DERT AĞACI
Eski çiftlik evini restore etmek
için tuttuğum marangoz, işteki ilk gününü zorlukla tamamlamıştı.
Arabasının patlayan lastiği işe bir saat geç gelmesine neden olmuş,
elektrikli testeresi iflas etmiş ve şimdi de eski püskü kamyoneti
çalışmayı reddetmişti. Onu evine götürürken yanımda adeta bir taş
gibi oturuyordu.
Evine ulaştığımızda beni, ailesiyle tanışmam için davet etti. Eve
doğru yürürken küçük bir ağacın önünde kısa bir süre durdu, dalların
uçlarına her iki eliyle dokundu.
Kapı açıldığında; adam şaşırtıcı bir şekilde değişti. Yanık yüzü
tebessümle kaplandı, iki küçük çocuğunu kucakladı ve eşine kocaman
bir öpücük verdi.
Daha sonra beni arabaya yolcu etmeye geldiğinde; ağacın yanından
geçerken merakım daha da arttı ve ona eve giderken gördüğüm olayı
sordum.
"O, benim dert ağacım" dedi. "Elimde olmadan işimde bazı sorunlar
çıkıyor, ama şundan eminim ki o sorunlar, evime, eşime ve
çocuklarıma ait değil. Bunun için bu sorunları her akşam eve
girerken o ağaca asıyorum. Sabahları tekrar onları oradan alıyorum.
Ama komik olan ne biliyor musunuz? Ertesi sabah onları almaya
gittiğimde, astığım kadar çok olmadıklarını görüyorum."
internet'ten çeviren: Doğugül
Kan
e-posta: gul_kan@hotmail.com Not: Sayın Ayşe Saylam'a
teşekkür ederiz. |