EN GÜZEL ÇİÇEK
Dalları dağınık selvi ağacının
altındaki boş banka oturdum, niyetim okumaktı....
Kaşlarım çatık, hayata küskündüm. Çünkü dünya
beni üzmeye niyetliydi.... Sanki tüm bunlar günü mahvetmeye yetmezmiş gibi bir
küçük çocuk çıkageldi. Başı öne eğik önümde durdu... Ve heyecan içinde “Bak ben
ne buldum?” dedi...
Elinde zavallı bir çiçek duruyordu.
Yaprakları susuzluk ve ışıksızlıktan solgun...
Çiçeği almamı istiyordu ki bir an önce
oyununa dönsün...
Yapmacık bir şekilde gülümsedim ve yana doğru
kaydım. Oysa uzaklaşacağına yanıma oturdu. Çiçeği burnuna götürüp kokladı ve
abartılı bir şaşkınlıkla: “Çok güzel kokuyor ve çok da güzel... Ben onun için
bunu size kopardım” dedi
Bana uzattığı bitki ölüyordu ya da ölmüştü.
Ne parlak bir turuncu, sarı ne de kırmızıydı. Ama onu almazsam çekip
gitmeyecekti...
Elimi almak için uzattım ve dedim ki: “Tam
istediğim gibi”.
Ama o ne yaptı?
Çiçeği bana vereceğine, havaya uzattı...
İşte o an anladım ki; çiçek veren bu çocuk:
bir KÖRDÜ...
Sesim titriyordu, gözyaşım güneşte
parlıyordu. Ona “En güzel çiçeği” bana verdiği için teşekkür ettim.
“Bir şey değil” dedi... Tekrar oynamaya
koşarken, günümü nasıl altüst ettiğini bilmeden!!!
Orada durdum ve o ağacın altındaki o çaresiz
kadını nasıl gördüğünü düşündüm... O umutsuz, kötü durumumu nasıl bilmişti?
Belki de yüreğiydi, gerçeklerle kutsanmıştı... Kör bir çocuğun gözlerinden
görebilmiştim en sonunda, suçun dünyada değil bende olduğunu. Tüm zamanlar
boyunca KÖR olan bendim...
Şimdi artık yaşamdaki güzellikleri görmek ve
her saniye için teşekkür etmek, yapmam gerekendi...
O solmuş çiçeği alıp burnuma götürdüm ve
nefis kokusuyla içimi doldurdum...
Baktım çocuk elinde başka ölü bir çiçekle
yaşlı bir adamın yaşamını değiştirmek için gitmekte...
Cherly Costello Forsey
çeviren: Doğugül Kan
e-posta: gul_kan@hotmail.com
|