| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları


EN GÜZEL ŞEYLER
 

Minn Morris'te çalıştığım Saint Mary's Okulunun 3. sınıfındaydı. Öğrencilerimin hepsini çok seviyordum ama Mark Eklund, milyonda birdi. Görünüşü tertipliydi ama yaşamaktan dolayı çok mutlu olduğunu gösteren tavırları, çok sık yaptığı yaramazlıkları bile hoş gösteriyordu.

Mark sürekli konuşurdu. Ona tekrar tekrar izinsiz konuşmanın hiç güzel bir davranış olmadığını anlatıp duruyordum. Beni en çok etkileyen de onun hatalarını düzelttiğim zaman bana "Benim hatalarımı düzelttiğiniz için teşekkürler, öğretmenim" demesiydi.

Önceleri bu durumda ne diyeceğimi bilememiştim ama daha sonra bu sözü günde birkaç kez duymaya alışmıştım.

Mark'ın çok geveze olduğu bir gün yine sabrım taştı ve acemi bir öğretmen gibi davranarak ona baktım. "Eğer bir kelime daha edersen, ağzını bantlayacağım" dedim.

Daha on saniye geçmemişti ki Chuck patladı; "Mark gene konuşuyor."

Ceza vereceğimi sınıfın önünde söylediğim için uygulamalıydım.

O sahneyi bugünkü gibi hatırlıyorum. Masama gidip, çekmecemi açmış ve bir rulo paket bandını çıkarmış hiçbir şey söylemeden Mark'ın sırasına yürümüş ,iki parça bantla onun ağzını X şeklinde bantlamıştım. Sonra derse devam etmiştim.

Ne yaptığını görmek için Mark'a döndüğümde bana göz kırpmıştı. Bu yetmişti. Kahkahalarla gülmeye başlamıştım ve onun sırasına yürüyüp bantı çıkarırken sınıf tezahürat yapmıştı. Ben de omuzlarımı silktim. O gene "Benim hatalarımı düzelttiğiniz için teşekkürler, öğretmenim" dedi.

O yılın sonunda matematik öğretmem istendi. Yıllar çok çabuk geçti ve sonra baktım ki Mark'ın sınıfında matematik öğretiyorum. Çok daha büyümüştü ve yakışıklı olmuştu ama hala eskisi kadar kibardı. "Yeni Matematik" 'teki bilgileri dikkatli öğrenmek zorunda olduğu için bu sınıfta 3. sınıftaki kadar konuşmuyordu.
Bir Cuma günü hepimiz çok yorgunduk. Bir hafta boyunca yeni bir konuyu çalışmıştık, ağır, zordu ve hepsinin kaşları çatılmıştı. Onları bu durumdan kurtarmak için hepsine birer sayfa kağıt çıkarmalarını söyledim. Birer satır atlayarak arkadaşlarının isimlerini yazmalarını istedim. Sonra arkadaşlarıyla ilgili en güzel şeyleri düşünüp; isimlerinin yanına yazmalarını söyledim. Dersin geri kalanını geçirmek için güzel bir uğraştı. Ve dersten çıkarken hepsi o kağıtları uzattılar. Charlie gülümsedi.

Mark dedi ki: "Bana yeni şeyler öğrettiğiniz için teşekkürler. İyi hafta sonları!"

O cumartesi, her öğrencinin adını bir kağıda yazdım ve altına da arkadaşlarının onun hakkında düşündüğü güzel şeyleri sıraladım.

Pazartesi günü herkesin kağıtlarını dağıttım. Kısa süre sonra tüm sınıf gülümsüyordu.

"Gerçekten" diye br fısıltı işittim. "Başkaları için ne ifade ettiğimi bilmiyordum." "Diğerlerinin beni böyle sevdiklerini bilmiyordum..."

Daha sonra hiç kimse o kağıtlardan söz etmedi. Onları daha sonra kendi kendilerine ya da aileleriyle de tartışıp tartışmadıklarını bilmiyordum. Ama zaten farketmezdi. Sonra mezun oldular. Uzun yıllar geçti.

Bir yaz tatili dönüşü, annem ve babam beni havaalanında karşıladılar. Eve giderken, annem tatilimle ilgili havadan sudan sorular sordular. Ancak konuşmalarda normal olmayan bir şey vardı. Annem babama yan gözle baktı. Babam boğazını temizledi; önemli birşey söylemeden önce hep böyle yapardı.

"Eklund'lar aradı dün gece" dedi.

"Gerçekten mi?" dedim, "Uzun yıllardır onlardan haber alamadım. Mark nasılmış acaba?"

Babam sessizce yanıtladı.

"Mark Vietnam'da ölmüş. Cenaze töreni yarın ve ailesi senin de katılıp katılamayacağını sordu."

Şu an bile, bu haberi aldığım yolun o noktasını çok belirgin anımsıyorum.

Daha önce hiç bir askeri tabutta görmemiştim. Öyle yakışıklı, öyle olgun duruyordu ki. O anda tek düşündüğüm, ağzını bantlama cezası verdiğim andı.

Kilise Mark'ın arkadaşlarıyla doluydu.

Chuck'un kardeşi: "The Battle Hymnof Republic" 'i söyledi.

Tören günü yağmur yağmak zorunda mıydı? Mezarlığa gitmek çok zordu. Papaz her zaman ki duaları okudu. Mark'ı sevenler birer birer tabutun önünden geçerek kutsal suyla onu kutsadılar. Onu en son kutsayacak olan bendim. Tabutu taşıma görevini üslenmiş askerlerden biri yanıma yaklaştı.

"Siz onun Matematik öğretmeni miydiniz?" diye sordu.

Tabuta bakarak başımı salladım.

"Sizden çok söz etti" dedi.

Törenden sonra Mark'ın arkadaşları yemek için Chuck'ın çiftlik evine gittiler. Mark'ın anne ve babası da oradaydı. Belli ki beni bekliyorlardı.

"Size bir şey göstermek istiyoruz" dediler.

Babası cebinden bir cüzdan çıkardı.

"Öldüğünde bunu Mark'ın üzerinde bulmuşlar. Sanırım görünce anımsayacaksınız."

Cüzdanı açarak, daha önce bantlanmış olduğu belli olan iki parça yırtık kağıt çıkardı. O kağıt parçalarının, yıllar önce yazıp onlara dağıttığım kağıtlar olduğunu anlamıştım.

"Bunu yaptığınız için çok teşekkürler" dedi annesi, "Gördüğünüz gibi onu adeta bir hazine gibi saklamış."

Mark'ın arkadaşları çevremizde toplanmaya başladılar.

Charlie gülümsedi; "Ben de hala o listeyi saklıyorum. Evimdeki çalışma masamın en üst çekmecesinde" dedi.

Chuck'ın eşi; "Chuck, bunu düğün albümümüze koymamı istedi" dedi.

Marilyn; "Benim de günlüğümün arasında."

Sonra Vicky, bir başka arkadaşı, çantasından küçük bir not defteri çıkardı ve eski yırtılmış listesini gösterdi.

"Ben hep yanımda taşırım."

Ve yaşlanan gözlerle devam etti, "sanırım hepimiz listelerimizi saklamışız."

İşte o an daha fazla dayanamayıp ağlamaya başladım. Mark için ve onu bir daha asla göremeyecek arkadaşları için ağladım.

Rahibe Helen P. Mrosia

çeviren: Doğugül Kan
e-posta: gul_kan@hotmail.com

 

 

Yorum Ekle Yorumları Listele
138. Sayı önceki yazı 138. Sayı sonraki yazı
Dostluk ve Sevgi Önceki Yazı Dostluk ve Sevgi Sonraki Yazı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye