| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları


BABANIN YÜREKTEN SÖZLERİ
 

Benim 23 yaşındaki oğlum Dan, antrede dikilmiş, evine "güle güle” demeye hazırlanmıştı. Sırt çantası yolculuk için hazırdı. 2, 3 saat içinde Fransa’ya uçacaktı. Bir senenin sonuna kadar yabancı bir dil öğrenmek ve yabancı bir ülkede yaşama deneyimi kazanmak için orada kalacaktı.

Bu Dan’ın hayatında dönüm noktasıydı, okul günlerinden gençliğe geçmişti. Güle güle diyeceğimizde onun yüzüne yakından baktım. Ona bunun son ayrılık olması için bazı öneriler vermek isterdim.

Ama dudaklarımdan hiç ses çıkmadı. Deniz dışında, evimizin sessizliğini bozan hiçbir şey yoktu. Martılar hiç değişmeyen dönüşleriyle suyu havalandırırken , dışarıda keskin ağlama seslerini duyabiliyordum.

İçeride hareketsiz ve sessiz duruyor ve oğlumun içe işleyen yeşil gözlerine bakıyordum.

Böyle bir fırsatı ilk kez kaçırmadığımın farkındaydım ama bu her şeyi daha da zorlaştırıyordu. Daniel, küçük bir çocukken hazırlık sınıfına ilk başladığı gün ona otobüse kadar eşlik etmiştim. Otobüs köşeden döndüğünde, elimi tutan elindeki heyecanı hissetmiştim. Otobüs durduğunda, yanaklarından renk yayıldığını görmüştüm. Şimdi yaptığı gibi bana bakmıştı.

“Bu neye benziyor baba? Bunu yapabilir miyim? Başarabilecek miyim?” ve sonra otobüse binerek kaybolmuştu. Otobüs gitmişti ve ben bir kelime edememiştim.

On yıl sonra, annesiyle ben, onu okuyacağı üniversiteye götürdük. İlk gece yeni arkadaşlarıyla dışarı çıktı ve ertesi sabah karşılaştığımızda rengi uçmuş, ciddi bir şekilde ateşlenmişti. Biz içki yüzünden olduğunu sandık.

Güle güle demeye girdiğimde, Dan odasında, yatağında hasta yatıyordu. Ona hayatının bu yeni döneminde kendine güven ve cesaret verebilecek bir şeyler söylemek isterdim. Yine cümlelere yenildim. “Umarım daha iyisindir Dan” gibi bir şey saçmaladım. Sonra geri ve sola döndüm. Şimdi onun önünde ayakta duruyordum ve daha önce bunun gibi fırsatları kullanamadığım zamanları hatırladım. Bu hangimize sık sık olmaz ki; bir oğul ölürken veya bir kız çocuğu evlenirken? bu gibi seremonilerde ne yapılması gerekiyorsa yaparız. Ama çocuklarımızı bir kenara çekip, bizim için ne anlam ifade ettiklerini ya da gelecekten ne beklemeleri gerektiğini onlara anlatmalıyız.

Bir keresinde nasılsa bu şansı kaçırmadım. Üniversiteden mezun olduktan sonra, bir gün Dan’la konuşmuş ve okul bittikten sonra kendime bir yıl ayırmamış olmanın en büyük hatalarımdan biri olduğunu söyledim. Bütün dünyayı dolaşabilirdim. Çünkü hayata anlam ve derinlik katan en iyi yolun bu olduğuna inandım. İlk evlendiğim ve işe başladığımda, başka bir kültürde yaşama hakkındaki hayal daha sonraları rafa kalkmak zorunda kaldı .

Dan bunu gerçekleştirdi kariyerini tamamlamayı doldurduğu için arkadaşı ona bir çılgın olduğunu söyledi. Ama üniversiteden mezun olduktan sonra, bir garson, kütüphanede asistan ve bir kurye olarak çalıştı, bu yüzden Paris e gidebilecek kadar para biriktirdi.

Gidişinden önceki gece, yatağımda döndüm durdum, ona söyleyeceklerimi kurdum. Hiçbir şey düşünemiyordum. Belki de bu o kadar da gerekli bir şey değildi. Bütün dünyanın görüş açısıyla bakıldığında bir babanın oğluna söyledikleriyle onu nasıl derinden etkilediği ne kadar önemlidir?

Ama onun önüne geldiğimde bunun bir anlama geldiğini anladım, babam ve ben birbirimize düşkündük ve asla onun benim için böyle cümleler kurmak için düşünmesi gerekmedi. Böyle bir an hiç yaşamadım. Neler hissettiğini oğluna söylemek niye bu kadar zor olmak zorunda?

Ağzım kurumuştu ve söyleyeceğim birkaç sözü bilebiliyordum. En sonunda “Dan” diye kekeledim; ”Eğer kendi adıma bir seçme şansım olsaydı, seni seçerdim” bu söylediklerimin hepsiydi . Ne anlatmak istediğimi anladığımdan emin değildim ama sonra bana doğru bir adım attı ve kollarıyla bana sarıldı. Kısa bir süre sonra dünya ve her şey kayboldu, deniz kıyısındaki evimizde ben ve Dan vardı yalnızca.

Bir şeyler söylemek üzereydi, ama gözlerim yaşla doldu ve ne söyleyeceğini kaçırdım. Ben sadece yüzüme dokunan yeni çıkmış sakallarını fark ettim ve zaman dolmuştu. İşe gittim ve birkaç saat sonra Dan kız arkadaşıyla yola çıktı.

Sahil boyunca yürürken onu düşündüm. Millerce uzakta German bulvarında karşıya geçmek için acele ediyor olabilir,Louvre’den geçiyor veya Seine’ deki bankanın solunda bir şey içiyor olabilir.

Dan’a söylediğim şey uygunsuz ve hantaldı. Hiçbir şeydi ama şimdi her şey …

İnternet'ten
Çeviren: Seda Tuna

Not: Bu çalışmayı bize ulaştıran Sayın Doğugül Kan'a teşekkür ederiz.

 

Yorum Ekle Yorumları Listele
148. Sayı önceki yazı 148. Sayı sonraki yazı
Dostluk ve Sevgi Önceki Yazı Dostluk ve Sevgi Sonraki Yazı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye