KELEBEKLER NEDEN SESSİZDİR?
Bir gün Tanrı, köyün birinde oturup dinlenirken bir
yandan oynayan çocukları izliyordu. Çocuklar gülüşüp şarkı
söylüyorlardı. Onları izlerken bir anda yüreğini bir hüzün kapladı.
Kendi kendine:
"Bu çocuklar yaşlanacaklar. Derileri kırışacak, saçları beyazlayıp
dişleri dökülecek. Genç avcıların kolları güçsüz kalacak. Bu genç ve
güzel kızlar çirkinleşip şişmanlayacaklar. Neşeli çocukcağızlar kör,
uyuz köpeklere dönecekler. Bu güzelim rengarenk sarı, kırmızı ve mor
renkli çiçekler solacak, ağaçların yaprakları kuruyup dökülecekler.
Şimdiden sararmaya başladılar bile" diye düşündü ve giderek daha çok
üzüldü.
Mevsim sonbahardı. Soğuğu getirmesi, oyunları engellemesi ve
yeşillikleri kurutmasıyla yaklaşan kış yüreğini iyiden iyiye burktu.
Hava hala sıcaktı ve güneş parlıyordu. Tanrı, bir süre yerdeki ışık
ve gölge oyunlarını izledi.
Rüzgar sararmış yaprakları oradan oraya savuruyordu. Gökyüzünün
maviliğini ve kadınların yere serdiği öğütülmüş mısır tozlarının
beyazlığını görür görmez, Tanrı'nın yüzünde aniden bir gülümseme
belirdi:
"Bütün bu renkleri korumalıyım. Yüreğimi mutlu edecek bir şeyler
yapacağım, çocukların bakıp eğlenecekleri bir şeyler."
Tanrı heybesini aldı ve içinden bir tutam güneş ışığı, gökyüzünden
bir avuç dolu mavilik, mısır tozunun beyazı, oynayan çocukların
gölgesi, güzel bir kızın saçlarının yeşili ile etrafındaki
çiçeklerin kırmızı, mor ve turuncusunu toplayıp hepsini doldurmaya
başladı. Sonradan heybenin içine kuşların ezgilerini de koydu.
Ardından çocukların oynamakta olduğu çimlerin üzerinde yürüdü:
"Çocuklar, minik çocuklar, bu sizin için" diyerek heybeyi çocuklara
uzattı. "Heybeyi açın, içinde çok güzel şeyler var" dedi.
Çocuklar heybenin ağzını açar açmaz rengarenk onlarca, yüzlerce
kelebek çıktı içinden ve çocukların başlarının etrafında dans edip
saçlarına kondular. Bir çiçekten diğerine konmak için tekrar uçmaya
başladılar. Bundan büyülenmiş olan çocuklar daha önce hiç bu kadar
güzel bir şey görmediklerini söylediler. Kelebekler şarkı söylemeye
başladıklarında çocuklar neşe içinde dinlediler. Bunun üzerine ötücü
bir kuş uçarak geldi ve Tanrı'nın omzuna kondu:
"Bu yeni şirin canlılara bizim ezgilerimizi vermen hiç de doğru
değil. Oysa sen bizi yaratırken her kuşun kendi şarkısının olacağını
söylemiştin. Şimdi ise verdiğin bütün sözleri bozuyorsun.Yeni
yarattıklarına verdiğin gökkuşağı renkleri yetmiyor mu?" diyerek
Tanrı'ya sitem etti.
"Haklısın" dedi Tanrı "Her kuşa bir şarkı armağan ettim. Size ait
olan bir şeyi başkasına vermemeliydim."
Bunun üzerine Tanrı kelebeklere bahsettiği şarkıları geri aldı.
Kelebeklerin sessiz olmaları da bu yüzdendir.
Dahlia - 14.3.2003
|