TEKERLEKLİ SANDALYEDEKİ MELEK
Ohio'da sekizinci sınıfa
gidiyordum. Bir gün benimle aynı servise binen bir kız çok kötü bir
kaza geçirdi. Servisi kaçırmamak için koşarken, buzda ayağı kaydı ve
otobüsün arka tekerleklerinin altında kaldı. Kazadan kurtuldu ama
belden aşağısı felç oldu.
Onu görmeye gittim ve 13 yaşındaki çocuk aklımla onun artık hayattan
hiçbir beklentisi olamayacağını düşündüm.
Yıllar geçti. Başka bir yere taşındım, evlendim ve çocuklarım oldu.
O olaydan sonra Helen hiç aklıma gelmemişti.
Üç yıl önce Florida'da en büyük oğluma, bisikletle gezerken bir
araba çarpmıştı ve otuz metre kadar ileriye fırlatmıştı. Başı
üzerine düşen oğlum korkunç bir beyin zedelenmesi geçirmişti. Yarı
koma halinde rehabilitasyon merkezine götürüldü.
Onun odasındayken telefon çaldı ve merkezin görevlisi olduğunu
söyleyen bir bayan aradı. Çok kötü ve yorucu bir gündü ve ben hiçbir
sebep yokken telefonda ağlamaya başladım. Bir süre sonra telefonun
usulca kapandığını bildiren "klik" sesini işittim.
Kısa bir süre sonra elinde kağıt mendil kutusuyla, tekerlekli
sandalyede, çok hoş bir bayan odaya geldi.
Onaltı yıl sonra Helen'i tanımıştım. Gülümsedi ve
bana mendilleri uzattı. Eliyle yanına gitmemi istedi. Gittim ve bana
sarıldı. Ona, kim olduğumu söyledim. Her ikimiz de bu ilk şoku
atlattıktan sonra,s on görüşmemizden beri, hayatlarımızdaki
değişikliklerden söz etmeye başladık.
Çok mutlu bir evliliği ve çocukları vardı.
Kendinden daha az şanslılara yardım etmek için eğitimini de
tamamlamıştı. Sonra
bana verebileceği tek şeyin UMUT olduğunu söyledi.
Bu mükemmel ve verici insana baktım ve kendimi
küçücük hissettim. Ve oğlumun yaralanmasından sonra ilk kez onun
bana verdiği UMUT duygusunu hissettim.
Bu, artık hayattan hiçbir beklentisi
olamayacağını düşündüğüm kişi, asla vazgeçmemeyi öğrenmişti. Ve
öğrendim ki; hayat varsa UMUT da vardı.
Oğlum mucizevi bir şekilde iyileşti ve kuzeye
taşındık. Ama Helen'e asla ödeyemeyeceğim şekilde borçlanmıştım.
Julie
internet'ten çeviren: Doğugül Kan
e-posta: gul_kan@hotmail.com
|