıştı!


"Küpe"

Adamın biri ofiste bir bakmış yan masadaki çalışma arkadaşının (erkek) tek kulağında küpe var. Adam bir anlam verememiş. Çünkü arkadaşı aslında çok tutucu ve silik bir tipmiş.

O yüzden de dayanamayıp sormuş; "Hey Joe... Küpelere ilgin olduğunu bilmiyordum.???"

"Aaaa, abartacak birşey yok, sadece bir küpe işte."

"Sanırım ben yeni farkediyorum. Ne zamandır takıyorsun o küpeyi?"

"Karım onu yatağımızın içinde bulduğundan beri"


"Meşhur Yalanlar"

Aaa, sana en az beş e-mail gönderdim, almadın mı?
Abi elimde kalmadı, siz gelmeden biraz önce son parçayı sattım.
Abi ikinci köprüde bir basmışım, kadran 225.
Abi sen kapat, ben hemen arıyorum.
Abi siz önden gidin, orada buluşuruz.
Aradım valla yoktun.
Arayacaktım ama işler çok yoğun, kafamı kaldıramıyorum.
Ayıp ettin valla kimseye söylemem.
Ben demiştim.
Ben de şimdi seni arayacaktım.
Ben zaten böyle olacağını biliyordum.
Benim köylüm, benim çiftçim, benim memurum.
Bilsem söylemez miyim?
Bir kereden birşey çıkmaz.
Biz de tam kapıdaydık.
Biz de şimdi kapıdan girdik.
Biz demokrasinin bekçisiyiz.
Bu kızı kimler istedi de vermedik.
Burada torpil geçmez.
Çek bekliyorum, geç kaldı, gelsin hemen yatıracağım.
Çocuğu yolladım, birazdan sende.
Çok yakın ahbabım olur.
Davetliydik ama gitmedik.
Elimizde büyüdü.
Emrin olur.
En geç haftaya hepsini öderim.
Girilmez levhasını görmedim.
Giyince esner, merak etmeyin.
Hanımefendi tabaklar tamamiyle ithal malıdır.
Hatırası var.
Hayır efendim çekmez.
Herkese eşit zam yapıldı.
Herşeyin en iyisine layıksın.
Hiç acıtmayacak.
İmkansız, daha ucuza bulamazsınız.
Kaç kez aradım bi bilsen.
Kapatmam lazım, arkamda patron var.
Kesinlikle kırılmaz.
Kolay gelsin.
Kurtarmıyor abla, inan zararına satıyorum.
Kusura bakma be güzelim, bizde de hiç bozuk kalmadı.
Noolacak ki ben yüzüne de söylerim.
O benim ağabeyim gibiydi.
Oo hooo...çoktaaaan.
Orijinal yedek parçası.
Öğle tatili yapmıyoruz.
Paranın ne önemi var mühim olan insanlık.
Paraya para demiyormuş.
Saat durmuş, çalmadı.
Sadece arkadaşız.
Seni sevdiğim için yapıyorum bunları.
Sorun çıkartırsa geri getir.
Sürekli arıyorum, düşmüyor.
Şimdi seni düşünüyordum.
Telefon şehirler arasına kapalı.
Üç saatte Ankara'ya girdik.
Yarın tamam.
Yedi göbekten İstanbul'luyuz.
Yemeğe kalın.
Yok canım, benim değil, arkadaşlar unutmuş.
Yolda lastik patladı.


Yorum Ekle Yorumları Listele
23. Sayı önceki yazı 23. Sayı sonraki yazı
Eğlence Önceki Yazı Eğlence Sonraki Yazı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye