|
Ebru Altın -
1982
yılının karsız ama bir o kadarda soğuk bir ocak günü gözlerimi izmit'te açtım.
Kaza sonucu ana rahmine düşmeme rağmen sonradan evin küçük, yaramaz birazcıkta
afacan prensesi olarak yerimi aldım. Bundan iyisi Şam'da kayısı misali sesimi
soluğumu çıkartmadan bu güzelliğin nimetlerinden yararlandım bol bol…
Bebeklerle oynamak veya deli gibi saatlerce ip atlamak yerine erkek çocuklarıyla
misket oynamayı ve de hile yapmayı kendime bir görev bildim. Yavaş yavaş aklım
ermeye başladığı zamanlarda da kendimi "Cin Ali" serilerinin içinde buldum.
Lise çağına geldiğimde ise tercihimi yabancı dil ağırlıklı eğitim veren bir
devlet okulundan yana kullandım. Harala gürele giden okul yaşantımdan arta kalan
zamanlarımda bir sinema şirketinin redaktörlük görevini üstlendim. Aynı zamanda
amatör olarak da tiyatroyla ilgilendim.
Lise eğitiminden sonra her ne kadar iletişim fakültesine girmek için yırtınsam
da lisede seçtiğim alandan dolayı bunu başaramadım. Bunun yerine Muğla
Üniversitesi'ne kapağı attım. Okuduğum bölümden dolayı olsa gerek çevremdeki
kişilerin okuyan bahçıvanımız tabirleriyle sık sık karşı karşıya geldim. Hatta
öyle ki zamanla ben bile öyle olduğum kanısına kendimi inandırdım: İşin çizim
yönünü es geçenlere de sürekli teessüflerimi belirttim…
Hayallerimde yatan gazeteciliğe ise yaz tatillerimi değerlendirmek adına
girdiğim Anadolu Ajansı Kocaeli Bürosu'nda adım attım. Küçük küçük emekleme
evresini atlattıktan sonra hayatımın muhabirlik evresini bir yerel gazetede
devam ettirdim. Bir süre sonra yerel basının hayallerimde yer alan gazetecilik
olgusuyla örtüşmediği gerekçesiyle oradan ayrılmayı tercih ettim.
Sarp ve karmaşık yolları seven, gönlünün derinliklerinden gelen sesi dinleyip
burnunun dikine giden her oğlak insanı gibi benimde en büyük tutkum okumak ve
bunları insanlarla paylaşmaktır. Nede olsa bilgi paylaşıldığı sürece güzel bir
ifade taşır.
Ebru ALTIN
2005 yılındaki yazılar.
2006 yılındaki yazılar.
|