| Önsöz | Arama | Üyelik | Sohbet | Alış-Veriş | www.netyorum.com   
Ajanda
Seçtiklerimiz
Arşiv
Yazarlar
Yorumlar

Bölümler

Köşe Yazıları
Teknoloji
Sanat
Soru & Cevap
Dostluk & Sevgi
Eğlence
Geçmiş Zaman Olur ki

Konular

Sinema
Müzik
Kitap
Sözler
Oyunlar
Ürünler
Mekan
 
 
Reklam Fiyatları

İzleyici Mesajları

Elektronik posta :
bilgi@netyorum.com

 
 
Bu sayfayı arkadaşınıza göndermek için tıklayın.

 
 
Açılış sayfası yapmak için tıklayın.

Sık kullanılanlar listesine eklemek için tıklayın.

 

Eski Sayıları


SU


Şimdi sen "su" olduğunu düşün.
Su kadar özel, su kadar faydalı ve
su kadar çok, tükenmez...

İnanıyorum ki gerçekten de öylesin.

Ama ister çeşmelerden dökül,
ister göklerden yağ, ister nehirler dolusu ak;
dibi olmayan bir kovayı dolduramazsın.
Yani seni dinlemeyenlere sesini duyuramazsın...

Unutma;
Daha çok bağırdığında daha çok dinlenmezsin...
Gürültünün parçası olursun sadece!..

Suyun yanında olanlar suyu en az içenlerdir.
Çünkü; "su nasılsa burada,
lüzum yok ki suyu kana kana içmeye"
diye düşünürler...
Aynen, sesini sürekli duyanların seni dinlemedikleri gibi!

Ormandaki hiç bir hayvan,
ırmağın gürültüler koparan yerinden su içmeye çalışmadı
şimdiye kadar. Hepsi,
hep sabahın en sakin anını bekledi;
suyun durgun yerlerini bulabilmek için.
Gittiler ve sakin sakin ihtiyaçlarını giderdiler;
Onlar için en uygun olan, kendi istedikleri zamanda...

Sen, hep bir su olduğunu düşün.
Su gibi güzel, su gibi yararlı, su gibi vazgeçilmez...
Ve su gibi hayat kaynağı olduğunu düşün.

Ama su gibi yaşatıcı ol;
Su gibi yıkıcı, sürükleyici ve öldürücü değil!..

Sen bir su ol...
Ama rahmet ol; Afet değil !

Su isen tarlalarını basma insanların,
yuvalarını yıkma, ocaklarını söndürme;
Sana "felaket" denmesin!

Su isen bir bardağa sığabil ki;
Damarlara giresin!..

Su;
Yüce Mevla'nın insanlar için yarattığı
en büyük nimetlerden biri...

Unutma;
Ve suya benzediğini unutma.
Su gibi özel, su gibi güzel, su gibi faydalı,
su gibi lüzumlu ve
su gibi bitmez tükenmez olduğunu da unutma.

Ayrıca su gibi sakin olabileceğin gibi,
su gibi de "kıyametler" koparıcı olabileceğini unutma...

Unutma;
Senin işin rahmet olmak, afet değil!

Vadiler varken önünde ve
ovalar varken, yayılabileceğin;
Küçük ırmaklara ayırabiliyorsan kendini ve
bardaklara bölebiliyorsan, hayat verirsin çevrene.
Ve yaşayabilirsin
dünya dönmesine devam ettiği müddetçe.

Yoksa hep duyulmayan, dinlenmeyen;
korkulan ve kaçılan olursun
seller, afetler gibi.

Tercih elindeydi hep ve
hep de "senin" ellerinde olacak...

Ya tutmayı öğreneceksin dilini; veya
hiç durmadan konuştuğun için,
sadece bomboş ve anlamsız sesler çıkartan
birisi olduğunu zannettireceksin çevrendeki insanlara!

Ama yapman gereken şu, değil mi;
Düşüneceksin ne zaman ne söyleyeceğini.
Düşüneceksin kimin dinleyip dinlemedigini,
kimin anlayıp anlamadığını.
Düşüneceksin anlatmak istediklerinin
ne kadarını anlatabildiğini...
Hatta anlayanların anladıklarının da
senin anlattıklarının ne kadarı olduğunu düşüneceksin...

Ve konuşmak için en uygun zamanı bekleyecek
 en az ama en uygun kelimeleri seçmeye çalışacaksın...

Ahmak olmayan yolcuların,
önceden aldıkları biletleri ceplerinde olduğu halde,
saatlerini kontrol ederek, vakit yaklaştığında,
vapurun kalkacağı iskelede hazır olmaları gibi,
sen de fikrini bindireceğin kişinin
"kıyıya yanaşmasını" bekleyeceksin!..

Demeyeceksin;
"Ben canım isteyince giderim iskeleye,
vapur da o saniyede gelmek zorunda!.."

Demeyeceksin;
"Ben aklıma geleni aklıma geldiği biçimde söylerim.
Karşımdaki de değil duymak,
değil dinlemek,
anlattığımdan bile fazlasını anlamak zorunda!.."

Keşke öyle olsaydı.
Keşke haklı olsaydın, ama maalesef değil...

Ağzını açıp "Şelaleden dökülen suyu"
içmeye çalışan bir tavşan gördün mü hiç?..

Veya önüne çıkan ağaçları dahi sürükleyen bir 
susuzluk gidermeye uğraşan bir ceylan gördün mü?

Kaplanlar bile içebilmek için suyun durulmasını bekler;
Beyni olan her yaratık gibi!

Hadi...

Sen şimdi "su olduğunu" düşün ve
kendini "su gibi" hisset...

Su gibi özel,
su gibi güzel,
su gibi berrak,
su gibi yararlı...

Su gibi hayat kaynağı ve
su gibi bitmez tükenmez olduğunu hatırla...

Ama yine su gibi
"bir küçük bardağın içine" sığdır ki kendini;
Girebilmeyi öğren insanların damarlarına

Hayat ver..

Vazgeçilmez ol!

 (Sayın Nesrin Kavak'a teşekkürler)


Yorum Ekle Yorumları Listele
50. Sayı önceki yazı 50. Sayı sonraki yazı
Dostluk ve Sevgi Önceki Yazı Dostluk ve Sevgi Sonraki Yazı
Her hakkı saklıdır. All rights reserved. netyorum.com © 2000-2005 İstanbul-Türkiye