|
MADENCİ
Madenci sıcak bir yaz günü güneşin altında çalışırken, birden
sıcağın onu daha verimli çalışmasından alıkoyduğunu farketmiş ve o
an "güneş benim çalışmamı engelliyor. O zaman benden daha güçlü"
diye düşünmüş.
Güce de çok önem verdiği için o an GÜNEŞ olmayı dilemiş Allah'tan.
Allah, madencinin isteğini kabul etmiş ve madenci güneş olmuş.
Bütün dünyayı ışınıyla aydınlatmış, heryeri kavurmuş gücünü herkese
göstermiş.
Fakat bir gün güneşin önüne bulut gelmiş.
Bizim madenci çok sinirlenmiş bu işe. Çünkü bulut güneşin ışınlarını
kesiyormuş ve madenci "bulut güneşten daha güçlü ben bulut olmak
istiyorum" demiş
ve o an bulut olmuş madenci.
Yağmurlar yağdırmış, seller bastırmış, şimşekler yaratmış.
Güçlü olduğu için halinden memnunmuş.
Ama fazla uzun sürmemiş mutluluğu. Çünkü bu sefer de rüzgar bulutu
sürüklemiş ve bizim madenci yine düşünmüş ki "rüzgar bulutu
sürükleyebiliyorsa o zaman en güçlüsü rüzgar", "ben rüzgar olmak
istiyorum" demiş
ve rüzgar oluvermiş o an.
Madenci rüzgar şeklinde fırtınalar estirmiş, denizleri coşturmuş,
kasırgalar yaratmış. Ama bu seferde eserken karşısına koca bir taş
kütlesi çıkmış. Bir bakmış "bu nasıl bir şey ki benim rüzgarımı
kesiyor?" diye düşünmüş. O taş kütlesi aslında bir dağmış. Ve
Allah'tan son bir dilekte bulunmuş. Bir dağ olmayı istemiş.
Madencinin isteği kabul olmuş ve sonsuza kadar dağ olarak yaşamaya
karar vermiş. Çünkü dünyadaki en güçlü şey dağ olduğunu düşünmeye
başlamış.
Madenci dağ olarak hayatından memnun bir şekilde yaşarken birden bir
rahatsızlık hissetmiş. Bir şey içini kemiriyormuş.
Derken dağ onu rahatsız eden şeyin ne olduğunu bulmuş;
onu rahatsız eden, içini kemiren bir madenciymiş.
|
|
|