| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları


KARAR VERMENİN BİLGELİĞİ


Öykümüz ünlü Çin düşünürü Lao Tzu'nun zamanında geçer.
Lao Tzu bu öyküyü çok sever, sık sık anlatırmış hatta...

Efendim, köyde bir yaşlı adam varmış. Çok fakir.
Ama kral bile onu kıskanırmış.
Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki.
Kral, at için ihtiyara neredeyse
hazinesinin tamamını teklif etmiş
ama adam satmaya yanaşmamış.

"Bu at, bir at değil benim için.
Bir dost.
İnsan dostunu satar mı?" dermiş hep.

Bir sabah kalkmışlar ki, at yok.

Köylü ihtiyarın başına toplanmış.

"Seni ihtiyar bunak.
Bu atı sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi.
Krala satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın.
Şimdi ne paran var, ne de atın" demişler.

İhtiyar;
"Karar vermek için acele etmeyin" demiş.
"Sadece "At kayıp" deyin. Çünkü gerçek bu.
Ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz karar.
Atımın kaybolması, bir talihsizlik mi, yoksa bir şans mı,
bunu henüz bilmiyoruz.
Çünkü bu olay henüz bir başlangıç.
Arkasının nasıl geleceğini kimse bilemez."

Köylüler ihtiyar bunağa kahkahalarla gülmüşler.

Ama aradan on beş gün geçmeden,
at bir gece ansızın dönmüş.
Meğer çalınmamış, dağlara gitmiş kendi kendine.
Dönerken de,
vadideki on iki vahşi atı peşine takıp getirmiş.

Köylüler, ihtiyar adamın etrafına toplanıp özür dilemişler.

"Babalık" demişler.
"Sen haklı çıktın.
Atının kaybolması bir talihsizlik değil
adeta bir devlet kuşu oldu senin için.
Şimdi bir at sürün var."

"Karar vermek için gene acele ediyorsunuz"
demiş ihtiyar.
"Sadece atın geri döndüğünü söyleyin.
Bilinen gerçek sadece bu.
Ondan ötesinin ne getireceğini henüz bilmiyoruz.
Bu daha başlangıç.
Birinci cümlenin birinci kelimesini okur okumaz
kitap hakkında nasıl fikir yürütebilirsiniz?"

Köylüler bu defa ihtiyarla dalga geçmemişler açıktan ama,
içlerinden
"Bu herif sahiden gerzek" diye geçirmişler.

Bir hafta geçmeden,
vahşi atları terbiye etmeye çalışan ihtiyarın tek oğlu
attan düşmüş ve ayağını kırmış.
Evin geçimini temin eden oğul
şimdi uzun zaman yatakta kalacakmış.

Köylüler gene gelmişler ihtiyara.

"Bir kez daha haklı çıktın" demişler.
"Bu atlar yüzünden tek oğlun
bacağını uzun süre kullanamayacak.
Sana bakacak başkası da yok.
Şimdi eskisinden daha fakir,
daha zavallı olacaksın" demişler.

İhtiyar;
"Siz erken karar verme hastalığına tutulmuşsunuz"
diye cevap vermiş.
"O kadar acele etmeyin.
Oğlum bacağını kırdı. Gerçek bu.
Ötesi sizin verdiğiniz karar. Ama acaba ne kadar doğru.
Hayat böyle küçük parçalar halinde gelir ve
ondan sonra neler olacağı size asla bildirilmez."

Birkaç hafta sonra,
düşmanlar kat kat büyük bir ordu ile saldırmış.
Kral son bir ümitle,
eli silah tutan bütün gençleri askere çağırmış.
Köye gelen görevliler,
ihtiyarın kırık bacaklı oğlu dışında
bütün gençleri askere almışlar.
Köyü matem sarmış.
Çünkü savaşın kazanılmasına imkan yokmuş,
giden gençlerin ya öleceğini
ya esir düşüp köle diye satılacağını
herkes biliyormuş.

Köylüler, gene ihtiyara gelmişler.

"Gene haklı olduğun kanıtlandı" demişler.
"Oğlunun bacağı kırık, ama hiç değilse yanında.
Oysa bizimkiler belki asla köye dönemeyecekler.
Oğlunun bacağının kırılması,
talihsizlik değil, şansmış meğer."

"Siz erken karar vermeye devam edin" demiş, ihtiyar.
Oysa ne olacağını kimseler bilemez.
Bilinen bir tek gerçek var.
Benim oğlum yanımda, sizinkiler askerde.
Ama bunların hangisinin talih,
hangisinin şanssızlık olduğunu
sadece Allah biliyor."

Lao Tzu,
öyküsünü şu nasihatla tamamlarmış,
etrafına anlattığında:

"Acele karar vermeyin.
O zaman sizin de herkesten farkınız kalmaz.
Hayatın küçük bir parçasına bakıp
tamamı hakkında karar vermekten kaçının.
Karar aklın durması halidir.
Karar verdiniz mi, akıl düşünmeyi,
dolayısı ile gelişmeyi durdurur.
Buna rağmen akıl insanı daima karara zorlar.
Çünkü gelişme halinde olmak tehlikelidir ve
insanı huzursuz yapar.
Oysa gezi asla sona ermez.
Bir yol biterken yenisi başlar.
Bir kapı kapanırken, başkası açılır.
Bir hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin
hemen oracıkta olduğunu görürsünüz." 
 

 


Yorum Ekle Yorumları Listele
58. Sayı önceki yazı 58. Sayı sonraki yazı
Dostluk ve Sevgi Önceki Yazı Dostluk ve Sevgi Sonraki Yazı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye