BABANIN YÜREKTEN SÖZLERİ
Benim 23 yaşındaki oğlum Dan,
antrede dikilmiş, evine "güle güle” demeye hazırlanmıştı. Sırt
çantası yolculuk için hazırdı. 2, 3 saat içinde Fransa’ya uçacaktı.
Bir senenin sonuna kadar yabancı bir dil öğrenmek ve yabancı bir
ülkede yaşama deneyimi kazanmak için orada kalacaktı.
Bu Dan’ın hayatında dönüm noktasıydı, okul günlerinden gençliğe
geçmişti. Güle güle diyeceğimizde onun yüzüne yakından baktım. Ona
bunun son ayrılık olması için bazı öneriler vermek isterdim.
Ama dudaklarımdan hiç ses çıkmadı. Deniz dışında, evimizin
sessizliğini bozan hiçbir şey yoktu. Martılar hiç değişmeyen
dönüşleriyle suyu havalandırırken , dışarıda keskin ağlama seslerini
duyabiliyordum.
İçeride hareketsiz ve sessiz duruyor ve oğlumun içe işleyen yeşil
gözlerine bakıyordum.
Böyle bir fırsatı ilk kez kaçırmadığımın farkındaydım ama bu her
şeyi daha da zorlaştırıyordu. Daniel, küçük bir çocukken hazırlık
sınıfına ilk başladığı gün ona otobüse kadar eşlik etmiştim. Otobüs
köşeden döndüğünde, elimi tutan elindeki heyecanı hissetmiştim.
Otobüs durduğunda, yanaklarından renk yayıldığını görmüştüm. Şimdi
yaptığı gibi bana bakmıştı.
“Bu neye benziyor baba? Bunu yapabilir miyim? Başarabilecek miyim?”
ve sonra otobüse binerek kaybolmuştu. Otobüs gitmişti ve ben bir
kelime edememiştim.
On yıl sonra, annesiyle ben, onu okuyacağı üniversiteye götürdük.
İlk gece yeni arkadaşlarıyla dışarı çıktı ve ertesi sabah
karşılaştığımızda rengi uçmuş, ciddi bir şekilde ateşlenmişti. Biz
içki yüzünden olduğunu sandık.
Güle güle demeye girdiğimde, Dan odasında, yatağında hasta
yatıyordu. Ona hayatının bu yeni döneminde kendine güven ve cesaret
verebilecek bir şeyler söylemek isterdim. Yine cümlelere yenildim.
“Umarım daha iyisindir Dan” gibi bir şey saçmaladım. Sonra geri ve
sola döndüm. Şimdi onun önünde ayakta duruyordum ve daha önce bunun
gibi fırsatları kullanamadığım zamanları hatırladım. Bu hangimize
sık sık olmaz ki; bir oğul ölürken veya bir kız çocuğu evlenirken?
bu gibi seremonilerde ne yapılması gerekiyorsa yaparız. Ama
çocuklarımızı bir kenara çekip, bizim için ne anlam ifade
ettiklerini ya da gelecekten ne beklemeleri gerektiğini onlara
anlatmalıyız.
Bir keresinde nasılsa bu şansı kaçırmadım. Üniversiteden mezun
olduktan sonra, bir gün Dan’la konuşmuş ve okul bittikten sonra
kendime bir yıl ayırmamış olmanın en büyük hatalarımdan biri
olduğunu söyledim. Bütün dünyayı dolaşabilirdim. Çünkü hayata anlam
ve derinlik katan en iyi yolun bu olduğuna inandım. İlk evlendiğim
ve işe başladığımda, başka bir kültürde yaşama hakkındaki hayal daha
sonraları rafa kalkmak zorunda kaldı .
Dan bunu gerçekleştirdi kariyerini tamamlamayı doldurduğu için
arkadaşı ona bir çılgın olduğunu söyledi. Ama üniversiteden mezun
olduktan sonra, bir garson, kütüphanede asistan ve bir kurye olarak
çalıştı, bu yüzden Paris e gidebilecek kadar para biriktirdi.
Gidişinden önceki gece, yatağımda döndüm durdum, ona
söyleyeceklerimi kurdum. Hiçbir şey düşünemiyordum. Belki de bu o
kadar da gerekli bir şey değildi. Bütün dünyanın görüş açısıyla
bakıldığında bir babanın oğluna söyledikleriyle onu nasıl derinden
etkilediği ne kadar önemlidir?
Ama onun önüne geldiğimde bunun bir anlama geldiğini anladım, babam
ve ben birbirimize düşkündük ve asla onun benim için böyle cümleler
kurmak için düşünmesi gerekmedi. Böyle bir an hiç yaşamadım. Neler
hissettiğini oğluna söylemek niye bu kadar zor olmak zorunda?
Ağzım kurumuştu ve söyleyeceğim birkaç sözü bilebiliyordum. En
sonunda “Dan” diye kekeledim; ”Eğer kendi adıma bir seçme şansım
olsaydı, seni seçerdim” bu söylediklerimin hepsiydi . Ne anlatmak
istediğimi anladığımdan emin değildim ama sonra bana doğru bir adım
attı ve kollarıyla bana sarıldı. Kısa bir süre sonra dünya ve her
şey kayboldu, deniz kıyısındaki evimizde ben ve Dan vardı yalnızca.
Bir şeyler söylemek üzereydi, ama gözlerim yaşla doldu ve ne
söyleyeceğini kaçırdım. Ben sadece yüzüme dokunan yeni çıkmış
sakallarını fark ettim ve zaman dolmuştu. İşe gittim ve birkaç saat
sonra Dan kız arkadaşıyla yola çıktı.
Sahil boyunca yürürken onu düşündüm. Millerce uzakta German
bulvarında karşıya geçmek için acele ediyor olabilir,Louvre’den
geçiyor veya Seine’ deki bankanın solunda bir şey içiyor olabilir.
Dan’a söylediğim şey uygunsuz ve hantaldı. Hiçbir şeydi ama şimdi
her şey …
İnternet'ten
Çeviren: Seda Tuna
Not: Bu çalışmayı bize ulaştıran
Sayın Doğugül Kan'a teşekkür ederiz.
|