PAYLAŞMANIN YÜCELİĞİ
Erkek kardeşlerin ikisi de
babalarından kalma çiftlikte çalışırlardı.
Kardeşlerden biri evliydi ve çok çocuğu vardı.
Diğeri ise bekârdı.
Her günün sonunda iki erkek kardeş ürünlerini
ve kârlarını eşit olarak bölüşürlerdi.
Günün birinde bekâr kardeş kendi kendine:
"Ürünümüzü ve kârımızı eşit olarak bölüşmemiz
hiç de hakça değil" dedi,
"Ben yalnızım ve pek fazla gereksinimim yok"
Böylelikle, her gece evinden çıkıp,
bir çuval tahılı gizlice erkek kardeşinin
evindeki tahıl deposuna götürmeye başladı.
Bu arada evli olan kardeş, kendi kendine:
"Ürünümüzü ve kârımızı eşit olarak bölüşmemiz
hiç de hakça değil.
Ben evliyim, bir eşim ve çocuklarım var
ve yaşlandığım zaman onlar bana bakabilirler.
Oysa kardeşimin kimsesi yok,
yaşlandığı zaman hiç kimsesi yok bakacak" diyordu.
Böylece evli olan kardeş her gece evinden çıkıp,
bir çuval tahılı gizlice erkek kardeşinin
tahıl deposuna götürmeye başladı.
İki kardeş yıllarca ne olup bittiğini bir türlü anlayamadılar,
çünkü her ikisinin de deposundaki tahılın miktarı değişmiyordu.
Sonra, bir gece iki kardeş
gizlice birbirlerinin deposuna tahıl taşırken çarpışıverdiler.
O anda olan biteni anladılar.
Çuvallarını yere bırakıp birbirlerini kucakladılar.
Hayattaki en yüce mutluluk, sevildiğimize inanmaktır.
|