| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları


DÜŞÜNCELER VE HAKİKATLER - BAY WASHINGTON


 

Bir gün on birinci sınıfta, bir arkadaşımı beklemek üzere bir sınıfa girdim. İçeri girdiğim zaman öğretmen, yani Bay Washington, aniden belirdi ve bir şeyler yazmam, bir şeyler çözmem için tahtaya gitmemi istedi.Ona yapamayacağımı söyledim. O ise neden yapamayacağımı sordu.

"Çünkü sizin öğrencilerinizden biri değilim" dedim.

O, bunun önemli olmadığını söyledi ve yine de tahtaya gitmemi istedi. Tekrar, yapamayacağımı söyledim, o da tekrar nedenini sordu.

Ve ben biraz utandığım için duraksadım, "çünkü ben Eğitilebilir Zihinsel Engelliyim" dedim.

Masasından bana doğru yürüdü, bana baktı ve "Bir daha asla böyle söyleme. Birilerinin senin hakkındaki düşüncelerinin, senin için hakikat haline gelmesi gerekmez" dedi.

Bu benim için bir kurtuluş anıydı. Bir yandan diğer öğrenciler bana güldükleri için aşağılanmıştım. Özel bir eğitim gördüğümü anladılar. Ancak diğer yandan da kurtulmuştum çünkü; o, başka insanların hakkımdaki görüşleri çerçevesinde yaşamak zorunda olmadığıma dikkatimi çekmeye başlamıştı. Ve bu yüzden bay Washington benim akıl hocam oldu.

Bu tecrübemden önce iki kez sınıfta kalmıştım. Beşinci sınıfta Eğitilebilir Zihinsel Engelli olarak teşhis edildim ve dördüncü sınıfa gönderildim. Sekizinci sınıfta ise tekrar kaldım. Bu nedenle, bu insan hayatımda dramatik bir değişiklik yaptı.

Her zaman söylerim ki, o "Bir insana olduğu gibi bakarsan bu sadece onun kendini daha kötü hissetmesine neden olur. Ancak ona olabileceği şekilde bakarsan olması gerektiği gibi olur" diyen Goethe 'nin fikirlerinin tesirindedir. Calvin Lloyd gibi Bay Washington da kimsenin düşük beklentilere yükselmeyeceğine inanırdı.

Bu adam her zaman öğrencilerine, onlardan büyük beklentileri olduğu hissini verirdi ve biz yani bütün öğrenciler, bu beklentilerin düzeyine erişmek için çabaladık.

Benim hala sondan önceki sınıfta öğrenci olduğum bir gün, onu mezun olacak son sınıf öğrencilerine bir konuşma yaparken duydum.

Onlara şöyle söyledi: "Sizin içinizde büyüklük var. Sizde olağanüstü bir şeyler var. Eğer sadece birinizin bile, kendisine, gerçekten kim olduğuna, bu dünyaya neler getirdiğine, olağanüstülüğüne gözü ilişirse, tarihi koşullar içinde dünya asla aynı kalmaz. Ailelerinizi, okulunuzu gururlandırabilirsiniz. Hatta yaşadığınız toplumu gururlandırabilir, milyonlarca insanın hayatına ulaşabilirsiniz."

Son sınıftakilere konuşuyordu ama bu konuşma benim içindi sanki. Onu ayakta çılgınca alkışladıklarını hatırlıyorum.

Konuşmadan sonra onu park yerinde yakaladım ve sordum "Bay Washington, beni hatırladınız mı? Siz son sınıflara konuşma yaparken ben de konferans salonundaydım".

"Orada ne işin vardı?" diye sordu ve henüz sondan önceki sınıfta olduğumu ekledi.

"Biliyorum. Ama yaptığınız o konuşmanın, sesinizin konferans salonundan geldiğini duydum. Bu konuşma benim içindi efendim. Onların içinde büyüklük olduğunu söylediniz. Ben de o salondaydım. Benim içimde de büyüklük var mı efendim?"

"Evet, Bay Brown" dedi.

"Peki ya İngilizce, Matematik ve Tarihten kalmış ve yaz okuluna gitmek zorunda olmam efendim? Çoğu öğrenciden daha yavaşım. Miami Üniversitesine giden erkek ve kız kardeşim kadar zeki değilim."

"Önemli değil. Bu sadece senin daha çok çalışman gerektiği anlamına gelir. Notların kim olduğunu ve hayatta neler üretebileceğini belirlemez."

Ben anneme bir ev almak istediğimi söyledim; o da bunun mümkün olduğunu, bunu yapabileceğimi belirtti ve yoluna döndü.

"Bay Washington!" diye seslendim.

"Yine ne istiyorsun" diye sordu.

"Şey, ben bunu başaracak kişiyim, efendim. Beni hatırlayın, ismimi unutmayın. Günün birinde adımı duyacaksınız. Sizi gururlandıracağım. Ben bunu başaracak kişiyim efendim."

Okul benim için gerçek bir mücadeleydi. Bir sınıftan diğerine atlatıldım. Çünkü kötü bir çocuk değildim. İyi bir çocuktum; eğlenceli bir çocuktum. İnsanları güldürürdüm. Kibardım. Saygılıydım. Öğretmenler beni bu yüzden geçirdiler ancak bu bana pek yararlı olmadı. Ama Bay Washington''ın benden istekleri vardı.

O, beni sorumlu ve anlaşılabilir biri yaptı. Bana üstesinden gelebileceğime, yapabileceğime inanma imkanı verdi. Özel eğitim görüyor olmama rağmen son sınıfımda benim kılavuzum oldu.

Normalde, özel eğitim gören öğrenciler konuşma ve tiyatro dersleri almazlar ama onlar onunla olmam için beni özel önlemlerle hazırladılar. Müdür, akademik yönden daha iyi olmaya başladığım için ne tür bir bağlantı meydana geldiğini ve üzerimde bırakmış olduğu tesiri fark etti.

Hayatımda ilk kez iftihar listesindeydim. Tiyatro ile birlikte seyahat etmek istedim. Bu şehir dışı tura katılabilmek için iftihar listesinde olmak gerekliydi. Bu benim için harikaydı!

Bay Washington, benim kim olduğuma dair resmimi yeniden şekillendirdi. Ruhsal durumumun ve koşullarımın ötesinde kendimi daha geniş bir açıdan görmemi sağladı.

Yıllar sonra, yerel televizyonlarda yayınlanan beş program ürettim.

Programım "Hak ediyorsunuz", Miami'de eğitim kanalındayken birkaç arkadaşa onu arattım.

O, Detroit'ten aradığında ben telefonun yanında oturmuş bekliyordum.

"Bay Brownla görüşebilir miyim lütfen?"

"Kim arıyor?"

"Sen kimin aradığını biliyorsun."

"Oh, Bay Washington, bu sizsiniz"

"Sen başaracak kişiydin değil mi?"

"Evet efendim, öyleyim" 

Les Brown
Çeviren: Çisem Çolak

Not: Bu çalışmayı bize ulaştıran Sayın Doğugül Kan'a teşekkür ederiz.

 

Yorum Ekle Yorumları Listele
140. Sayı önceki yazı 140. Sayı sonraki yazı
Dostluk ve Sevgi Önceki Yazı Dostluk ve Sevgi Sonraki Yazı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye